Translate.vc / испанский → турецкий / Hallá
Hallá перевод на турецкий
919 параллельный перевод
Sigfrido, con doce de sus caballeros, se halla a las puertas del castillo, y pide audiencia con el rey Gunther.
Kral Siegmund'un oğlu Siegfried 12 şövalyesiyle birlikte kale kapısının dışında ve Kral Gunther'le görüşmek istiyor.
Holt y yo creemos... que más allá de la escarpa Mutier... se halla el lugar de enterramiento de los elefantes.
Holt'la ben inanıyoruz ki... Mutier bayırının ötesinde bir yerde... fillerin gömülü olduğu yer var.
El capitán vuelve y halla a su mujer con el marinero.
Gemi katibi evine gelir, karısını pansiyoner ile basar.
¿ Olvida que cada minuto que pasa se halla en un tremendo peligro?
Burada her an korkunç tehlikelerle çevrili olduğunu unutuyor musun?
Cuando un botánico halla una rara flor, proclama su triunfo, ¿ no?
Bir çiçekçi nadir bir çiçek bulduğunda, zafer narası atar, değil mi?
"Y se va a buscar la perdida hasta que la halla..."
"... taki onu bulana dek? " " Ve onu bulunca da... "
Si halla pruebas a su favor, dele el Southern Cross.
Onu temize çıkaracak kanıt bulursan, Güneyin Buharlısı'nı ona ver.
La pobrecita está triste porque no halla a su hermana.
Şu zavallı kız çok üzgün, ablasını bulamıyormuş.
Se halla en...
Yeri tam olarak...
La policía ha anunciado que el peligroso enfermo mental... que escapó ayer de Green Manors, no se halla en nuestro vecindario.
Polisin dediğine göre Green Manors'tan kaçan deli bu civarda değilmiş.
Si se halla a la chica adecuada, está bien.
Doğru kızı bulursan mesele yok.
Espere a que la lancha motora se halla alejado.
Motorun iyice uzaklaşmasını bekle.
Entre los anales del gran estado de Texas... se halla la historia del primer viaje en el famoso Sendero Chisholm.
Büyük Teksas eyaletinin tarih notları arasında... ünlü Chisholm Yolu üzerindeki ilk sığır sürüşünün hikayesine rastlanabilir.
Austin, no te opongas y da gracias de que esto halla ocurrido.
Austin, onları destekleyip, bu olduğu için şükretmelisin.
Es maravilloso para mí que Morris halla entrado en mi vida.
Morris'in hayatıma girmesi benim için muhteşem bir şey.
- Esperaré a que él se halla acostado.
- Babası yatana dek beklerim.
Un tonto extranjero que no lee ni escribe halla una mina que vale un millón.
Okuma yazma bile bilmeyen aptal bir yabancı 1 milyon dolarlık altın buluyor.
Si halla y pierde a su padre, se enamora de una doncella... y luego descubre que es su hermana, todo eso en el espacio de una hora, ¿ qué?
Eğer o bir saat içinde bir baba bulup kaybediyorsa, bir hizmetçiye aşık oluyorsa.. sonra o hizmetçinin kızkardeşi olduğunu farkediyorsa, Bu nedir?
Cuando abidor dice que hallará a alguien, lo halla.
Abidor birini bulacağım derse, bulur onu.
Nunca se rinde hasta que se halla en la palma de su mano.
Eline birşey geçene kadar asla vazgeçmezdi.
¡ Por el novio que se halla ausente :
Ve son bira içişimizde bizimle olmayan hatuna da bir kadeh :
Andy Hookens se halla muy mal.
Asker Andy Hookens'ın durumu kötü.
Coronel William Mitchell, el Tribunal, a puerta cerrada y en votación secreta y por escrito, con la presencia de dos tercios de sus miembros en el momento de efectuar la votación, le halla de todas las especificaciones y los cargos culpable.
