Translate.vc / испанский → турецкий / Irás
Irás перевод на турецкий
9,556 параллельный перевод
Irás al cielo.
Burası sana cennet.
¿ Aún irás a Darwin?
Hala Darwin'e gidiyor musun?
Como Tiki Barber. Irás tras tus sueños, ¿ no?
Tiki Barber gibi olup futboldan sonraki hayallerinin peşinden mi gideceksin?
- No lo echaré a perder. - No irás.
- Berbat etmeyeceğim.
¿ Irás a Esta Noche hoy?
Bu akşam Esta Nonche'de olacak mısın? - O vardı değil mi?
¿ Aún estamos hablando de mujeres? Dicen que te irás a casa con Ragnar.
Hâlâ kadınlar hakkında mı konuşuyoruz? Ragnar'la eve gideceğini söylüyorlar.
Él dice que irás al infierno, no al cielo.
Senin cehenneme gideceğini söylüyor, cennete değil.
Al igual que no les puedo decir que tu irás.
Tıpkı başkasına da senin gideceğini söyleyemeyeceğim gibi.
Muy bien. ¿ Y luego te irás?
- Peki. Sonra gideceksin.
¡ Irás primero!
İlk sen oluyorsun!
Ahora te irás de casa del todo.
- Ama şimdi evden tamamıyla gidiyorsun.
Si vuelves a meter la pata de nuevo.. ... te irás de casa.
- Eğer bunu bir daha yaparsan, bu evden gidersin.
¿ Entonces irás también tras Yang Ki Taek?
Yani sen de Yang Ki Taek'in peşinden mi gideceksin?
Mañana irás a los alpes.
Yarın da Alp'in dışına gidiyorsun.
¿ Me dejas? ¿ Te irás?
Beni terk mi ediyorsun?
Bien, irás a jugar con los abuelos, ¿ de acuerdo? - Si.
- Pekala, nine ve dedeyle oynayacaksın, tamam mı?
- ¿ Qué? ¿ Irás a prisión?
- Ee, peki hapse girecek misin?
¿ Irás a prisión el resto de tu vida?
Ömrünün geri kalanını hapislerde mi harcayacaksın?
No solo voy a jugar en las grandes ligas también seré muy bueno, vas a tener que poner mi foto en tu oficina y va a mirar por encima de ti cada vez que entres y cierres la puerta y te irás a la pequeña sombra a hacer Dios sabe que.
Sadece Birinci Ligte oynamakla kalmayacağım o kadar iyi olacağım ki fotoğrafımı ofisine koymak zorunda kalacaksın. Ve ne zaman içeri girsen sana yukarıdan bakacak. İçeri gireceksin, kapıyı kapatacaksın ve, birazcık gölgesini indirip ve Allah bilir ne yapacaksın.
Nos estás contando esto para que no nos molestemos porque sabes que irás a la cárcel.
Sinirlenmeyeceğimiz ya da senin hapse düşmeyeceğin bir şey olabilir.
¿ Te irás de aquí?
Gidiyor musun?
Irás con él y te ofrecerás.
- Amy, beni dinle. - Onun yanına gidip kendini sunacaksın.
Cada par de horas, irás a hacer una ronda... te asegurarás de que todo se vea decente.
Saatte iki kere etrafı dolaşıp herşeyin iyi göründüğünden emin ol.
¿ Llamarás a Janaina para decirle cuándo irás?
Janaina'yı arayıp haber verir misin?
¿ Dónde irás?
Güzel, nereye gideceksin?
¿ No irás a salir ahí afuera?
Dışarıya gitmiyorsun değil mi?
Colega, voy a darte tres segundos para que me lo digas o irás a tomar por el culo.
Dostum, söylemen için üç saniye veriyorum yoksa seni ücretsiz test sürüşüne çıkarırım.
¿ Cuánto tiempo te irás?
Ne kadar süre kalacaksın?
¿ Dónde irás?
Nereye gideceksin?
Irás a recoger a Mary, siendo muy encantador porque te he entrenado en lo que tienes que decir.
Mary'yi alacaksın çok etkileyici olacaksın çünkü ben sana ne söyleyeceğini söyleyeceğim.
No te irás de esta maldita casa, Marcel.
Bu lanet olası evi terk etmiyorsun Marcel!
Te irás al fondo del océano, donde te ahogarás en oscuridad una, y otra, y otra vez en el curso de los siglos.
Okyanusun derinliklerinde, karanlığında tekrar tekrar yüzyıllarca boğulacaksın.
¿ Cómo te irás a casa?
Eve nasıl gideceksin?
Eh... Irás a Brooklyn.
Brooklyn'e gideceksin.
Sí, tú irás a Brooklyn.
Gideceksin, gideceksin.
Irás a Nueva York.
New York'a gideceksin.
No te irás jamás, ¿ verdad?
Asla gitmeyeceksin, değil mi?
Me voy y tú irás a la cárcel cuando llegue la policía.
Ben gidiyorum, sen de polisler buraya geldiğinde hapse gidebilirsin.
Si voy a esta cena, tú también irás.
Eğer ben gidiyorsam, sen de geleceksin.
No irás a ninguna parte.
Bir yere gitmiyorsun.
Tal vez deberías decirles que irás. Bueno.
- Yolda olduğunu onlara söylemelisin.
¿ De verdad te irás así?
Gerçekten hışımla çıkıyor musun?
No irás a ningún lado.
Riley. Hiçbir yere gitmiyorsun.
Si quieres que vivan vuestros padres, irás a encontrar a Galavant.
Eğer ailenin yaşamasını istiyorsan, Galavant'ı bulmak için yola çıkacaksın.
Muéstrame los huevos de dragón y no irás a la horca.
Bana ejderha yumurtalarını göster, ben de sana zaman ayırırım.
Tú estarás en uno diferente porque irás a una escuela diferente, así que no sé con quién te sentarás.
Sen farklı bir okula gittiğin için başka bir otobüste olacaksın. Kimin yanına oturursun bilmiyorum.
Necesitas ir al colegio así irás a la universidad y podrás hacer mucho dinero.
Üniversiteye... -... gidip çok para kazanmanız için okula gitmeniz lazım.
¿ Iras ahí ahora?
- Şimdi mi gidiyorsun?
- ¿ Cuándo iras?
- Bir daha ne zaman geleceksin?
Te iras con mucho dinero.
Çok fazla para kaldırabilirsin.
Tu iras a agarrar a la otra.
Siz gidip onu getirin!