Translate.vc / испанский → турецкий / Invasión
Invasión перевод на турецкий
2,417 параллельный перевод
Vamos a unirnos a las acciones defensivas contra la invasión de los ELS.
ELS istilasına karşı savunmaya katıIıyoruz.
Sí, me gritaste y me dijiste que eso era invasión de la privacidad y que yo debería desconectarlo inmediatamente. Sí.
Evet, bana bu mahremiyetin ihlali diye bağırıp..... bu işi derhâl bırakmamı istemiştin.
'... nuestra nación contra la invasión que la amenaza.'
'.. istilaya her zaman karşıdır, Bunun bilincindeyiz.'
Derinkuyu fue probablemente construida para usarse como refugio temporal en caso de invasión... edificada cerca del 800 AC por los Frigians, un pueblo de la edad de bronce relacionado a los Troyanos.
Derinkuyu büyük bir ihtimalle istilalar sırasında geçici bir sığınak olarak kullanılmıştı... yaklaşık İ.S. 800 yıllarında Frigyalılar tarafından... Bronza çağı insanları olan ve
A medio mundo de distancia, en el 329 AC., el conquistador Alejandro El Grande planeaba la invasión de la India.
Dünyanın öbür yüzünde, İ.Ö. 329 yılında, Büyük İskender, Hindistan'ı istila etmeyi planladı.
Sienten que es una invasión de la privacidad, pero los chequeos físicos exhaustivos son una realidad en el viaje aéreo moderno.
" Bunu mahremiyetlerinin ihlali olarak görüyolar ama kapsamlı bir kontrol, modern hava ulaşımının bir gerçeğidir.
Pero para algunos teóricos de los antiguos astronautas, las advertencias de un inminente apocalipsis son para a advertir a los seres humanos de la posibilidad real de una invasión extraterrestre... o algo peor.
Ancak bazı Antik Astronot Teorisyenlerine göre ; yaklaşan bir kıyamet, insanoğlunun dikkatini oldukça muhtemel bir uzaylı istilasına... hatta daha kötüsüne çekmek manasına gelebilir.
Para la invasión de Normandía, la fuerza aliada... tenía un agente del MI6, el Mayor Stevens. Sus misiones cambiaron la historia.
Normandiya Çıkarmasında, müttefik kuvvetlerdeki MI6 ajanı Binbaşı Stevens tarihi değiştirdiler.
Durante la invasión de Byeongja *... nos separamos.
Byeongja saldırısı sırasında *,... onları kaybettim.
Nuestra invasión no fue por forjas, fue por esta daga.
İşgalimiz silah yapımıyla ilgili değildi. Bu hançer için yapıldı.
La invasión de Alamut fue mentira.
Alamut işgali tamamen bir yalandı.
El Ministerio de Defensa ha anunciado que, a partir de este momento, deberíamos esperar una invasión alemana a este país en las próximas semanas.
Savunma Bakanı açıkladı ki, şu andan itibaren, ülke üzerine tam Alman işgali bekleyebiliriz, yani önümüzdeki haftalarda,
Detuviste mi invasión a Inglaterra.
Benim, İngiltere'yi işgal etmemi engelledin.
Pero aún así, esto no ha resuelto el problema de la invasión.
Ama hala işgal sorununu çözmedi.
¿ Telares de invasión?
Savaş planları mı?
¿ Como diablos se puede luchar contra una invasión nazi con una horquilla y un tractor?
Ben bir nazi işgalini tırmık ve traktörle nasıl engelleyeceğim?
¿ Invasión?
İşgal mi?
No, no habrá ninguna invasión, muchacho.
İşgal filan olmayacak, dostum.
¡ Telares de invasión!
Savaş planları!
¡ cabo, alumbre el faro de invasión!
Onbaşı, işgal fenerini yakın!
¡ Es la invasión!
Bu işgal!
Es el faro de invasión en Maidstone.
Bu Maidstone'daki işgal feneri.
Es la invasión. ¡ Mira!
Bu işgal. Bakın!
Los barones del norte emprenderán una guerra civil contra el trono, dejando la costa indefensa contra la invasión, que es inminente.
Kuzeyli baronlar, tahta karşı iç savaş başlatacak. Kıyılarımız bir işgale karşı savunmasız kalacak ve işgal kesin.
