Translate.vc / испанский → турецкий / Hour
Hour перевод на турецкий
305 параллельный перевод
Izhar @ TheSubFactory. Net - = [Continuum] = - SO4E06 • "Final Hour" *!
Begüm Özdemir Levent Ün DİZİ FİNALİ
Te lo dije : La Hora Deslumbrante.
Söyledim ya, The Dazzledent Hour.
B.S. Y M. Te quieren para The Vida Jakes Hour.
B.S. M. seni The Vida Jakes Saati için istiyor.
"... the darkest hour... "
"... the darkest hour... "
"... that goes two hundred miles an hour... "
"... suspended on balloons? "
- ¿ Te gustó? ¿ La hora de los niños?
- Beğendin mi? "Children's Hour" u mu?
Bueno, eso es todo, happy hour ha terminado.
Pekâlâ, eğlence saatimiz sona ermiştir.
Suelo ir a Wally los martes durante la "happy hour".
Salı günleri iyi vakit geçirmek için genellikle Wally'de olurum.
Esta noche tenemos una cita, "happy hour" en Mingles.
Bu gece randevumuz var. İndirimli saatlerde Mingles'da.
Ve a cambiarte, estamos en el Happy Hour.
Üzerini değiştir. İndirimli içki saatindeyiz.
Servicio de Fiestas Hora Feliz.
Happy Hour catering.
In the haze of a drunken hour
# Sarhoş kafayla düşünülen bulanık
And when the daylight hour rolls around
# Ve gün ışığı solmaya başladığında
I'm gonna wait till the midnight hour
# Gece yarısına kadar bekleyeceğim
In the midnight hour
# Gece yarısında
Midnight hour
# Gece yarısı
Midnight hour
# Gece yarısına
Midnight hour
# Geceyarısı
Midnight hour Just you and I
# Gece yarısı # sadece sen ve ben
Edna, es la hora de los cócteles en la sala de los maestros.
Edna, öğretmenler odasında happy hour var.
Dame una hora y dirígete al warmhole.
Give me an hour, then head for the wormhole.
- Hora feliz a las 6 : 00.
- Saat 6'da Happy hour.
Acabo de oírlos en La hora de amor y paz de King Biscuit.
King Biscuit Flower Hour parçasını dinlemiştim.
Hice lo que puede para revertir las cosas... reciclamos la comida, despedimos a los que lavaban los platos, creamos un happy hour para ancianos y retrazados mentales.
Isleri düzeltmek icin yapilmasi gereken ne varsa yaptim- - yemekleri tekrar degerlendirdik, bulasik makinesini yaktik... zihinsel özürlüler icin mutlu bir saat kampanyasi baslattik.
Él dice que la reunión se tardó pero Marissa lo vio salir tarde del bar, y no me sorprende.
Üç hafta peş peşe. Toplantısının geç bittiğini söylüyor ama Marissa Partridge onu "Happy Hour" dan çıkarken gördüğünü söylüyor bu da beni şaşırtmıyor.
Seguimos a Jackie en sus films "Who Am I" y "Rush Hour"... para descubrir cómo él y su equipo idean las escenas de riesgo.
Jackie'yi hit filmlerinden biri olan'Afrika Kaplanı'filminin setinde izlemeye aldık ve'Bitirim İkili'filminde o ve onun takımının ne kadar iyi olduğuna istekler üzerine onun dublör ekibi dizilerde rol almıştır.
En "Rush Hour", Jackie hace de policía duro.
'Bitirim İkili'de, Jackie sert polisi oynuyor.
Tom Dayton suele venir en la hora feliz.
Tom Dayton "happy hour" müdavimiydi.
Ahí estaba. La "happy hour" en el valle de los hombres perdidos.
Ve ucuz içki saatinde Kayıp Erkekler Vadisi'ndeydik.
Eso sí que sería la "happy hour".
- Çok mutlu bir an olabilir.
Hay happy hour en Swingels.
- Swingles'da ucuz içki saatleri var.
Si, asi es! Apenas regresemos del Happy Hour.
Ucuz içkilerimizi içtikten hemen sonrasında.
La hora feliz tendrá lugar hoy en el laboratorio de biología.
Ayrıca, Happy Hour bugün Biyoloji Laboratuvarında yapılacaktır.
¿ Fuiste a algún show de comedias como MTV 1 / 2 Hour Comedy Hour?
Hiç komedi gösterisi yaptın mı, mesela MTV'deki komedi saati gibi?
The Brady Bunch Variety Hour está pasando.
"Brady Grubu Variyete Saati" başlıyor.
Y bienvenidos a The Forman Bunch Variety Hour.
"Forman Grubu Variyete Saati"'ne hoş geldiniz.
A crecer más hermoso de la hora
You grow more beautiful by the hour
Roz, te pediría que te nos unieras, pero veo que ya estás en la hora feliz.
Eh, Roz, bize katılır mısın diyecektim ama, görüyorum ki sen "happy hour" unu yapmışsın bile
Tendrás mucho que hacer. Como cometer errores de vestuario, o ir al happy hour en un bar gay.
Dış görünüşünde bazı hatalar yapman lâzım ve bir gay barında indirimli içki saati var.
fué su mayor proyecto hasta la fecha, pero tuvo la mala fortuna de ser exhibida una noche cuando un diferente y más popular programa de t.v., el "john schneider variety hour" debia salir al aire.
O zamanki en büyük projeleriydi fakat daha popüler bir program olan John Schneider Şov'un yerine yayınlanmaları onlar için hiç iyi olmadı.
sólo nos quedan dos horas de "Happy Hour".
Barda indirimli içki saati bitmek üzere.
Técnicamente, todavía es la hora feliz.
Teknik olarak hala'happy hour.'
- ¿ Qué es? - Querías leer The Children's Hour.
- "Children's Hour" u okumak istediğini söylemiştin.
Qué nos acordemos de que cuando mi petición para Harvard llegó Mirábamos "La tribu de los Brady"
Harvard başvurum geldiğinde, Brady Bunch Variety Hour'u seyrediyorduk.
Bien, menos mal que llegamos a tiempo de la "happy hour"
Sanırım mutlu saatlerdeyiz.
El domigo, iré a misa o al bar, donde haya "Happy hour".
Pazarları da St. Patty'de gidip ibadetimi yapacağım. Ya da Rusty Nail'e hangisinde bedava içki varsa.
You said a half an hour?
Yarım saat içinde mi dedin?
presenta : La hora de las aventuras de Trueno.
"The Thunderbolt Adventure Hour" u sunar.
Habrá una nueva dirección de rodaje... para las aventuras del Pequeño Relámpago.
"The Thunderbolt Adventure Hour"!
La hora de las aventuras del Pequeño Relámpago. Suena maravillosamente.
"The Little Lightning Adventure Hour"... kulağa hoş geliyor, değil mi?
like,'Hey, Pop, can I go ride my zoom... "
"... that goes two hundred miles an hour... "