Albay William Mitchell, kapalı oturumla... gizli oylama yapılmıştır. Bu oylamanın sonucunda, mahkeme sizi... 3'e karşı 2 oyla, yapılan suçlamalar karşısında, suçlu bulmuştur.
¿ Cómo se halla vuestra gracia?
Anne, siz nasılsınız?
¿ Se halla él en Washington por eso?
Washington'a tayin olmasından bahsetmiyorum tabii.
Es mi suposición que este valle se halla aún en la era Mesozoica.
Tahminime göre bu vadi hâlâ Mezozoik çağda.
Disculpe. ¿ Podría decirnos donde se halla la oficina del sheriff?
Affedersiniz. Şerifin bürosu nerede acaba?
Bueno, eso se halla prácticamente fuera de mi jurisdicción.
Şey, orası yetki sınırlarımı aşıyor.
No se halla a la venta.
Satılık değil.
El alcalde no se halla interesado en detalles.
Ayrıntılar başkanı ilgilendirmiyor.
¿ Quién es usted... cuando no se halla disfrazado como un Hermano?
Kimsiniz... Rahip kılığına girmediğiniz zamanlarda?
¿ Por qué se halla disfrazado?
Bu kılık değişikliği niye?
Me parece que usted se halla fuera de lugar, cantando en un saloon.
Bana öyle geliyor ki, buraya şarkı söylemek için dışarıdan geldiniz.
- ¿ Ahora donde se halla?
- Şimdi nereye kayboldu?
Se halla en poco imposibilitado, pero llegará muy pronto.
Kendisi pek iyi durumda değil ama kısa süre sonra yerini alacaktır.
Si se halla entre estos muros mañana al atardecer le arrancarán los ojos para que no vuelva a ver pesadillas.
Yarın günbatımından sonra şehrimizin surları içinde görülürsen, başka şeytani rüya görmemen için gözlerin oyulacak.
Veamos si el alquimista halla la fòrmula para sacarle de eso.
Bakalım simyacı kendini nasıl bir formülle kurtaracak.
Operación militar se halla en curso.
"Mücadelemiz tüm şiddetiyle devam ediyor."
Descubrí que ese chico se halla en dificultades.
O gece bu çocuğun başının belada olduğunun farkına vardım, belki yalnızdı.
Halla de abajo, si tuviera un telescopio... el secuestrador puede ver esta sala entera.
Oralardan bir yerden, eğer bir teleskopları varsa... odanın içini rahatça görebilirler.
¿ Entonces usted halla que el rescate debería ser pago?
Yani fidyenin ödenmesi gerektiğini mi söylüyorsunuz?
Usted halla... ¿ que nosotros estábamos por atrás del secuestro?
Kaçırma olayının... arkasında bizim olduğumuzu mu düşünüyorsunuz?
Halla encima.
Yukarı çıkacağız.
De halla.
Hangi yoldan? Şuradan.
¿ Y ustedes Io prenderán halla?
Ve siz de onu orada yakalayacaksınız?
Muy difícil alguien estar por halla.
Ayrıca da sezon dışı. Orada birilerinin olma ihtimali küçük.
Su casa se parecía con el cielo, halla en el alto.
İşte senden böyle nefret etmeye başladım.
Dada su culpabilidad, si es que se le halla culpable, podría ser acusado bajo la ley canónica.
Suçunun, Yani eğer suçlu bulunursa cezası, kilise hukuku tarafından yargılanmak olacaktır.
Pero, Sire, hemos sabido... que se halla en vuestros dominios.
Ama efendim, biz de onun sizin topraklarınızda olduğunu duyduk.
El Papa es el hombre más santo, pero como tantos otros personajes nobles... se halla rodeado de hombres... de categoría algo inferior.
Papa bu dünyadaki en kutsal adam, ama aynı başka mağrur adamlar gibi etrafı... adi ve bayağı adamlarla çevrili.
La clave se halla en la luz.
Sır gün yüzüne çıkıyor.