Translate.vc / испанский → турецкий / Cônsul
Cônsul перевод на турецкий
39 параллельный перевод
No pienso entrar a la ciudad hasta que el Senado me ratifique como Cônsul.
Senato beni Konsül ilan edene dek şehre girmek istemiyorum.
¿ Cônsul?
Konsül mü dedin?
En su honor declaro que mi término como Cônsul será el preludio de una nueva era.
Bu onurla beyan ediyorum ki, Konsüllük görevim yepyeni bir çağ açacaktır.
Somos los segundos del Cônsul.
Artık Konsül'ün yardımcılarıyız.
¿ De qué sirve ser segundos del Cônsul si no te puedes divertir?
Biraz eğlenmenin, Konsül'ün yardımcısı olmakla ne ilgisi var?
El nuevo Cônsul lo exige.
Yeni Konsül bunu temenni ediyor.
- Consul. ¿ En qué puedo ayudarlo?
- Bay Konsolos. - General.
Señor consul, como se detuvo a estos hombres después del inicio del alto el fuego, los dejo bajo su custodia.
Bay Konsolos bu adamlar ateşkesten sonra yakalandıkları için, onları sizin gözetiminize veriyorum.
Sr. consul, haga lo que pueda.
Konsolos Bey, ne yapabiliyorsanız yapın. Bunu sizin için hazırladım :
¿ Por qué hace esto? Señor consul, si pensara que la destrucción de París... supondría la victoria de Alemania, yo mismo quemaría la ciudad.
Konsolos Bey Paris'i yıkmanın Almanlar'a savaşı kazandıracağını bilsem kendi elimle yıkarım.
Sr. Cónsul, disculpe.
Bay Consul bir saniye lütfen.
Consul en Lubeca.
Lyubeck'te Konsolos.
No se pronuncia "a", sino "e", consul-e.
O şekilde değil, böyle.
- Consul. - ¿ Sabes qué es un cónsul?
- Ne anlama geldiğini biliyor musun?
Quiero hablar con el Consul...
Konsolosla görüşmeliyim.
Consul... Cortina dos. Sala de Consultas número dos.
İkinci muayene odası.
Aquí se encuentra con Ari Consul, un biólogo de Yakarta que cumple cadena perpetua por fabricar armas biológicas ilegales.
Burada Ari Consul'la buluşmasını görüyorsun, Jakarta'dan bir biyolog. Şu an hayatının geri kalanını, yasadışı biyolojik silahlar imâl ettiği için hapiste geçiriyor.
El Consul General, Petr Berezovsky, tiene fuertes lazos con The Covenant.
Başkonsolos Peter Berezovsky'nin Mutabakat'la güçlü bağları var.
Soy Isaiah Nuru, Consul General, y me gustaría hacer una pequeña declaración.
Ben Başkonsolos Isaiah Nuru, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
¿ Casada con un vice consul?
Konsolos yardımcısının karısı mı?
El consul Nespola está en Brasil visitando a su hijo.
Konsolos Nespola oğlunu ziyarete Brezilya'ya gitti.
Este tipo, el Consul Nespola parece ser un colleccionista incondicional de zapatos.
Bunları kasada kim saklar ki?
El consul Nespola está aquí.
Her durumda ayakkabıları bulmak için 24 saatimiz var.
Ithi no se le permitirá consulþi.
Danışmaya iznin yok.
el "expedidor" de Ridley en la embajada ha sido una joven vice consul llamada Vivian Long
Ridley'nin elçilikteki alıcısı Vivian Long adında genç bir konsolos yardımcısı.
Espero que no sea el Consul Britanico.
Umarım İngiliz Konsolosluğundan değildir.
Fue nombrado Consul General.
Kaydı yok.
¿ Por qué consulþi respeta a las chicas nuevas?
Yakında seçim yapılacak, buna ayıracak vaktim yok. Dostum, sevgilin konusunda bizden niye tavsiye istiyorsun?
Consul Shepkin, Mis disculpas por las acciones de mi equipo este día.
Konsolos Shepkin, Five-O'nun bugünkü eylemlerinden dolayı özürlerimi sunuyorum.
El consul tiene razón.
Sayın Konsolos haklı.
Bien, por lo menos pudo haberle explicado al Consul que los frenos del vehículo fallaron cuando iba a la bodega del HPD.
Konsolos'a minibüsün frenlerinin patlayıp HPD'den buraya nasıl geldiğini açıklayabilirdin.
¿ Hasta donde quiere llevar esto, Consul?
Sayın Konsolos bunu daha ne kadar zorlayacaksınız?
- Buenos dias, Vice-Consul.
- Evet. - Günaydın, Konsolos yardımcısı.
Consul General de Iran.
İran başkonsolosluğu.
Michael puede no ser un misterio para usted, Señora Consul, pero lo es para mí.
Michael sizin için bir gizem olmayabilir, Konsolos Hanım ama benim için öyle.
La teoría del consul Whele tiene sentido
Konsolos Whele güzel bir noktaya değindi.
Soy la esposa del consul.
Ben konsolosun eşiyim. - Evet.
Entonces su excelencia, el consul británico - rico y salvaje.
Demek Ekselansları, İngiliz konsolosu Richard Doughty Wylie -
Hacía un buen trabajo para ti cuando eras cónsul.
Sen Consul'dayken, senin için iyi işler yaptım.