Translate.vc / испанский → турецкий / Dejó
Dejó перевод на турецкий
31,522 параллельный перевод
No sólo me dejó de plano Pero nunca mostró el más mínimo interés en Dwight.
Beni yüzüstü bırakmakla kalmayıp Dwight'a da en ufak bir alaka göstermedi.
¿ Y fue entonces cuando su hija dejó de hablar?
Ve o günden sonra kızın konuşmaz mı oldu?
Alguien dejó una cuchara Con un poco de caramelo de roca en ella.
Birisi içinde çakıltaşı şekerli olan bir kaşık bırakmış.
No, es sólo que, uh, ella Me dejó en ayer de papá, y ella realmente puso en mí.
Beni geçen gün babamlarda gördü ve beni iyice bir azarladı.
Bueno, al parecer, esto es lo Axl me dejó para secarse.
Görünüşe göre Axl bunu kurutucuya atmış.
- Dejó su teléfono bajo un asiento.
Çünkü Henry telefonunu koltuklardan birinin altına saklamış.
- Fuiste tú quien me dejó solo con ese psicópata en primer lugar.
- Beni o psikopatla yalnız başıma bırakan sensin.
Y la policía dejó la grabación de cuando ese bastardo lo admitió sin custodia durante 20 minutos.
Ve polis, bunu itiraf ettiği 20 dakikalık kaydı delil zincirinden çıkarmış.
Primera chica después de Izzie dejó?
Izzie gittikten sonra çıktığım ilk kadını hatırlasana.
Usted dejó de mirar.
Aramayı bıraktın.
Esta silla me dejó el culo chato.
- Bu sandalyede götüm uyuştu.
Él me dejó a mí también, ya lo sabes.
Benden ayrıldı, bilmiyor musun?
Escuche el mensaje que me dejó.
Bana bıraktığı mesajı size dinleteyim.
Podríamos haber ido a por asesinato en primer grado, pero apenas nos dejó ir a por segundo grado.
Birinci dereceden cinayetle bile suçlayabilecekken ikinci dereceden yürümemize bile zar zor izin verdi.
Él la dejó.
Peter ondan ayrılmış.
Estas son declaraciones juradas de sus compañeros diciendo que Peter la dejó.
Peter'ın ondan ayrıldığına dair iş arkadaşlarının yeminli ifadeleri.
Me aplicaba brevemente a los disparos que le dejó medio estómagos.
Onu böyle yarım-mideli bırakan saldırıya kendimi adadım resmen.
Obviamente, algunos de los nuevos tuerca de puesto de trabajo acaba de conseguir un traje a sí mismo y decidió recoger donde Mike Stratton dejó.
Belli ki, delinin biri gitmiş kendine bir kostüm almış.. ve Mike Stratton'ın bıraktığı yerden devam etmeye karar vermiş.
Al parecer, el asesino dejó un pedazo de un cinturón táctico en la escena.
Katil olay yerinde özel kemerinden bir parça bırakmış gibi duruyor.
Tonto dejó caer después de que le apareció a la derecha aquí.
Ben onu burda düşürünce o aptal da bunları düşürdü.
No me dejó más que con fracasos.
Acziyetim hariç, hiçbir şey bırakmadı.
Me dejó plantada.
Beni ekti.
Dio por bueno el tiroteo injustificado por parte del agente Rossi... del hombre que había asesinado a Jason Gideon... dejando pasar el mismo delito... que dejó pasar a la agente Greenaway hace 10 años.
Ajan Rossi'nin Jason Gideon'u öldüren adamı haksız yere vurmasını onayladın, cezalandırmadın ama 10 yıl aynı suçtan Ajan Greenaway'i kovmuştun.
Estaba en la casa de Spencer cuando dejó a Hanna.
Hanna'yı bıraktığınızda Spencer'ın evindeydim.
¿ Quién no te dejó?
Kim izin vermedi?
- Lo que pasó con la llave de Ezra, me dejó un mal sabor de boca, ¿ sabes?
