Translate.vc / испанский → турецкий / Hope
Hope перевод на турецкий
2,660 параллельный перевод
Por error, he cambiado la foto de Hope con el que yo uso para mi perfil de citas.
Hope'un fotoğrafını yanlışlıkla internette kullandığım fotoğrafla değiştirmişim.
* Feliz cumpleaños, querida Hope *
# Mutlu yıllar, biricik Hope #
Hope no necesita amigos pequeños, ¿ verdad?
Hope'un arkadaşa ihtiyacı yok, değil mi?
Deberiamos conseguirle a Hope una camiseta de cada Rock Roll Cafe que visitemos.
Gittiğimiz her rock roll barından Hope'a tişört almalıyız.
Ahora nunca veremos a Hope crecer para ser algo grandioso, como la primera mujer astronauta.
Hope'un büyüyüp harika birisi olduğunu göremeyeceğiz mesela ilk kadın astronot gibi.
¿ Con Hope?
Hope'u da getirmişsin.
Maw Maw, ¿ por qué no te llevas a Hope a tu habitación?
Maw Maw, Hope'u odana götürebilir misin?
Así que pensáis que Hope es lo bastante mayor para ello?
Sizce Hope bunun için yeterince büyüdü mü?
Solo asegúrate de que Hope esté en nuestra casa a las 5 : 00 de la mañana para que podamos despertarla en el bosque del Día del Árbol.
Sen Hope'u saat beşte bizim eve getir. O da yarın Ağaç Bayramı ormanında uyansın.
Mira, Hope no va a formar parte de vuestro genocidio arbóreo.
Hope, sizin ağaç soykırımınızın bir parçası olmayacak.
Pueden venir solo Jimmy y Hope.
Sadece Jimmy ve Hope da gelebilir.
No puedo decir que fuera tan original, tan divertido o tan emocionante como la tradición de mis padres... pero es bonito saber que Hope crecerá entendiendo el importante papel que desempeñan los árboles en nuestras vidas.
Eskisi kadar eğlenceli veya ailemin gelenekleri kadar heyecanlı olduğunu söyleyemem. Ama Hope'un, ağaçların hayatımızdaki önemini anlayarak büyüdüğünü bilmek güzeldi.
Dios mío, ¿ esa es Hope?
Aman Tanrım, bu Hope mu?
Cuando hiciste que Jimmy dejara de celebrar todas las fiestas menores, se sintió obligado a tirar la casa por la ventana en Navidad para que Hope pudiera tener todo lo que los demás niños tienen.
Jimmy'nin küçük bayramları kutlamasına izin vermediğin için Hope'un da diğer çocuklarda olan şeyleri alabilmesi için üzerinde baskı hissetti.
Y celebrarlo con Hope acabó siendo mi Día del Árbol favorito.
Hope'la birlikte kutlamak da benim en sevdiğim Ağaç Bayramı'na dönüştü.
Es la ONG de Hope.
Hope'un hayır kurumu.
Sabes, antes esto era una clínica de metadona, pero gracias a la Dra. Hope Martin, es la primera clínica de la M.E.N.D. en Estados Unidos.
Burası eskiden uyuşturucu tedavi kliniğiydi. Dr. Hope Martin sağolsun. ABD'deki ilk DATA kliniğine dönüştü.
- Tiene miedo por ti, Hope.
- Senin için korkuyor, Hope.
¿ Alguien te está amenazando, Hope?
Seni tehdit eden birisi mi var Hope?
Sabes, no tienes que tener contacto con Hope.
Önce Hope ile görüşmene gerek yok.
¿ Son los mismos tíos que acosaron a Hope?
Hope'a gönderdiklerin de aynı mı?
¿ Por qué los federales van a por Hope?
Federaller niye Hope'un peşinde?
La división de crimen organizado del FBI está investigando a M.E.N.D y a Hope.
FBI'ın organize suçlar bölümü DOTA ve Hope'u araştırıyor.
¿ Estás pensando en Hope?
Hope'u düşünüyor musun?
Los federales acaban de marcharse de casa de Hope.
Federaller Hope'un evinden yeni gitmiş.
Bueno, algo en estos archivos va a decirnos por qué los federales están investigándonos a Hope y a mí.
Bu dosyalarda yazan şeyler takip edilme olayını açıklayacak.
Mira. Ella volvía una vez al año el día de mi cumpleaños.
Hope doğum günüm için yılda bir kez geri gelmiş.
Vale. Cailin me dijo que Paddy le dio esto a Hope por su 18 cumpleaños.
Cailin, Hope'un on sekizinci yaş gününde Paddy'nin bunu verdiğini söylemişti.
Y el año que Hope estuvo trabajando como médico asistente. en una zona arrasada por la guerra, en Sarajevo.
Hope'un Saray Bosna'da savaş alanında gönüllü doktor olduğu yıl.
Lo llamaron el tunel de la esperanza ( Hope ).
İsmini Hope Tüneli koymuşlar.
¿ Así que crees que Paddy y Hope se encontraron en Sarajevo?
Sence Paddy ve Hope, Saray Bosna'da mı tanıştı?
Hope creó la M.E.N.D.
Hope DATA projesine başladı.
Por desgracia, a Hope le mordió una vaca en el zoo de mascotas de Natesville.
Maalesef, Hope'u Natesville Hayvanat Bahçesi'ndeki bir inek ısırdı.
♪ me dan la esperanza a perder fuelle
♪ give me the hope to run out of steam
¿ Por qué hay un jamón en la sillita del coche de Hope?
Neden Hope'un oturağında jambon var?
No te ofendas, Hope.
Alınma, Hope.
Hay una razón por la que les pedí a Hope y Ken que se unieran.
Hope'u ve Ken'i bize katılmaları için çağırmamın bir sebebi var.
Con Hope y Ken.
Hope ve Ken'le.
O si Hope te dijera que iba a dejar de enseñar para unirse a los Marines.
Ya da Hope'un eğitimini bırakıp Deniz Kuvvetleri'ne katıldığını söylesem.
Está fuera con Hope.
Hope'la birlikte hala dışarıda.
Lo ha hecho Hope en la guardería.
Hope bakım merkezinde yaptı.
Sí, aún así deberíamos cocinar aparte la ración de Hope.
Evet, ama Hope için başka bir tabak yapmalıyız.
En realidad hace tiempo que Hope camina bastante bien.
Aslında, Hope son zamanlarda oldukça iyi yürüyor.
Sabrina, ¿ te acuerdas de cuando Hope dio sus primeros pasos?
Sabrina, Hope'un ilk yürümeye başladığı zamanı hatırlıyor musun?
Sabrina sabe mucho sobre Hope.
Sabrina, Hope hakkında çok şey biliyor.
El collar de macarrones no se lo están dando a la persona que sabe la fecha en la que Hope pasó de los pañales a las braguitas de niña mayor.
Hope'un çocuk bezinden büyük kız iç çamaşırına geçtiği tarihi bilene, makarnadan yapılmış... -... kolyeyi hediye vermiyoruz. - 14 Aralık.
Asegúrate de ponerle a Hope un plato de su color favorito.
Hope'a en sevdiği renkten olan tabağı ver.
El rosa no es el color favorito de Hope.
Hope'un en sevdiği renk pembe değil.
La única buena relación entre mujeres que tengo en esta familia es con Hope.
Aileden bir kızla geriye kalan en iyi ilişkim Hope'la aramdakiydi.
¿ Cuando demonios comí pastel de fruta? Hope es todavía tu pequeñina.
Ben meyveli keki ne zaman yedim? Hope hala senin küçük kızın.
Hope lo hizo para ti.
Hope sana yaptı.