De unirse al rey Juan contra una invasión francesa.
Fransız işgaline karşı Kral John'a katılmalarını isteyeceğim.
Los venían persiguiendo desde la invasión.
İşgalden beri bu adamların peşindelermiş.
En la última ronda de recortes de Defensa... juzgamos que el riesgo de invasión era pequeño.
Son Savunma kesintilerine bağlı olarak istila ihtimali az diye düşünmüştük.
Esta fuerza de invasión no es para la tierra.
- Bu istilâ kuvveti Dünya için değil.
Confío en que se había una invasión buen momento.
Umarım otelde izinsiz dolaşırken eğlenmişsindir.
Él fue enviado aquí como explorador para preparar la invasión a la tierra.
Buraya dünyanın istilasına hazırlık yapması için öncü olarak gönderildi.
Protege a la manada de una invasión del norte.
Aslan sürüsünü, kuzeyin istilasndan koruyor.
Apostamos cuando va a ser la invasión.
İşgal hakkında iddaya girdik.
Una vez que salten y lleguen al suelo sus hombres... tienen media hora para encontrar el sitio de aterrizaje para la invasión que sigue... y para mantenerse con vida el tiempo suficiente para ser rescatados.
Eğer gidip ilk önce siz konuçlanırsanız... İşgal için alanı bulmaya sadece yarım saatiniz var... Ve sanırım burada oturacağına Takımının bunu yapmasını sağlayabilirsin
Ambos sabemos que ni siquiera pueden garantizar que la invasión continúe.
Biz ikimizde işgalin başlayacağına Garanti veremeyiz.
Pero, si la invasión continúa ustedes tienen que encender faros y mostrarnos el camino.
Ama eğer işgal başlıyorsa... Bize öncülük etmelisin.
Sin un sistema apropiado, los pilotos no sabrán donde están... y las tropas caerán dispersas en toda la campiña francesa. Si eso pasa... la invasión aérea fallará
Biz sistem olmadan, pilotlarımız nerede olduklarını bilmiyor ve uçaklarımız düşmüş olabilir.
Antes que la invasión comience. seremos los primeros en pisar suelo francés.
Başlamadan önce, fransız topraklarında ki ilk milletiz
La transmision guiará a los aviones a los sitios de aterrizaje Los aviones están equipados con el receptor Rebeca... que nos reenviará la señal para saber la ubicacion exacta de las tropas. Ese es el comienzo de la invasión.
Girdiğimiz zaman Eureka hava kuvvetlerine sürekli sinyal yollayacak Ve işgal başlayacak.
Por último, saben que la invasión ha sido cancelada varias veces.
Sonunda, bu operasyonun çok uzun süredir başı boş bırakıldığını biliyorsun.
Hay un 90 % de probabilidades que se suspenda la invasión.
Bizleri avlamaları için yüzde 90 şansları olduğunu mu söylüyorsun?
La ha salvado de la invasión enemiga.
Onu düşman işgalinden korudu.
7-Ida-06 en la gomería Hal's. Ha habido una invasión.
7-Ida-06, Hal'ın Lastik Dükkanı'nda zorla girme vakası olmuş.
" La invasión alemana continúa avanzando hacia el norte y el oeste.
Radyo : "Alman işgali kuzey ve batı yönünde ilerlemeye devam ediyor."
¡ Es una invasión!
Bu bir istila.
Frente a una invasión enemiga con un enemigo que tiene los medios para desplegar muchos más.
Bir düşman istilasıyla karşı karşıya. Çok daha fazlası gelecek olan bir düşman.
Tuvimos una invasión de adolescentes en nuestro sótano.
Evimizin bodrum katını istila etmiş gençleri saymazsak.
- No, amigo, es una invasión alienígena.
- Bu bir uzaylı istilası, dostum.
Invasión alienígena.
Uzaylı istilası.
Qué tal si hay una especie de invasión, y la policía anda por ahí?
Ya hakikaten bir istila varsa ve polis bu yüzden dışarıdaysa.
Invasión de morada.
Davetsiz misafir ihbarından alıntı yapıyorum :
Es una invasión militar modelo.
Bu hızlı ele geçirme harekatına askeri kitaplarda istila denir.