Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / испанский → турецкий / Elin

Elin перевод на турецкий

2,721 параллельный перевод
¿ Follar con un extraño en un baño?
Tuvalette elin herifiyle sikişmek mi?
Con una mano me cubrías la boca. Y con la otra me manoseabas.
Bir elin ağzımı kapatırken diğer elinde beni okşuyordu.
Elin tiene su móvil.
Elin'de numarası var.
El asesino debe ser Tang Ao, conocido como el Rey de las mil manos.
Katil Bin Elin Kralı lakaplı Tang Ao olmalı.
Tu mano.
Elin.
Tardas demasiado.
Çekil önümden. Elin çok yavaş.
No te sientes sobre ellas. Muéstraselas al mundo.
Elin kolun bağlı oturma, dünyaya göster.
Qué, ¿ una necesidad casi sociopática de mentir por omisión y conseguir algo a cambio de nada?
İhmalkarlık edip elin boş dönmene neden olan sosyapatça sayılabilecek bir güdüden mi?
No sé si te has mirado últimamente, pero estás pintado de azul, por toda la cara y las manos.
Bilmiyorum son zamanlarda aynaya baktın mı ama masmavi olmuşsun. Bütün elin yüzün.
Tu mano es extraordinariamente lisa y libre de arrugas.
Elin, dikkat çekecek derecede pürüzsüz ve kırışık yok. Merhaba!
Tengo una más de donde vino.
Bu elin geldiği yerden bir tane daha geliyor. - Öyle mi?
Nunca antes habías venido a mí con las manos vacías.
Daha önce hiç elin boş gelmemiştin.
Si vienes con nada, yo misma le llevaré la oferta a Lucille.
Elin boş gelirsen teklifi Lucille'e ben götüreceğim.
Nathan, estás sangrando.
Nathan, elin kanıyor.
Mierda tio.Te brilla la mano.
Ha siktir, adamım. Elin parlıyor.
Te falta una mano, Cricket.
- Elin gidici, Cricket.
Si tu mano comienza a temblar, significa que lo estás haciendo bien.
Elin uyuşmaya başlarsa doğru yapıyorsun demektir.
Es muy generosa... usted. Ah Tao.
Elin çok bol Ah Tao.
¿ Dónde está el resto de él?
- Sahil güvenliği, elin bulunmuş olduğu Waikiki sahilinde araştırıyor şu anda. - Kalanı nerede peki?
Mano derecha.
Sağ elin.
Mantén tu arma lista.
Elin silahında olsun.
Menos charla, más trabajo.
Az konuş da elin çalışsın.
Bueno, al menos no te fuiste con las manos vacías.
En azindan elin bos ayrilmadin.
Una mujer con una mano suave, eres la primera que veo.
Elin çok hafif! Bu konuda bir numarasın!
- Tu mano está sobre mi pierna.
Elin bacağımın üstünde duruyor.
No sabía que un hombro podría doblarse hacia atrás tanto así, hermano.
Bir elin böyle dönebildiğini bilmiyordum, kardeş.
No es que no haya una razón para jalar del gatillo, pero, ¿ es absolutamente necesario que sostenga esa arma contra mi?
Elin kayar da tetiği çekersin diye diyorum o silaha benim üstüme doğrultmak zorunda mısın?
La espada Excalibur le llega a él de una dama en el lago, dónde una mano se le acercó y le entregó una espada mágica.
Excalibur kılıcı bir elin gelip, ona sihirli kılcı verdiği bir gölden çıkan bir kadından gelmiştir.
Ese es un brazo diferente al de la última vez.
Bu sefer öteki elin demek?
¿ Era tu mano?
Senin elin miydi?
Me tocaste el culo.
- Elin götümden ayrılmıyor.
Carol, si dejas pasar esto, tu mano se volvera más débil, el dolor y el entumecimiento se volverá peor.
Carol, önemsemezsen, elin güçsüzleşecek acı ve hissizlik daha kötü olacak.
Bueno, tu mano izquierda piensa diferente.
Ama sol elin farklı düşünüyor.
Reconozco tu voz, y el corte en la mano.
Sesinden tanıdım. Elin de sargılı hem.
Más vale cien en mano que pájaro volando, ¿ no es así?
İki elin sesinden bir el bir şey anlamazmış, değil mi?
Kepner, baja la mano.
Kepner, elin yerinde dursun.
Tu mano izquierda se sacude como colchón de motel.
Sol elin motel somyası gibi titriyor.
Tienes un muy buen derechazo.
Sağ elin oldukça sağlammış. Öldürücü.
Tu mano está fría.
Elin soğuk.
Eso tiene que escocer un poco, ¿ no?
Elin biraz yanmış olmalı, değil mi?
Y tus manos se mantienen limpias.
Oh, elin kirlenmiyor.
No quieres acabar como Elin Nordegren.
Elin Nordegren gibi sona ermesini istemezsin.
Ya sabes, puedes tener al asesino en frente tuyo, saber que él lo hizo y... Es como si las esposas estuvieran puestas en tus propias manos.
Katil tam önünde duruyor, onun yaptığını biliyorsun, ama elin kolun bağlı, öylece bekliyorsun.
Tu mano se pondrá mejor.
Elin iyileşecek.
Y de paso ordéname una "sopa rápida".
Hazır elin değmişken, bana da erişte söyle.
Usted hace las tareas desagradables y usted, vestido con saco y jeans es quien estrecha manos, el que cierra los tratos.
Sen "yerine getiren" kişisin. Ve kot ve blazer giyen sen de elin sahibisin, her şeyi mümkün kılan.
Bien, no quiero decir lo obvio, pero creo que sería mejor si vemos dónde está la mano.
Zaten görünen bir şeyi size göstermek istemezdim ama şu elin olduğu yere bakarsak işimiz daha da kolaylaşır sanki.
y puedo contar con una mano el numero de humanos con los que he hablado en el último año.
Son bir yılda konuştuğum insanoğlu sayısı bir elin parmaklarını geçmez.
Quizá no te guste esto, y no quieres irte con las manos vacías.
Belki buradan hoşlanmadın. Ama elin boş da gitmek istemiyorsun.
Con la otra mano en mi bolsillo.
Diğer elin cebimdeyken mi?
- Otra mano.
- Öbür elin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]