Translate.vc / испанский → турецкий / Debs
Debs перевод на турецкий
345 параллельный перевод
como Eugenio Debs... un gran hombre de este país.
Eugenio Debs, o iyi bir adam.
Thomas Jefferson Gardiner, Solomon David Gardiner y Eugene V. Debs Gardiner ".
Thomas Jefferson Gardiner, Solomon David Gardiner ve Eugene V. Debs Gardiner. "
Pero, Emma, ¿ no crees... que si Debs saca muchos votos se reforzará esa imagen?
Ama Emma sence de Debs kazanırsa bu etkinin daha da güçleneceğine inanmıyor musun?
- En que leerá el artículo sobre Debs.
- Debs yazımı okuyacak.
Quién es Debs?
- Kim geldi Debs?
Estas bién Deb?
- İyi misin Debs?
Entra en la casa Debbie...
Git buradan Debs.
No te preocupes Tess
Merak etme Debs.
Te digo algo... si no funciona con Debs. Voy a venir a darte una mano
Bak ne diyeceğim Debs'le aram düzelmezse gelir... sana yardım ederim, tamam mı?
Está bien Debs...
Ben hallederim Debs...
Que "ojalá lo fuera" Disculpa, malentendí por completo, Debs.
Özür dilerim, ben yanlış duymuşum Debs.
Creí escucharlo decir : "Gracias, Debs"
Teşekkürler Debs Dediğini sandım
- Ya lo encontraron, Debs.
- Buldular onu. Babam eve geliyor.
Lamento mucho haberte asustado, Debs.
Seni korkuttuğum için üzgünüm, Debs.
Ya te extraño, Debbs.
Seni şimdiden özledim Debs.
- ¿ Debbie?
- Debs?
Debbie... ¿ recuerdas cuando dijimos... "juntos por siempre sin importar nada"?
Debs... ne derdik hatırlıyor musun... ne olursa olsun beraberiz, asla ayrılmayız?
Soy yo todavía.
Debs, benim. Hala benim.
- ¡ Debbie!
- Debs!
Talvez te llame más tarde, pero ahora creo que debs ir a casa.
İkimiz de yorgun olduğumuza göre, daha sonra görüşürsek iyi olur. Bence evine gitmelisin.
Correccionales dice que escapó del destacamento de trabajo con otros dos tipos - Un tal Leonard "Crete" Debs y otro Donnie Wayne Johson.
Cezaevi, onun iş sırasında yanında Leonard Crete Debs ve Donnie Wayne Johnson denen - iki adamla birlikte kaçtığını söylüyor.
- Eso es mega, Debs.
- Bu cok iyi, Debs.
Puedo llamarte Debs?
Sana Debs diyebilir miyim?
Hey, Eugene Debs, han sido solo alrededor de 10 horas, ¿ de acuerdo?
Hey, Eugene Debs, daha sadece 10 saat geçti. Tamam mı?
No te preocupes, Debs.
Endişelenme, Debs.
No es él, Debs, o la policía ya habría contactado con nosotros.
Yoksa polis bize haber vermişti şimdiye.
Debs, nunca la conociste.
Debs, onunla hiç tanışmadın ki.
Pero, guárdame un poco, ¿ quieres, Debs?
Bana da ayır biraz, Debs.
No puede quedarse, Debs.
Burada kalamaz, Debs.
Debs, puedes venir a visitarla cuando quieras.
Debs, istediğin zaman gidip ziyaret edebilirsin.
Deberíamos llevar a Debs a visitar la tumba de la Ginger real.
Debs'i gerçek Ginger'ın mezarını ziyarete götürmeliyiz.
Debs, vale.
- Debs, üzülme.
¿ Sabes qué, Debs? ¿ Estaba dentro o fuera del patio cuando lo agarraste?
Peki, Deb onu oradan aldığın zaman bahçenin içinde miydi dışında mı?
Debs, ¿ puedes echarle un ojo un momento?
- Debs, biraz bakar mısın?
Steve, Fiona, tenéis que hacer que Debs devuelva al chico.
Steve, Fiona. Çocuğu geri götürmesi için Deb'i ikna etmeniz lazım.
Oye, ¿ sabes qué, Debs?
Bak, Debs.
Bien, Debs.
Güzel, Debs.
Sí, vas a estar genial, Debs.
Yapacaksın, Debs.
Oye, Debs...
- Debs?
Mira Debs, lo que Steve ha comprado.
Debs, bak Steve ne almış.
Debs, tienes que prepararte para ir a la escuela.
Debs, giyin hadi. Okula gideceksin.
Debs, ¿ estás preparada para ir a Target?
Debs, süper markete gitmeye hazır mısın?
Una de las madres de la escuela de Debs.
Deb'in okulundaki annelerden biri.
¿ Puede esperar, Debs?
- Sonra olmaz mı, Debs?
Debs, por qué no estás en tu cama?
Fiona? Debs, niye yatmadın?
Ya lo sé, Debs.
- Zaten biliyorum, Debs.
Traerán a su niño de acogida a jugar con Debs.
Kızı da getireceklermiş Debs'le oynasın diye.
Debs, ¿ qué está pasando?
- Debs, n'oluyor?
No es cierto Debs?
Debs?
- ¿ Qué?
O değildir, Debs.
Eh... - ¡ Estupendo, Debs! - Gracias.
- Harika olmuş, Debs.