Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / испанский → турецкий / Halle

Halle перевод на турецкий

2,078 параллельный перевод
Mejor que no salga de esta maldita cocina y halle la maldita canela en la mesa de juntas.
Bu kahrolası mutfaktan çıktıktan sonra siktiğimin toplantı masasında kahrolası tarçın bulmazsam iyi olur.
Hasta que halle un lugar donde vivir que no requiera ser el balde de semen de algún tipo.
- Bir adamın yatak arkadaşı olmadan kalabileceği bir yer bulana kadar.
No es probable que halle una l � nea directa a Marlo de ese modo.
Marlo'ya bu şekilde direk bağ bulmamız pek olası değil.
Quiz � se halle alcalde en 2008 sin siquiera dar un discurso de campa � a.
2008'de, seçim kampanyası bile yapmadan.. kendini başkan olarak bulabilirsin.
Si me deja que la halle, le cortar � la teta.
Onu bir bulayım, memelerini keseceğim.
Consigue a Halle Berry al teléfono para él, hombre.
Halle Berry'i telefona bağlayın.
En realidad, Halle Berry no le llega ni a los talones a esta mujer.
Aslında, Halle Berry bu kadının eline su bile dökemez.
- Me dijeron que luzco como Halle Berry.
- Benim de Halle Berry'e benzediğimi söylerler.
¿ Del marrón de Halle Berry o del marrón de Beyoncé?
Halle Berry kahverengisi mi? Yoksa Beyoncé kahverengisi mi?
Consígueme esas grabaciones y las revisaremos contra lo que Charlie halle.
Bana gözaltı kayıtlarını bul, ve Charlie'nin işine yarar bir şey var mı bakalım.
no caminar � a con eso en mi cuello para que lo halle Walker.
... Yüzük boynumdayken Walker bulsun diye ortalıkta dolaşmazdım.
Pero mi unica pista es un mondadientes que halle cerca de los columpios, con el adn de zucco
Şimdiye dek, tek kılavuzum sirkte bulduğum ve üzerinde Zucco'nun DNAsını taşıyan bu kürdan.
Creí que podríamos...
Bu işi halle- -
Halle lo que pueda sobre las armas usadas.
Olaydaki silahlarla ilgili ne bulabileceğimizi araştır. Tğm. Flynn.
Hallé casquillos de 9 mm.
İki tane 9 mm'lik boş kovan var.
Lo hallé en el aparcamiento.
Park yerinde buldum.
- Lo hallé bajo el asiento.
- Koltuğun altında buldum bunu.
Pero la mujer que hallé no fue Jules.
Ama bulduğum kadın, Jules değildi.
Esta mañana leía y hallé esto.
Bu sabah birşeyler okuyordum ve bunu buldum.
Hallé el teléfono al costado del camino.
Telefonu yolun kenarında buldum.
La hallé encantadora, inteligente, hasta atractiva.
Gayet hanım hanımcık, zeki, hatta alımlı da bir hanımmış.
Hallé este libro.
Bir kitap buldum.
Y las hallé muy interesantes.
Çok ilginç bulduğumu söylemeliyim.
Hallé esto en la basura del campamento.
Bunu kamp çöpünde buldum.
Hallé este billete en el medio de un fajo sin abrir.
Açılmamış bir destenin ortasındaki banknotta buldum.
"Usaron" es correcto pues también hallé dos aportes epiteliales femeninos.
Öyle, "Yapanlar" doğru ifade, çünkü ayrıca iki kadının epitel doku kalıntısı buldum.
Y tomé huellas del frasco de píldoras pero no hallé coincidencias.
Ayrıca izleri ilaç şişesindekilerle karşılaştırdım, ama uyuşmadılar.
- Hola. Mandy encontró dos huellas de las fotos que le diste al equipo de Dollar iguales a las que hallé en el auto.
Mandy Drop'un ekibine verdiğin resimlerdeki... parmak izlerinden ikisinin... bulunan araçtaki izlere uyduğunu buldu.
Hallé a este perro en el pantano.
Bataklıkta bu köpeği buldum.
Lo hallé bajo el escritorio pegado con cinta.
Masanın altına bantlanmış halde buldum.
Hallé esto en su respectivo lugar.
Bunu bugün yerinde buldum.
Empaquen. La hallé.
Toplanın.
Señor Palmer, ¿ puede encadenar a mi madre a la silla mientras le digo al agente Gibbs lo que hallé?
Bay Palmer, ben Ajan Gibbs'e bulduklarımı anlatırken annemi iskemleye zincirler misiniz?
Hallé una huella dactilar en ese chip.
Şu kartta bir parmak izi bulduk.
No lo halle.
Bumi'yi bulamadık.
Mira, hallé a Cosette.
Bak, bir oyuncak buldum.
Fuí a la estación y hallé algunos permisos y documentos antiguos.
Binanın içinde eski bir belge buldum sana onu göstermek istiyorum.
Hallé de dónde vino la sangre.
Kanın nereden geldiğini buldum.
Y corrí este escenario a través de mi teoría de análisis de equipo y hallé que todos sus movimientos caen en un patrón un patrón que comienza el día que arrestaste a esos tipos.
Ben de takım teorisi analizim üzerinden bu senaryoyu inceledim, ve gördüm ki, bütün hareketleri bir noktadan başlıyor, o nokta, sizin o herifleri tutukladığınız gün.
Hallé sangre.
Kan buldum.
Hallé un arma.
Bir gürültü yapıcı buldum.
Pero hallé extracto de baya de granada usado para teñir lana en el siglo XIX.
Ama 1800 yıllarda yünlerin nar suyuyla boyandığını buldum.
Creo que hallé algo.
Sanırım bir şey buldum.
Lo hallé justo aquí.
Onu tam burada buldum.
¡ Hallé el otro zapato!
Ayakkabının diğer tekini buldum!
Hallé esto junto a la llanta de repuesto.
Bunu kaput kılıfında, stepnenin yanında buldum.
Lo revisé y hallé algo muy extraño.
Bunları inceledim, ve garip bir şey buldum.
Hallé residuos de sertralina en la sangre de la víctima.
Kurbanın kanında Sertralin izine rastlanmış.
Hallé una billetera.
Bir cüzdan buldum!
- Hallé la "distracción" necesaria.
- Dikkatleri başka yöne çekebileceğiz.
Hallé la cinta de su esposa e hija siendo recogidas en el aeropuerto.
Eşinin ve kızının havaalanından karşılanış görüntülerini buldum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]