Translate.vc / испанский → турецкий / Dijisté
Dijisté перевод на турецкий
73,146 параллельный перевод
¿ Dijiste sólo "demonio"?
Az önce "iblis" mi dedin?
Pero si registro esto que me dijiste aquí, eso arruina carreras.
Fakat bana söylediklerini törpülüyorum,... bu tür şeyler kariyer kalıntılarıdır.
¡ Alex! Dijiste que no ibas a poner las cosas afuera más.
Alex!
Dijiste, "nunca lo terminaremos".
- "Bunu asla bitiremeyiz," demiştin.
¿ Por qué no me lo dijiste?
Neden bana söylemedin?
Dijiste que guardaste el uniforme de tu marido.
Eşinin üniformasını sakladığını söyledin.
- El... - El truco de la moneda que me dijiste.
Bana daha önce anlattığın madeni para numarası mı?
Siempre dijiste que querías trabajar en la Cláusula de Comercio.
Hep ticari hükümler üzerine çalışmak istediğini söylerdin.
Dijiste que venía de Broadway.
Broadway'den geldi demiştin.
Dijiste que no te importaban los premios y que me apoyarías.
Ödülleri umursamadığını ve beni desteklemek istediğini söyledin.
Dijiste que ibas a hacer una pequeña demostración.
Küçük bir şey olacak demiştin. 3.
No dijiste nada acerca de empezar la tercera guerra mundial.
Dünya Savaşı'nı başlatacağını söylememiştin.
Dijiste que no podrías haber hecho Baby Jane sin mí.
Bebek Jane'i ben olmadan yapamayacağını söylemiştin.
Es lo que dijiste.
Aynen böyle dedin.
Dijiste que no habría más trucos.
Bu da ne? Başka numara olmayacak demiştin.
¿ No me dijiste que no deberíamos repetirnos?
Kendimizi tekrar etmemeliyiz diyen sen değil miydin?
Dijiste que no habría fotografías.
Fotoğraf çekilmeyecek demiştin.
Tú misma lo dijiste.
Kendin de söyledin.
Bueno, ya te ofreció un trabajo y le dijiste que no.
Sana zaten bir iş teklif etmişti ve sen ona hayır demiştin.
Sí, pero no lo dijiste en serio, no después de Riga.
Evet ama ciddi değildin, Rida'dan sonra olmaz.
Pero me dijiste que tu marido había perdido la cabeza, que su búsqueda de Christopher era una ilusión.
Ama bana kocanın kafayı bozduğunu söylemiştin. Christopher'ı aramasını paranoyakça buluyordun.
Sabías que tenían acceso al montacargas, y no dijiste nada.
Asansöre eriştiklerinin farkındaydın ama hiçbir şey demedin.
Lo que dijiste antes sobre mí, que era como una hermana para ti...
Sana kız kardeş gibi olmam hakkında söylediklerin...
Como dijiste cuando me marché, ¿ qué podría salir mal?
Ayrılırken söylediğin gibi, muhtemelen ters ne olabilirdi ki?
Dijiste que podríamos ayudar.
Yardım edebileceğimizi söylemiştin.
¿ Viste mi dolor y angustia y no dijiste nada?
Acımı ve kederimi gördün ve hiçbir şey demedin ha?
En julio le dijiste a la policía que Jason se ahogó.
Temmuzda, polislere Jason boğuldu demiştin.
Pensé que podía fingir que este fin de semana no ha pasado pero... "No puedo darte la respuesta que quieres". Eso fue lo que me dijiste.
Bu hafta sonu olmamış gibi davranabileceğimi sandım, ama "Sana istediğin cevabı veremem." bana söylediğin buydu.
Y sobre lo que dijiste de Archie.
Ve Archie hakkında söylediklerinde.
Dijiste que estabas en el río solo.
Nehirde yalnız olduğunu söylemiştin.
Es como tú dijiste.
Söylediğin gibi.
¿ Y no me lo dijiste?
Ve sen bunu söylemedin mi?
¿ Por qué no me dijiste que tu padre venía?
Bana babanın geleceğini neden söylemedin?
Dijiste que no sería aburrido.
Asla sıkıcı olmayacağını söylemiştin.
Dijiste que estaría a salvo.
Güvende olacağımı söylemiştin.
Pregunta : dijiste que las personas como nosotros se quedaban aquí.
Soru : Bizim gibi insanların buraya çekildiğini söyledin.
Dijiste que Jason Hodges no te caía bien.
Jason Hodges'ı sevmediğini sanıyordum.
Espera. ¿ Cómo dijiste que te llamabas?
Bir dakika. İsmin ne demiştin?
Estuve pensando en lo que dijiste.
Söylediğin şeyi düşünüyordum. Aslında bu konuyu çok düşündüm.
¿ No fue lo que dijiste?
Böyle dememiş miydin?
Como dijiste.
Senin dediğin gibi.
Bueno, dijiste que querías resolver el asesinato de Breece - y ahora que está ahí mismo...
Breece'in cinayetini çözmek istediğini söyledin ve orada...
Me dijiste que me querías antes de intentar metérmela.
Sokmaya çalışmadan önce beni sevdiğini söyledin.
¿ Por qué no me dijiste que era suyo?
Niye onun olduğunu söylemedin?
¿ Por qué no me lo dijiste?
Niye söylemedin?
Creía que dijiste que no habías tenido huéspedes.
Misafiriniz olmadığını söylemiştin sanıyordum.
Dijiste que no es malo, que solo está loco.
Kötü olmadığını, deli olduğunu söylemiştin.
¿ Por qué no me dijiste que habían arrestado a Norman Bates?
Norman Bates'in tutuklandığını niye bana söylemedin?
Dijiste que la última vez sería la última vez.
Geçen sefer de son olacak demiştin.
¿ Qué les dijiste?
Onlara ne anlattın?
¿ Recuerdas dónde estábamos todos cuando nos dijiste que estabas embarazada?
Hep beraberken bize hamile olduğunu söylediğin yeri hatırlıyor musun?