Translate.vc / испанский → турецкий / Envío
Envío перевод на турецкий
3,137 параллельный перевод
Ahora, todo lo que el Sr. Cole hizo, aquí, fue comprar un auto de época por 750,000 dólares y me pidió que lo ayude con el envío de la misma al exterior.
Bay Cole'un bütün yaptığı 750.000 dolara klasik bir araba almak ve nakliyesi için benden yardım istemekti.
Te envío un mapa a esa pantalla.
O ekrana bir harita göndereceğim.
Te envío un mapa para que vengas a buscarme.
Bana gelebilesiniz diye size bir harita gönderiyorum.
Me envío un mensaje a mí mismo.
Kendime bir mesaj vermişim.
Él los envío, ¿ verdad?
O gönderdi değil mi?
Gastos de envío no requeridos, Sargento, la Sala de Correo se encarga de eso.
Posta ücreti gerekmiyor komutanım, posta odası karşılıyor.
Así que, en vez de esperar una orden le he pedido que nos dé al menos la dirección de envío.
Arama emrini beklemek yerine nakliye adresini bana vermesini istedim.
Bulgaria está bloqueando el envío de munición.
Evet. Bize ulaşmasa Bulgaristan engel oluyor.
Una botella de agua, un par de pañales de adultos... Con los suficientes gastos de envío, al fin podríamos hacer esas vacaciones de ensueño a hershey, Pennsylvania.
Bir şişe su, birkaç tane yetişkin bezi yeterince posta ücretiyle, sonunda hayalini kurduğumuz Hershey, Pennsylvania gezisine çıkabiliriz.
El que envío es sobre Chuck Bass.
Chuck Bass'le ilgili olanı gönderiyorum.
Hace un momento la profesora Seo envío un mensaje para Tae San a tu teléfono, entonces yo se lo reenvíe.
Biraz önce Seo Hoca senin telefonuna ama Tae San için mesaj yolladı, ben de ona gönderdim.
Pensé que estaría avergonzada si supiera que te envío el texto a ti por error.
Yanlışlıkla sana gönderdiğini bilse utanır diye düşündüm..
¿ Te envío refuerzos?
Destek göndereyim mi?
Envío a Ténez un mensaje al día, y hoy es martes, así que era sobre la Seguridad Social.
Tenez'e günde bir mesaj yolluyorum. Ve bugün günlerden Salı, yani Sosyal Güvenlikle alakalıydı.
Yo también pero no envío ayudantes para evitarte.
Ben de meşgulüm ama ben senden kaçmak için toplantılara yardımcılarımı göndermiyorum.
¿ Diane ha podido rastrear el envío?
Diane nakliyenin izini sürebilmiş mi?
Y lo envío. Eso lo arreglará todo.
Bu her şeyi düzeltecek.
Envío de condena en el extranjero parecía más humano.
Mahkumları denizaşırı yollamak daha insancıl görünüyordu.
Ya le envío yo el mensaje.
Ben mesaj atarım.
65, y se lo envío yo.
65, onu sizin için taşıyacağım da.
Mira la etiqueta de envío.
Gönderi etiketine bak.
Las trasladaré al punto de envío sin ningún fallo.
Hiçbir sorun yaşanmadan gitmelerini sağlayacağım.
Me envío aquí para descubrir la verdad, ¿ y deja que me muera?
Gerçekleri öğreneyim diye beni geri yolladın bir de öldürtüyorsun.
¿ No dijo que su envío llegaría enseguida?
Mina, Kore kurabiyelerine âşık olmuş.'Seung Ji'nin kurabiyeleri en iyisi.'
Si envío ese avión, ya lo perdimos.
Eğer jetleri yollasaydım, şimdiye kaybetmiştik zaten.
Hasta que un emprendedor decidió que lejos de jugar un papel útil en el envío y recepción de encomiendas estaría mejor utilizado como bar para fomentar la borrachera de los cansados viajeros.
O tarihte bir girişimci, posta alıp göndermek için uygun olmadığı gerekçesiyle burayı yorgun bir yolcunun kafa çekebileceği mütevazı bir birahaneye dönüştürmeye karar verdi.