- Ezra'nın anahtarı tüm o karmaşa, ağızda kötü bir tad bırakıyor, bilirsin ya?
- El auto de Elliott dejó de moverse.
- Elliott'ın arabası durdu.
¿ Elliot te dejó este desorden?
Elliot bu pisliği sana mı bıraktı?
En este caso, el sueño me dejó muy intranquila.
Ve bu sefer, bu rüya beni bayağı huzursuz etti.
Bueno, hace mucho tiempo dejó de importarme lo que la gente piense de mi.
İnsanları düşünmeyi bırakalı çok oldu.
¿ Donde estaba Dios cuando Nolan Ryan nos dejó colgados por Will Clark el otro día?
Geçen maçta Nolan Ryan, Will Clark'ı sallandırırken tanrı neredeydi?
Lo que me dejó pensando. Ven por aquí.
Bu da beni buraya getirdi.Doğru gel.
Un tío llamado Pete de sonido dejó esto para ti hace unos minutos.
Pete adında bir adam birkaç dakika önce sana bıraktı bunu.
La cuerda de guitarra y el cuentakilómetros... Enzo los dejó por mí.
The guitar string and the odometer Enzo left them for me.
Me dejó todas esas pistas apuntando a una vieja historia sobre las sirenas.
He left me all these clues pointing to an old story about the Sirens.
Las pistas que Enzo dejó.
The clues Enzo left.
Zane la dejó por irse a Hollywood, pero seguimos siendo amigos.
Zane Hollywood'da şansını denemek için okulu bıraktı, Fakat bunca zamandır hep birbirimize yakındık.
La dejó y usted le destrozó el auto.
Seni terketti ve sen de arabasına zarar verdin.
Sólo se convirtió en estrella... y dejó que me pudriera.
Bir yıldız olmaya gitti, ve beni çürümem için orada bıraktı.
Seguí a Zane desde que dejó "Safe Word" por actuar en Hamlet.
Zane üzerinde bir hikaye için çalışıyordum bir süredir "Safe Word" filmini bıraktığından beridir Hamlet'i oynamak için.
- Por eso dejó "Safe Word" por "Hamlet".
Sen onu "Safe Word" filminden vazgeçirip "Hamlet" i oynamasını sağladın.
Y después me dice que él la dirigirá... y me dejó con la peor producción de Hamlet en la historia.
Ve sonradan kendisi bana yönetmenliği kendisinin yapacağını söyledi Ve ben de belki de tarihteki en berbat "Hamlet" prodüksiyonu ile başbaşa kalmıştım.
Pero Ángela Merkel iba al volante y entonces... no nos dejó subir al taxi por los patines, así que nos agarramos en un lateral del taxi y nos arrastró todo el camino hasta nuestro destino.
Ama taksiyi Angela Merkel kullanıyordu. Patenler yüzünden bizi taksiye almadı. Biz de arabanın kenarına tutunduk.
Quizás olvidó que Marcus era su pareja y le dejó entrar.
Belki Marcus senin ortağındı ve onu sen içeri aldın ve bize söylemeyi unuttun.
Así que después de iniciado sesión en el equipo es cuando Karla te dejó?
Yani bilgisayarına giriş yaptıktan sonra Karla senden ayrıldı mı?
Así que es posible que se ocultó y luego esperó hasta que lo dejó?
Yani bu durumda sen gidene kadar saklanmış ve beklemiş olabilir?
Bueno, Hayley dejó MI6 por una razón.
Şey, Hayley MI6'dan bir nedenden dolayı ayrıldı.
A decir verdad, en su última misión, para salvar su propia piel, dejó que su propia matriz pareja.
Gerçeği söylemek gerekirse, son görevinde, Kendini kurtarmak için, Ortağının ölmesine izin verdi.
Usted dijo Hayley dejó Wesley a morir.
Siz dediniz ki Hayley Wesley'i ölüme terketti.
Dejó todo escrito en su diario.
Tüm bulduklarını bir günlükte tuttu.
Nunca dejó de buscarme.
Beni aramayı hiç bırakmamış.