Translate.vc / испанский → турецкий / Duke
Duke перевод на турецкий
3,150 параллельный перевод
Tú eres el chico del que me habló Duke, el que se rompió el brazo con el trineo.
- Evet. Sen Duke'ün bana anlattığı, kayarken kolunu kıran çocuksun.
Por cuestionar tu dedicación o si, de alguna manera, insinué que no fueras capaz de llenar los zapatos de Duke.
Bağlılığını sorguladığım için. Duke'ün yerini dolduramayacağını ima etmişsem onun için de.
En especial de Duke Perkins.
Özellikle de Duke Perkins'ten.
Duke siempre decía que la mejor arma que tenemos en la policía... es un buen corazón.
Duke hep derdi ki polis olarak en büyük silahımız, iyi kalpli olmaktır.
No queremos que las cámaras o los móviles de la gente exploten como el marcapasos de Duke.
Kamera ya da telefonlarının Duke'ün kalp pili gibi patlamasın istemeyiz.
Entonces, tú, Duke Perkins y el Reverendo Coggins se confabularon para obtener una gran cantidad de Propano?
Sen, Duke Perkins ve Vaiz Coggins büyük miktarda propan almak için dolap çevirdiniz.
Duke me atrapó una vez robando un lápiz labial en la farmacia de Dee.
Duke beni Dee'nin Eczanesi'nden ruj çalarken yakalamıştı.
Duke me ayudó a encubrirlo.
Duke örtbas etmeme yardım etti.
¿ Duke Perkins no estaba poniéndose ansioso por hacer la vista gorda?
Yani Duke Perkins'in bir şey olmuyormuş gibi davranma konusuda hiç çekincesi yoktu?
Duke y Coggins ya no son un problema, así que puedes tranquilizarte.
Duke ve Coggins artık sorun değiller. Yani rahatlayabilirsin.
¿ Duke?
Duke?
- ¿ Duke lo sabía?
Duke bunu biliyor muydu?
Ahí llega Duke.
Duke geliyor.
- ¿ Crees que Duke andaba en drogas?
Duke'un uyuşturucu işinde olduğunu mu düşünüyorsun?
Creo que Coggins quemó la casa de Duke para ocultar evidencia.
Sanırım Coggins Duke'un evini kanıtları yok etmek için yaktı.
Conocías a Duke mejor que nadie.
Duke'u herkesten iyi tanıyordun.
Me dio toda la evidencia necesaria contra usted y Duke... - y ese chiflado del Reverendo Coggins.
Sen, Duke ve o sıyrık Papaz Coggins hakkında bilmem gereken her şeyi söyledi.
Aquí está, la caja de seguridad de Duke.
Burada, Duke'un kasası.
Cuando Duke despertó luego de que le colocaran el marcapasos, yo se la di.
Duke kalp pili takıIan ameliyattan uyandıktan sonra bunu ona vermiştim.
"A quien le concierna... mi nombre es Duke Perkins, Sheriff de Chester's Mill, el único sitio que he podido llamar hogar".
"Yetkili makama... "... benim adım Duke Perkins, Chester's Mill şerifi. " " Evim diyebildiğim tek yer. "
- ¿ Por qué Duke no me lo dijo?
Duke neden bana söylemedi?
¿ Tú, Duke Perkins y el Reverendo Coggins conspiraron... para conseguir una gran cantidad de propano?
Sen, Duke Perkins ve Vaiz Coggins büyük miktarda propan almak için dolap çevirdiniz.
- Duke, vamos.
- Yapma ahbap.
Duke, tú y yo sabemos que él fue quien apretó el gatillo.
Duke, ikimiz de biliyoruz ki asıl tetiği çeken o.
Duke, dile al fiscal que le vamos a entregar al verdadero asesino ; solo necesitamos tiempo.
Savcıya gerçek katili getireceğimizi ama biraz zamana ihtiyacımız olduğunu söyle Duke.
Me llamo Duke.
Benim adım Duke.
No hay nada más que decir, Duke.
Söyleyecek bir şey yok Duke.
Duke tiene un plan.
Duke'ün bir planı var. Oldukça basit bir plan.
- ¿ Eres el hermano de Duke?
- Sen Duke'ün abisi misin?
- Duke, ¿ donde estás?
- Duke, neredesin?
Duke, esta persona es inocente, no lo ataques.
Duke, o masum bir kurban sadece. O yüzden onu hırpalama.
Si Duke Crocker mata a alguien, sus problemas terminan.
Duke Crocker birini öldürdüğünde o kişinin sorunu son buluyor.
Duke no la mataría, ni en un millón de años.
Duke onu asla öldürmez. Milyon yıl geçse bile yapmaz.
Duke, he tomado una decisión y... no trates de convencerme de lo contrario.
Duke, ben kararımı verdim. Sakın beni vazgeçirmeye çalışma.
Duke acaba de entrar, pero no era Duke.
Duke içeriye girdi, ama o Duke değildi.
Dijo que Tayler quiero quedarse permanentemente en el cuerpo de Duke, y cree que tiene que matar su propio cuerpo para hacerlo.
- Az önce Wade aradı. Tyler'ın Duke'ün bedeninde kalmak istediğini bunu yapmak için de gerçek bedenini öldürmesi gerektiğini düşündüğünü söyledi.
¿ Qué estás esperando? Ve a salvar a Duke.
O zaman ne bekliyorsunuz?
No le diste nada a Duke, ¿ o sí?
Gidip Duke'ü kurtarın. Duke'e bir şey vermedin, değil mi?
Entro allí, tomo el ticket de bebida de Duke de la mano de Tyler, traemos a Duke de regreso y consigo un trago gratis.
İçeri girip Tyler'ın elinden Duke'ün içki biletini alırım. Duke geri döner ben de bedava içki içerim.
¿ Crees que quitándote la vida, tomarás control del cuerpo de Duke?
Kendini öldürürsen Duke'ün bedenini nasıl kontrol edeceksin?
Duke podría haber muerto, y hubiera sido por todo lo que hice
Duke ölebilirdi ve buna ben neden olmuş olabilirdim.
¿ Recuerdas todo lo que "títere Duke" hizo? Me besaste.
Kukla Duke'ün yaptığı her şeyi hatırlıyor musun? Beni öptün.
¿ Qué le paso a tu gran memoria, Duke?
Ünlü hafızana ne oldu Duke?
Un viejo Palomino llamado Duke.
Duke adında yaşlı bir Palomino.
¡ Por mi hermano pequeño, Duke Crocker!
Küçük kardeşim, Duke Crocker'a!
¿ Duke sabía de esto?
Duke bunu biliyor muydu?
Duke te dio ese ticket.
Duke sana içki bileti vermişti.
¿ Qué ha pasado con Duke?
Duke'e ne oldu?
Perdona, Duke.
Üzgünüm Duke.
Maldita sea, Duke.
Lanet olsun Duke.
No te voy a disparar, Duke.
Seni vurmayacağım Duke.