Por eso envío este mensaje de vuelta en el tiempo.
Bu yüzden bu mesajı geçmişe gönderiyorum.
Pero con 3DPS, si les envío a escondidas datos de rastreo en un correo a cada uno puedo hacer que esto funcione.
Ama 3DPS ile, eğer hepsinin e-maillerinin izleme verilerine Trojan Virüsü yollarsam bu şeyi çalıştırabilirim.
- ¡ Que ardan, Ollie! - ¡ Envío especial!
Özel teslimat geliyor!
" Querido M, te envío otra de las cartas de Sargento Salinger.
Sevgili M, Çavuş Salinger'ın mektuplarından birisini daha sana gönderiyorum.
¿ A qué hora te envío a alguien mañana?
Sana yarın kaçta göndereyim?
Supongo que fueron a por un envío de dinero recién impreso dirigido a ese banco en un furgón blindado.
Tahminimce yeni basılmış paralarla bizim Fransız'ın bankasına doğru giden zırhlı bir aracı hedef almışlardır.
Quiere un envío urgente al Hades, que serán 250 dracmas.
Eğer Hades'e günübirlik kargo göndermek istiyorsanız size 250 drahmiye patlar.
Sólo porque te envío una postal todos los días no quiere decir que siempre pienso en ti.
Evet, şey, sana her gün kartpostal göndermem sürekli seni düşündüğüm anlamına gelmiyor.
envío y embalaje.
Sadece nakliye ve ambalaj.
Escuchen, mi agente me envío el guión de esa caricatura y decidí que no quiero estar involucrado de ninguna forma.
Bakın, menajerim çizgi film için senaryoyu gönderdi ama hiçbir şekilde bu işe dahil olmak istemiyorum.
Así que con el impuesto y el envío, se trata de $ 433,52 centavos de dólar.
Vergi ve kargoyla birlikte 433 dolar 52 sent oldu.
Establecer monasterios, y en el envío de misioneros con la gente del extremo Norte de Europa tan lejos como Irlanda, en el Norte.
Manastirlar insa ettiler, Kuzey Avrupa'daki insanlara misyonerler gönderdiler Kuzey'de Irlanda'ya kadar.
¿ Sabes los costos de envío?
- Bir bölümünün maliyeti nedir sence?
Te envío este video... En esta ropa sexy...
Seksi kıyafetlerimi giyip sana bu videoyu yolluyorum.
Genial. le envío Dirección por SMS.
- Süper, adres için mesaj atarım.
Lo envío al extranjero.
Benimki yurt dışına gider.
" Te envío a este joven sí, joven, que será tu compañero.
" Sana bu genç adamı gönderiyorum. Evet genç... Ve sana eşlik edecek.
Aún no te envío el guión porque tuvimos...
- Sana daha senaryoyu yollamadım çünkü...
Sid, necesito tu ordenador portátil para el envío de...
Sid, laptopun lazım...
Le estoy escribiendo que la amo y le envío una foto del pequeño Lyle cuando orinó en los arbustos.
Ona mesaj atıyorum, aşkımı ilan edip pipimin az önce çektiğim resmini gönderiyorum. Bak, göz kırpıyor.
¿ Envío un auto, entonces?
- Bir araç yollayayım öyleyse.
Te envío las direcciones ahora.
- Adresleri yolluyorum.
Y esas explosiones eran exactamente iguales a las que el Capitán reportó cuando el envío de Asami fue secuestrado.
Ve bu patlamalar Asami'nin gemisine sızıldığında, kaptanın raporunda belirttiği patlamalar ile tıpa tıp benzeşiyor.
Y si veo que quiere regresar te envío un mensaje para que puedas salir con tiempo.
Geri dönecek mi diye bakarım. Sana mesaj yollarım. Yeterli zamanın olur çıkmak için.
Wrath envío su palabra de que el ladrón y sus camaradas se dirigen por este camino.
Wrath haber gönderdi. O hırsız ve arkadaşları buraya geliyor.