Translate.vc / испанский → турецкий / Ibs
Ibs перевод на турецкий
33 параллельный перевод
Dará comienzo en Nochebuena. Navidades en la IBC.
Hepsi Noel arifesinde başlıyor, Noel arifesi IBS'de.
Fueron los hombres y mujeres que hicieron las Noticias IBS...
Bunlar IBS haberlerini hazırlayan insanlar.
Soy Warren Justice, para IBS Noticias, desde Beirut, Lebanon.
Ben Warren Justice, IBS haberler, Beyrut, Lübnan.
Warren Justice renunció hoy... como corresponsal de la Casa Blanca.
Warren Justice, Beyaz Saray'da IBS için yaptığı baş muhabirlik görevinden istifa etti.
Periodista galardonado, Justice fue una figura prominente en IBS...
Ödüllü gazeteci Justice IBS'in gözde muhabirlerinden biriydi.
Si hace un buen trabajo, IBS es ideal.
Bir iki iyi haber yaparsa, IBS'e çıkar.
Por lo general, no hubiera importado. Pero importó. IBS buscaba un pretexto y lo encontró.
Aslında hatası önemli olmazdı ama önemli oldu çünkü IBS mazeret arıyordu ve bulmuştu.
- Gary Logan, IBS.
Gary Logan.
El guardián me informará...
IBS'ten. Müdür şimdi bilgi verecek.
- El canal quiere ir en vivo, a todo el país. - Tally Atwater...
IBS ulusal yayına girmelerini istiyor.
Podemos confirmar con este material no editado... que el norteamericano con el equipo es el ex reportero Warren Justice.
Elimize geçen görüntülerden anladığımız kadarıyla ekipteki Amerikalı IBS muhabiri Warren Justice.
Confirman que el norteamericano que viajaba en ese grupo... ex reportero de IBS, Warren Justice... fue muerto hoy en Panamá.
Az önce aldığımız bilgiye göre, haber ekibindeki Amerikalı eski IBS muhabiri Warren Justice'in bugün Panama'da öldüğü kesinleşti.
interrogantes derivados de la investigación... realizada por el ex reportero de IBS, Warren Justice... antes de su muerte en Panamá... está molestando... a ciertas personas en Washington.
Warren Justice Panama'da ölmeden önce Washington'daki önemli kişiler hakkında kimsenin bilmediği konuları açıklığa kavuşturacak bilgiler elde etmişti. Öğrendiğimize göre bazı kişiler bu konuları göz ardı etmiş.
Fueron quienes hicieron que Noticias IBS... fuera número uno en cinco de los 12 primeros mercados.
Bunlar bu yıl ve geçen yıl IBS Haber Bülteni'ni en çok seyredilen haberleri yapan insanlardı.
El año que viene, pueden estar seguros... de que trataremos de ser mejores, porque el equipo de Noticias de IBS... adquirió a una periodista formidable.
Seneye daha iyi olacağımızdan emin olabilirsiniz. Çünkü IBS halkın istediği muhabirlerden oluşmuş bir haber takımıdır.
En IBS tenemos un lugar especial en nuestros corazones... para esos hombres y mujeres de noticias... cuyas vidas y carreras, mientras informaban las noticias... tuvieron un trágico final.
IBS olarak, haber yapmak amacıyla hayatlarını feda eden şerefli kadın ve erkek muhabirlerimiz için kalplerimizde ayırdığımız özel bir yer vardır. Onlardan bazıları çok trajik bir şekilde aramızdan ayrıldı.
Es hora de comenzar... la nueva generación en IBS. Tally Atwater.
Bayanlar baylar, IBS'te yeni bir neslin başlama zamanı geldi.
Panamá fue muy importante para IBS.
Panama IBS için büyük bir haber oldu.
De hecho, Jerry Burgess the IBS me llamó esta mañana.
İşin aslı, IBS'den Jerry Burgess beni bu sabah aradı.
Habla Jerry Barnes de IBS en Nueva York ¿ Cómo está?
- Merhaba. Ben New York IBS'ten Jerry Barnes, nasılsınız?
Continuaré disfrutando mi vida pagada por IBS.
IBS'in iki kuruşuyla hayatıma devam edeceğim.
Mike Pomeroy, IBS le ofrece el puesto de conductor de Amanecer...
Mike Pomeroy, IBS kanalı size Daybreak'in yardımcı sunucu pozisyonunu teklif ediyor.
Tenía IBS, muy malo, y la única cosa que realmente la hacía sentir mejor, fue cuando la hacía reír.
Bağırsak sendromu vardı, çok kötüydü... ve sadece ben onu güldürdüğüm zaman kendini daha iyi hissediyordu.
Señor, según el informe del IBS, su vida corre peligro.
Efendim, IB'nin raporuna göre, sizin hayatınız tehlikede.
Por lo tanto, pensé que tenía este virus que sólo los gatos consiguen, pero resultó ser sólo el SII.
Böylece, sadece kedilerde olan bu virüsü kaptığımı sandılar, ama sadece IBS * olduğu ortaya çıktı.
Es mi IBS. Creo que mis IBS está reaccionando.
Galiba HBS'im nüksetti.
Me complace presentarles al director ejecutivo de IBS. El Sr. Nigel Adler.
Sizlere IBS Genel Müdürünü takdim etmekten iftihar duyuyorum Bay Nigel Adler.
¡ El colon irritable existe!
IBS gerçek bir şey!
Estamos aquí con el director ejecutivo de IBS, Walt Camby.
Yanımızda Ibis başkanı Walt Camby var.
Si quieres que vaya con la IBS todo bien, ¿ de acuerdo?
Bağırsakları bozmuş desen bile olur.
Escucha, estoy cerca de conseguir subvención para investigar el SII, y tu trabajo...
IBS araştırması için burs almak üzereyim ve çalışmalarınız çok yardımcı oluyor.
¿ Te contó por qué dejó la IBS?
IBS'i neden bıraktığını biliyor musun?
Es sólo una muestra de mi RSS
Bu İBS'imden türemiş bir şey, İsyan Bastırıcı Sistemim.