Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / испанский → турецкий / Hecho

Hecho перевод на турецкий

212,245 параллельный перевод
De hecho, tengo el otro aquí, ¿ si necesita una prueba?
Aslında eğer kanıt istiyorsanız diğer eşi burada.
¿ Has hecho un dibujo del otoño?
Sonbahar resmi çizdin mi?
No has hecho nada más que llenar tu corazón de odio desde que nos vimos.
Son görüşmemizden beri kalbini... nefretle doldurmaktan başka bir şey yapmadın.
No cambia el hecho de que tú y yo somos parecidos.
Bu bizim birbirimize benzediğimiz gerçeğini değiştirmiyor.
De hecho, la tengo.
Aslına bakarsan, var.
Dímelo tú. ¿ Cómo se supone que debo sentarme frente a tu madre y tu padre en la mesa y mirarlos a los ojos después de lo que he hecho?
Sen söyle... yaptığım şeyden sonra... nasıl yemekte annenle babanın karşısına oturup... gözlerinin içine bakabilirim ki?
Después de todo el daño que has hecho por mi culpa, estoy lista.
Benim yüzümden verdiğin onca zarardan sonra... ben hazırım.
Bueno, te has estado engañando, porque no lo has hecho.
Kendini kandırıyorsun çünkü doldurmadın.
De hecho, mantuve mi palabra y lo envié a donde quería ir.
Sözümü tuttum ve... onu gitmek istediği yere gönderdim.
Si lo hubiera hecho no estaría aquí.
Girseydim, burada olmazdım.
De hecho, las reglas dicen que no se supone que afecte las vidas de las personas en mi libro.
Aslında kurallar... kitabımdaki insanların hayatını etkilememem gerektiğini söylüyor.
Es decir, creo que todo lo que hemos hecho se sostendrá, pero... nunca se sabe cuánta comprobación han podido llevar a cabo.
Yani, bizim yaptığımız şeylerin su geçireceğini sanmam ama ne denli ayrıntılı bir geçmiş araştırması yapacaklarını bilemeyiz.
Dicho eso, dejando al margen lo que usted o yo creamos que debería haberse hecho o no, todo eso es ya agua pasada.
Ancak ne yapılması gerektiğine dair ikimizin de ne düşündüğü önemli değil, hepsi geçmişte kaldı.
Has hecho un gran trabajo con él.
Onunlayken iyi bir iş çıkardın.
Ya lo he hecho.
- Ettim bile.
Estaba pensando cómo lo habríamos hecho si hubiéramos tenido que regresar.
Dönmek zorunda kalsak biz nasıl yapardık diye düşünüyorum.
Es solo que el mundo parece estar hecho un desastre.
Dünya şu an çok karışık geliyor.
De hecho mañana nos vamos a Oklahoma.
Yarın Oklahoma'ya gideceğiz aslında.
Siempre lo he hecho.
Hep de yapmışımdır.
Has hecho lo correcto.
Sen doğru olanı yaptın.
Ser amable solo le habría hecho perder el tiempo.
Kibarlıkla zamanını boşa harcamış olurduk.
Habéis hecho demasiado.
Çok şey yaptın.
Pero nosotros no les habíamos hecho nada.
Ama biz onlara hiçbir şey yapmamıştık.
El hecho de que procedieras de una familia de fiar, fue un punto a favor.
Güvenilir bir aileden gelmen de iyi bir şeydi.
- No he hecho nada.
- Bir şey yapmadım ki ben.
- Sí, lo has hecho.
- Evet, yaptın tabii.
Sé qué los Estados Unidos han hecho cosas terribles, pero nunca pensé que lo hicieran con la comida de las personas.
Amerika'nın feci şeyler yaptığını biliyordum ama aklımdan geçmezdi... İnsanların yiyecekleri yahu!
Si he hecho algo mal, lo arreglaré.
Bir hatam varsa düzeltirim.
Lo has hecho bien.
İyi iş çıkarmışsınız.
Pero otros... no habían hecho nada.
Ama bazısı... Bazısı hiçbir şey yapmamıştı.
No he hecho nada malo.
Ben yanlış bir şey yapmadım.
Lo habéis hecho maravillosamente.
Harika gidiyormuşsunuz.
¿ He hecho algo malo?
Yanlış bir şey mi yaptım?
No debería haberlo hecho.
Bunu yapmamalıydım.
¿ Has hecho algo mal?
Yanlış mı yaklaştın kadına?
No lo he saboteado. He hecho cuanto he podido.
Bilerek mahvetmedim, elimden geleni yaptım.
¿ Y qué has hecho en este día?
Eee, gündüz ne yaptın?
De acuerdo. Hecho.
Tamam, yazdım.
El caso es que ese tipo no ha hecho nada.
Olay şu ki, bu adam hiçbir şey yapmadı.
¿ Qué podría haber hecho?
Ne yapabilirdim ki?
No sabía que erais vosotros, pero no he hecho la llamada.
Sizin olduğunuzu bilmiyordum ama aramadım onu.
Oye, oye. ¿ Has hecho de niñera esta noche?
- Bugün bakıcılığa gittin mi?
Habéis hecho algo maravilloso y nadie lo sabe.
Kocaman bir şey yaptınız ama kimsenin haberi yok.
- Está hecho. - Estupendo.
- Kesinlikle.
La fe podría ser de ayuda. Pero... el daño ya está hecho.
İnancın faydası dokunabilir ama korkarım iş işten geçmiş.
Habéis hecho un gran trabajo.
- Harika bir iş başardınız.
No es alguien que haya hecho que nada ocurra.
İşin herhangi bir kısmını yönetmiyor.
De hecho intenta ayudar a que la gente tenga comida en sus mesas.
Aksine insanların masasına yemek ulaşmasına yardım ediyor.
¿ Quién te lo ha hecho?
Bunu sana kim yaptı?
Ya lo has hecho antes.
Bunu daha önce de yaptınız.
Mejor que he hecho nunca.
Şimdiye dek yaptıklarımın en iyisi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]