Translate.vc / испанский → турецкий / Freddie
Freddie перевод на турецкий
2,698 параллельный перевод
Ciao, Freddie cariño.
Çav, Freddie tatlım.
Gracias, Freddie.
- Sağ ol, Freddy.
No creo que pueda. Freddie, ¿ sábes lo que dice el doctor Johnson?
Freddy.. hadi ama acelem var diyorum
¿ No quieres hijos, Freddie?
- İstermiyo musun sen?
- Vamos, Freddie. - Si.
Hadi Freddy
Piensa en los niños, Freddie. Piensa en los adorables niños.
Hadi bebeğimizi düşün
Los niños, Freddie. Los niños que estámos haciendo.
Bebek.. düşün onu
Ey, Freddie, qué tienes hoy, aluminio o plástico?
Freddie, ne var elinde bugün? Alüminyum mu, plastik mi?
He tenido un par de días difíciles, Freddie.
Çok kötü günler geçirdim, Freddie.
Digo, fijate el pobre Freddie Thynne, tuvo que abrir la mansión Longleat al público.
Böyle evlerin sonu geldi. Artık kimse yardım etmiyor.
- Qué bueno que viniste.
Seni görmek güzel. Freddie.
Freddie, y ahora mismo no puedo hablar porque si pierdo mi sitio...
Ben de Freddie, şu an konuşamam çünkü eğer yerimi kaybedersem... -... aklımı kaybederim.
Va a la Reunión de la Legión como si fuera a encontrar a Freddie allí sentado.
Lejyon Binası'na gidiyor. Freddie'yi bulacakmış gibi orada oturuyor.
Más o menos desde que Freddie fue asesinado.
Freddie'nin öldürüldüğü zaman yani.
Encantada de verte de nuevo, Freddie.
Seni yeniden evinde görmek çok güzel, Freddie.
¿ Freddie?
Freddie! Sadece benim, Camille!
Freddie me ha hablado mucho de usted.
Freddie sizden çok bahsediyor.
Freddie me ha hablado tanto de ti.
Freddie sizden çok bahsediyor.
Freddie nació allí.
- Evi sevdim. Orası Freddie'nin doğduğu yer.
- ¡ Freddie!
- Tanrım!
¡ Freddie espera!
Freddie, bekle!
¿ Ha llegado Freddie?
Freddie geldi mi?
Y a Freddie, dile que le dé forma a la historia del fascista.
Freddie'ye söyle, o faşist hikayesini şekle soksun.
¿ Y si fue él, Freddie?
Ya bunu yaptıysa Freddie?
Freddie.
Freddie...
Ha sido brillante Freddie.
Harikaydı, Freddie.
A Freddie no le gusta que esté en la oficina.
Freddie beni ofiste istemiyor.
Mi marido, Freddie.
Kocam Freddie.
Freddie, ¿ no te importa?
Freddie, umrunda değil mi?
Seguirá una y otra vez, Freddie.
Durmadan böyle devam edecek Freddie.
¿ Esta es nuestra vida, Freddie?
Böyle mi olacağız Freddie?
¿ Tienes que ser siempre el que consiga la primicia, Freddie?
Haber atlatan kişi daima sen mi olmak zorundasın Freddie?
¿ Buscas a Freddie?
Freddie'ye mi bakmıştın?
¿ Le darás un mensaje a Freddie?
Freddie'ye bir mesaj iletebilir misin?
Acabamos de conseguir sacar esto adelante, Freddie.
Buna boyun eğmek zorundayız Freddie.
Ya sabes cómo es Freddie.
Freddie nasıldır bilmiyorsun sanki.
Sabes cómo es Freddie.
Freddie nasıldır bilmiyorsun sanki.
Telefoneé y envié flores pero... ni siquiera ha tenido un funeral.
Telefon ettim ve çiçek yolladım, fakat cenaze töreni bile yapılmıyor. Freddie'nin tek umursadığı şey de...
Porque para ser alguien brutalmente honesta con los demás, ofreces una mentira flagrante cuando se trata de ti.
Çünkü diğer herkese acımasızca dürüst olan birinden bahsediyoruz,... konu kendin olunca nasıl da açık açık aldatılmayı bekliyorsun. - Freddie...
- Freddie...
- Freddie...
Freddie se ha puesto un poco histérico.
Freddie çılgınca bir maskaralık peşinde.
Con Freddie, ¿ quién sabe?
Belki de edemez. Söz konusu Freddie'yse kim bilebilir?
Freddie está esperando en el coche.
Freddie arabada bekliyor.
Freddie. ¿ Exactamente qué haremos cuando encontremos a Castlecore?
Freddie, Castlecore'u bulduğumuzda tam olarak ne yapacağız?
- Tengo que estar con Freddie.
Freddie'nin yanında olmalıyım.
- Freddie, no.
Hemen dışarı çıkın.
Tienes que...
- Freddie, hayır.
Gracias, Freddie.
Teşekkür ederim, Freddy.
- ¿ Freddie?
- Freddie!
- Freddy.
- Ah Freddie!
Freddie cree que aquí hay una noticia.
Freddie bir haber yakaladığını düşünüyor.