Translate.vc / испанский → турецкий / Fallen
Fallen перевод на турецкий
179 параллельный перевод
¡ Que no me fallen las fuerzas!
Umarım gücüm dayanır.
No fallen, podrían dañar la madera.
Sakın ıskalamayın beyler, ahşaba zarar verebilirsiniz.
Esperaré hasta que le fallen las piernas.
Bacağı sorun çıkartana kadar bekleyeceğim.
Ahora tengo que comer el bonito para que no me fallen las fuerzas.
Ve ayrıca güçten düşmemek için palamudu yemeliyim.
Los pastores nocturnos. Ataquen de dos en dos. No fallen.
Gece bitiyor, hepsini götüreceğiz.
Sigue asombrándome que ustedes, apóstoles de la ciencia con toda su supuesta sabiduría, fallen en comprender algo tan simple.
Bütün bu bilgeliğinle bu basit gerçekleri idrak edemeyip, bilimin havariliğini yapman beni hep hayrete düşürmüştür.
Aunque me fallen las fuerzas,
Gücüm beni yarı yolda bıraksa bile,
Pero, por supuesto, es poco probable que todos estos métodos fallen.
Ama tabi ki tüm bu metodlar da işe yarayamayabilir.
Que tu favor y protección no me fallen en este primer intento mío.
Yardımın ve himayen bu ilk sınavımda başarısız olmamı engellesin.
Maldita sea. Probablemente fallen y el tiro me dará a mí.
Herhalde seni ıskalayıp beni vururlar.
Pies, no me fallen ahora.
Ayaklarım, beni yarı yolda bırakmayın sakın.
Circuitos, no me fallen ahora.
Devrelerim, beni yanıltmayın.
Brazos, no me fallen ahora.
Kollarım, güçsüz değil şimdi.
Fallen y moriré.
Başarısız olursanız... mahvolurum.
Fallen y perecerán sin dejar rastro.
Başarısız olursanız... iz bırakmadan öleceksiniz.
Fallen y estarán condenados a una eternidad asquerosa en el trasero flácido de Cristo.
Başarısız olursanız... Mesih'in yumuşak koynunda... sonsuza kadar uyuşuk bir şekilde kalırsınız.
Cuando fallen, y fallarán sin duda yo me encargaré de informar sobre sus fracasos.
Faka bastığınızda, ki basacaksınız sizi görüp hakkınızda rapor tutacağım.
No me fallen.
Sakın beni utandırma.
Baterías, en caso de que los fusibles fallen otra vez.
Sigortalar yine atarsa diye pillerim var.
No me fallen. Payasos metálicos.
İşimi bozayım demeyin, metalik ahmaklar.
De ellos depende nuestra vida y hay que asegurarse de que no fallen.
Hayatımızı bu sistemlere emanet edeceksek, bizi yüzüstü bırakamazlar.
- Y que fallen.
Ve başarısız olsunlar.
¿ Qué probabilidades hay de que ambos fallen?
Ana sistemle onun yedeklemesinin aynı anda arızalanma olasılığı nedir?
No me fallen.
Beni hayal kırıklığına uğratmayın.
¡ Vamos, pies, no me fallen ahora!
Haydi ayaklarım, beni yarı yolda bırakmayın.
Den sus propias vidas, pero no fallen en traer al Elegido.
Kendi canınızı verin ama kutsanmış kişiyi mutlaka getirin.
Aquí siento que por primera vez en mucho tiempo camino con paso sereno. Tengo miedo de que si te beso me fallen las rodillas y vuelva a tropezar y yo no sé si podría resistirlo ahora.
Burda cok uzun zamandan sonra ilk defa ayagım yere basacak sekilde yürümeye basladım ve eger seni öpersem dizlerimin cözülüp ve ayagımın kayacagından ve bu sefer bununla basa cıkamayacagımdan korkuyorum.
Les ruego que no me fallen.
Rica ederim, hepiniz gelin.
Tres noches más hasta que fallen las computadoras.
Bütün bilgisayarların çökmesine 3 gün kaldı.
Las extrañarás cuando te fallen.
İşe yaramadıklarında onları özleyeceksin.
Debo hacerlo antes de que me fallen los nervios.
Hattie, Cesaretimi kaybetmeden bunu yapmam lazım.
No fallen.
Başarısız olmayın.
- Cardenal "O'Fallen", quizás.
Kardinal "O'Fallen" dır belki.
Cuando uno de nosotros muere y el cuerpo no se desvanece el otro lo sabrá. '... tantos valientes son segados...'... y héroes yacen caídos.
İçimizden biri öldüğünde ve vücudu gözden kaybolmazsa diğeri bilecek...'... so many of the brave are cut down...'... and heroes lay fallen.
Déjenme presentarles a la escritora de "Ángel Caído."
Sizi "Fallen Angel" ( Yeryüzüne İnmiş Melek ) yazarı ile tanıştırayım.
Pies, no me fallen ahora.
Ayaklarım, beni yarı yolda bırakmayın.
"Y aunque ellos fallen y lo abrazen ciegamente, el futuro siempre aparece."
"İstikbalde onları neler beklediğini hiç düşünmeden" "Coşkuyla birbirlerine sarılırlar."
¿ Quieres que estos chicos fallen?
- Hayır. Bu çocukların başarısız olmasını mı istiyorsun?
No fallen.
Beceriksizlik yapmayın.
Cuando fallen necesitará un transplante de corazón y de pulmón para sobrevivir.
Onlar da işe yaramazsa yaşamak için tek şansı kalp-akciğer nakli olur.
Lo que me preocupa eres tú, que tus convicciones fallen en esta situación vergonzosa, que pases por alto la infección de Robson porque Uds. son amigos.
Beni endişelendiren sensin, inançlarının bu utanç verici durumla sarsılmış olması, sırf yakın olduğunuzdan dolayı Robson'a bulaşan şeyi göz ardı etmen.
- ¿ Qué posibilidad hay de que dos fallen?
- İki şamadıranın da yanılma ihtimali nedir?
¡ Patas, no me fallen ahora!
Ayaklar, beni yüzüstü bırakmayın.
Pero fallen a su favor. Sr. juez, arraigadas en la profundidad de este tribunal en muchas de sus decisiones están la autonomía y la dignidad del individuo.
Bunu bir şekilde yıpratırsak intihar fikrini daha kabul edilebilir hale getirmiş oluruz.
Quizás por eso a ella le pagaba una compañía subsidiaria llamada Fallen films.
İşte bu, parasını Fallen Filmcilik isimli yan kuruluştan almasını açıklıyor.
Fallen films.
Fallen Filmcilik.
Si, todas son para Ashley Anders a la dirección de Fallen films.
Evet, bunların hepsinde adres ; Ashley Anders,... Fallen Filmcilik yazıyor.
Ahora bien, en cuanto fallen el negocio es para mí.
Birini ıskalarsanız... Ben kazandım...
Vamos, orugas, no me fallen ahora.
Haydi, pedal, beni yarı yolda bırakma.
¡ Allí vamos! ¡ Fallen Rock!
İşte oraya gidiyoruz!
Página 3662.
Fallen Angels 3662. numara