Translate.vc / испанский → турецкий / Eder
Eder перевод на турецкий
43,832 параллельный перевод
Y... por favor, los policías ayudan a los policías.
Lütfen, polisler polislere yardım eder.
- ¿ Aceptas Venmo?
- PayPal kabul eder misin?
Me dijo : "Moriré pronto. ¿ Qué más da?".
"Nasıl olsa öleceğim. Ne fark eder ki?" tavrındaydı.
¿ Importa eso?
Fark eder mi?
Me importa a mí.
Benim için fark eder.
De Sette Palazzi, 2.872.000 que llevan a un ingreso total de este mes a 7.427.200.
Yedi Binalardan, 2,872,000 aylık getirilenlerle alınacak... 7,427,200 eder.
¿ Pero yo cómo podía pensar que tendría escrúpulos a matar a un hermano?
Nasıl düşünebilirim, insan kardeşine nasıl ihanet eder?
¿ Puedo quedarme por tres semanas? ¿ Mientras tú vas a Japón, con Ozzy y Paula?
Japonya'da iken burada olmaya müsaade eder miyim
- Tengo un plan también. ¿ Quién prefiere mi plan al de Franky?
Planımı kim tercih eder
Aún hay bastante ruido saliendo del cuarto de Mama y Papa...
Annenin ve babanın odasından gürültüler gelmeye devam eder.
Aún hay bastante ruido que viene del cuarto de Papa y Mama...
Annenin ve babanın odasından gürültüler gelmeye devam eder.
No sé si quiero probar las pipas de sushi, tío.
- Evet, kontrol eder misiniz? - Teşekkürler. - Teriyaki soslusu...
Quizá lo sea. Quizá no.
Belki eder, belki etmez.
Creo que cuanto más hables de ello, menos te atormentará.
Bence bundan ne kadar bahsedersen seni o kadar az rahatsız eder.
Si alguna vez se van, su historia y el veneno llegarán a su fin.
Eğer ayrılmaya çalışırsan hikayesi kaldığı yerden devam eder ve zehir onu öldürür.
¿ Importa algo?
- Fark eder mi?
Sí, pero la mayoría de ellos operan por compulsiones, él no.
Ama çoğu takıntılarıyla hareket eder, Lewis öyle değil.
Perdón, ¿ descansamos cinco minutos, por favor?
Afedersiniz, biraz müsaade eder misiniz?
Vosotros invadís en secreto. Y los matáis a todos a la vez.
Gizlice işgal eder ve tek seferde öldürürsünüz.
La Srta. Quill tiene que ayudarnos.
Bayan Quill bize yardım eder.
Ayuda al caso.
Davaya yardım eder.
- ¿ Por qué importa eso?
- Ne fark eder?
¿ Nos das un momento?
- Evet. - Bize biraz müsaade eder misin?
¿ Podrías darnos a Kara y a mí un minuto juntos?
Kara ile bana bir dakika müsaade eder misin?
Cadmus recibe a cualquier mente brillante que esté dispuesta a ayudar a nuestra causa.
Cadmus davamıza yardım etmek isteyen yeni kanları her zaman kabul eder.
Ahora, si me dejas leer mis notas.
Şimdi, lütfen notlarımı okumama müsaade eder misin?
Bueno, de hecho, ¡ sí!
Ne fark eder, evet!
- No importa. No voy a hacerlo.
- Ne fark eder, gitmiyorum.
¿ En serio crees que Cat Grant le dejaría todo el control de su compañía a alguien en quien no cree realmente?
Sence Cat Grant bütün şirketini inancı olmadığı birine teslim eder miydi?
Los mapaches son destructivos.
Rakunlar etrafı tahrip eder.
Si te dijera que tu madre y el padre de Elliot murieron por una razón, ¿ haría alguna diferencia?
Senin annen ve Elliot'un babası bir sebep uğruna öldü dersem, bir şey fark eder miydi?
Quiero entender por qué un hombre poderoso como tú... lo arriesgaría todo... por volverme loca.
Anlamak istediğim, senin gibi güçlü bir adam ne yapar? Beni deli edebilmek için Her şeyi riske mi eder?
¿ Entonces eres vegetariana?
- Vejetaryensin, ne fark eder ki?
Eso no importa.
Ne fark eder ki?
Si mientes al respecto, el jurado se preguntará en qué más miente.
Bu konuda yalan söylersen jüri, başka ne konuda yalan söylediğini merak eder.
Si estás dispuesto a confesar... a decir toda la verdad... sobre tu papel en los crímenes del Asesino de la Campanilla... sería una muestra tremenda de buena voluntad.
İtiraf eder ve Gümüş Zil Cinayetleri'ndeki rolünle ilgili tüm gerçeği anlatırsan, bu senin kesinlikle iyi niyetini gösterir.
Y ya que puede que su madre deje de ser gran parte de su vida... significaría mucho que lo fueras tú.
Annesi, artık hayatının büyük kısmında olmayacağı için de senin olman, çok şey ifade eder.
¿ Un cheque por la suma de 80 mil dólares te alegraría el día?
80.000 dolarlık bir çek seni mutlu eder mi?
Si estás dispuesto a confesar, a decir toda la verdad... sobre tu papel en los crímenes del Asesino de la Campanilla... sería una muestra tremenda de buena voluntad.
İtiraf eder ve Gümüş Zil Cinayetleri'ndeki rolünle ilgili tüm gerçeği anlatırsan, bu senin kesinlikle iyi niyetini gösterir.
La prensa se echaría encima, estaríamos definidos por esto toda la vida.
Basın buraya akın eder ve ömür boyu bununla hatırlanırız.
La prensa se echaría encima. Estaríamos definidos por esto toda la vida.
Basın buraya akın eder, ömür boyu bununla hatırlanırız.
¿ Puedes comprobarlo con el policía asignado a la casa Hawthorne?
Hawthorne evindeki görevli polisi bir kontrol eder misin?
- Dame una mano con esto.
- Şunlar için yardım eder misin?
¿ Cuál es la diferencia?
Ne fark eder ki?
Algunas veces también hace que me enfade.
O bazen beni deli eder.
¿ Qué diablos está haciendo aquí afuera, Sra. Adelstein?
Ne tür şeyler yapıyorsunuz burada Bayan Adelstein? Ne fark eder?
Mira, ¿ te importa?
Müsaade eder misin?
Y cada alma rhodiana quema a esa otra alma fuera de la existencia.
Her bir Rhodialı ruhu başka bir ruhu yok eder.
Además, me quedaría con su casa. Tres pájaros.
Üstüne bir de evini alırsam üç kuş eder.
Chicos, ¿ podrían dejar la sala, por favor?
Çocuklar, bize biraz müsaade eder misiniz lütfen?
¿ Habría importado?
Fark eder miydi?