Translate.vc / испанский → турецкий / Ici
Ici перевод на турецкий
6,895 параллельный перевод
Nos llegaron las mediciones.
Hafta içi sonuçları geldi.
Conozco el edificio como la palma de mi mano. Tendrás tu tiempo.
Burayı avcumun içi gibi biliyorum, zamanın olacak.
No, no, fue un ofrecimiento sin significado y...
Yok yok, içi tamamen boş bir teklifti.
Mi padre murió cuando yo era joven, y sé que yo sentía lo mismo por él.
Babam, ben gençken öldü, ben de onun içi aynı şeyleri düşünüyorum.
Este es el interior de mi alma, niña.
Ruhumun içi aynen böyle.
Llevaba un portafolio con dinero.
Yanında bir çanta vardı. Sanırım içi para doluydu.
Puede haber algo escondite en el interior de este tronco de árbol hueco.
Bu içi boş ağaç gövdesi derinlerde bir şey gizliyor olabilir.
A continuación, hace algo que toma caza con herramientas a un nuevo nivel mientras sondea el tronco hueco.
Daha sonra, içi boş ağaç gövdesini karıştırarak araçla avcılığı yeni bir seviye taşıyor.
Se ve igual que el interior del brazo de Steve Austin.
Tıpkı Steve Austin'in kolunun içi gibi.
esa cantidad si cualquier congelación nos mataría humanos congelación no va a trabajar pero para hibernar es posible que no tenga que descansar ese préstamo
Çevreleri katı buzla çevrili olsa bile içeride hücrelerinin içi sıvı haldedir. İnsanlardaki sorun bu miktarda bir antifriz bizi öldürebilir. İnsanları dondurmak işe yaramayacak.
Es muy insípida.
Çok içi boş bir şarkı.
Al público le interesa más lo que sucede... en la bragueta del otro, que en su alma.
İnsanlar birbirlerinin ruhlarının içi yerine donlarının içinde ne olduğu merak ediyor.
Bien.
Peki madem öyle, bu içi dolu sigara paketini alın ve...
Sí. Tal vez, posiblemente, un disturbio doméstico.
Evet, olası bir ev içi şiddet var.
Es una pelea doméstica.
Ev içi şiddet.
Durante semanas, nuestro sótano del apartamento... fue convertido en una especie de refugio antiaéreo... para los residentes de los... apartamentos encima de nosotros.
Birkaç hafta boyunca bodrum katındaki dairemiz üst kattaki komşularımız içi sığınma olarak kullanıldı.
Esos niños revisarán nuestras cosas, y encontraran una vieja caja de zapatos llena de cintas, dentro de unos años.
O çocuklar da yıllar sonra eşyalarımızı karıştırırken içi kasetlerle dolu eski bir ayakkabı kutusu bulur.
Lo sabía. Preparamos esto para Seguridad Nacional. Cuando lleguen... será su juego.
Düşündüğüm gibi.Biz sdece iç güvenlik içi sahayı hazırlıyoruz.
Llevo 3 años y medio aquí, conozco el río a la perfección.
Üç buçuk senedir bu işteyim. Nehri avucumun içi gibi bilirim.
Hay un auto esperando con todas las cosas.
İçi personel dolu bir araba dışarıda bekleyecek.
¡ Diviértete jugando al golf en la Wii esta temporada, imbécil!
Bu sezon okul içi Wii golf oyununda iyi eğlenceler sana, yarak suratlı.
En el interior huele a lejía.
İçi çamaşır suyu kokuyormuş.
- Se quitó la intravenosa.
- Damar içi değerini kaybettik.
¿ Chappie está aquí dentro?
Chappie'nin içi burası mı?
Aquí hay información muy incorrecta sobre cómo ponerse un DIU.
Rahim içi cihazı yerleştirmekle ilgili oldukça yanlış bilgiler.
Señor, no tiene causa probable para estar aquí ahora.
Bayım, burada olmanız içi bir sebep yok.
¡ Tú conoces este lugar! ¿ Cómo...?
Avucunun içi gibi biliyorsun burayı lanet giresice!
Licenciaron plantas y flores exóticas para uso doméstico.
Egzotik bitki ve çiçeklerin ev içi kullanım iznini aldılar.
Quizás el interior sea mas bonito.
Belki evin içi daha güzeldir.
¿ Esto tiene algo que ver con tu asunto... doméstico?
Ev içi problemlerinle bir ilgisi var mı bunun?
El hombre tenía su lado oscuro, pero era único.
Hunter'ın içi karanlıktı ama türünün tek örneğiydi.
Hay más bolsas en el auto, ¡ con algunas sorpresas! Vayan por ellas.
Arabada birkaç tane daha çanta var, içi hediyelerle dolu.
¡ Hola mi amor!
Merhaba canımın içi!
Es un asunto doméstico de Austria.
Bu, Avusturya için yurt içi bir konu.
Este es un asunto nacional austriaco.
Bu Avusturya için ülke içi bir olay.
Primero, al igual que mi oponente en este caso, pienso que este es un asunto nacional de Austria, que debe resolverse... dentro de sus fronteras.
Birincisi, davadaki rakiplerim gibi, bunun Avusturya'nın ülke içi sorunu olduğuna hep inandım. Çözülmesi gerekiyor. Onun sınırları çerçevesinde.
Era su hora.
- Onun içi gitme zamanıydı.
Regla de elevado en el cuadrado...
Saha içi sayı kuralı.
Se había aplastado el cráneo, y podías ver el interior de su cabeza.
Kafatası kırılmıştı ve bakınca içi görünüyordu.
- Qué emocionante.
-... insanın içi kıpır kıpır oluyor.
No me gusta esa mierda doméstica frente a mí y mis amigos.
Ekibimin önünde bu aile içi tartışmayı izlemeyi sevmedim.
- ¿ Qué? La casa está llena de moho negro.
Evin içi kara küf dolu.
Repriman los sentimientos.
İçi içini yemek mi?
Pretende ser tan suave como la palma de un niño.
Bir çocuğun avuç içi kadar yumuşakmış gibi.
Conéctalo a tu teléfono y Ramsey estará en línea.
Telefonuna takarsan Ramsey tekrar çevrim içi olur.
¿ Tu mamá está en línea?
Annen çevrim içi oldu mu?
Y está llena de algodones y una cresta de pavo real.
İçi de pamuk ve tavuskuşu tüyüyle dolu.
¡ Dulzura!
Canımın içi.
" Ella evitó la risa forzada. Y las conversaciones insulsas.
"Zoraki kahkahalar ve içi boş sohbetlerden kaçındı."
Mira, este maletín está lleno de dinero.
Bu çantanın içi para dolu.
Está lleno de dinero.
İçi tıka basa para dolu.