Translate.vc / испанский → турецкий / Ivor
Ivor перевод на турецкий
69 параллельный перевод
- Sir Ivor, cededle vuestro sitio.
- Kalkın, Sör Ivor. Ona yerinizi verin.
Vamos, Sir Ivor.
Haydi, Sör Ivor.
Sir Ivor, Nigel, Baldwin, Norbert.
Sör Ivor, Nigel, Baldwin, Norbert.
Ivor Morgan, tres libras con siete.
Ivor Morgan : 3 pound 7.
- Estoy muy orgullosa por Ivor.
- Ivor adına gurur duyuyorum.
El señor Gruffydd, el nuevo pastor, sería quien casara a Bronwyn y a Ivor.
Bronwyn ve Ivor'un nikahını yeni vaiz, Bay Gruffydd kıyacaktı.
Un poco de sopa... y mucho cariño. Debería de comer algo ahora, señora Ivor.
- İyileşecek, Bayan Ivor.
Para el señor Ivor Morgan.
Ivor Morgan'a mektup var.
" El señor Ivor Morgan ha de presentarse ante su Maj...
Bay Ivor Morgan'ın...
El señor Ivor Morgan ha de presentarse ante su Majestad en el castillo de Windsor con los miembros que él elija de su coro el 14 de mayo entre las tres y las cinco ".
Bay Ivor Morgan, koro üyelerinden seçilenlerle birlikte 14 Mayıs'ta saat 3 ile 5 arasında Majesteleri Kraliçe'nin huzuruna çıkacaktır.
Ivor... quedó atrapado bajo una vagoneta en la galería inferior.
Ivor maden arabasının altında kaldı.
Atentamente, Culogrande. Edad, 2 años.
Saygılarımla, Ivor Bigbottie, yaş 2.
¡ Ivor!
Ivor!
Ivor "Bromista" Biggun.
Ivor "Şaka Size Değildi Bayan" Biggun..
Desde luego, y ahora, el Sr. Ivor Biggun. Del Partido de los que están atrás, con ropa estúpida y cara de imbécil.
Ivor Biggun, partinize yani Geride-Dikilen-Aptalca-Giyinen - Salakça-Bakan Partisine oy çıkmadı.
Ivor Thomas.
Ivor Thomas.
Sí, Ivor, vaya.
Evet, lvor, devam. Git.
Venga, Ivor, es una urgencia nacional.
Gel, lvor. bu milli bir aciliyet.
No quiero tener que decir que se ha suspendido por tu culpa, Ivor.
Senin yüzünden başarısız olduğunu insanlara söylemek istemiyorum, lvor.
Soy el primo de William McCordle, Ivor.
Şey, ben... Ben William McCordle'nin kuzeni, Ivor.
Ivor Novello.
Ivor Novello.
- ¿ Era realmente Ivor Novello?
- O adam gerçekten Ivor Novello muydu?
Hola, Ivor.
- Merhaba, Ivor.
Morris Weissman. Es amigo de Ivor.
Ivor'un arkadaşı Morris Weissman.
Ivor me preguntó si podía traerlo.
Ivor yanında getirmek istedi.
Pero como estaba en Inglaterra, se me ocurrió investigar la vida en el campo e Ivor tuvo la amabilidad de proporcionarme esto.
İngiltere'de bulunduğum andan itibaren, kır hayatı hakkında araştırma yapacağımı düşündüm. Ivor bunu bana ayarlama inceliğini gösterdi.
- Permítame.
- Ivor, hayatım.
Ivor, querido, ha sido precioso.
Ivor, hayatım. Çok güzeldi.
Ivor Novello. No necesita presentación.
- Ivor Novello, tanıtmaya lüzum yok herhalde.
Trabajaba en su mesa cuando Ivor la vio por encima de las gafas.
çalışıyordu bir masanın üzerinde. Ivor bir bakış attığında, unutmuştu onun bitik bir kız olduğunu.
Al salir, nos cruzamos con Ivor Schneider.
- Ve biz gidiyorken, lvor Schneider'a rastladık
Ivor.
Ivor.
Este es Ivor Rassmussen, edad 34, dirección River Park.
Kurbanımız Ivor Rassmussen. 34 Yaşında. Riverpark'ta oturuyor.
Entonces, Carnac, ¿ qué nos dice Ivor?
Söylesene Carnac, Ivor ne diyor?
Estamos hablando de el estadio Ivor Wynne en Hamilton, afuera de Guelph.
Hamilton'daki Ivor Wynne Stadyumu'ndan bahsediyorum. Guelph'in hemen dışında.
Me encantan los animales, pero Ivor probablemente sea mi favorito porque siempre tiene ganas y le gusta la pelota, bien, y me la devuelve.
Hayvanlara bayılıyorum ama muhtemelen en sevdiğim Ivor. Çünkü hep atik ve topu seviyor, değil mi? Geri getiriyor.
¿ Lo has visto?
Gördünüz mü? Merhaba Ivor!
¡ Hola, Ivor!
Merhaba Ivor!
¿ Ivor?
Igor?
Qué suerte tengo de ver a Ivor.
Ivor'ı görünce çok mutlu oluyorum.
Pero Ivor es mi animal más favorito.
Ama Ivor'ı en çok seviyorum.
Estoy jugando con los animales e intentando hacer a Ivor.
Hem hayvanlarla oynuyorum hem de Ivor'ı yapmaya çalışıyorum.
- ¿ Por qué? Ivor se cansa muy pronto últimamente.
Ivor çabuk yoruluyor artık.
Adiós, Ivor.
Görüşürüz, Ivor.
- Adiós, Ivor.
- Görüşürüz Ivor.
¿ Estás contenta con nuestro Ivor?
Ivor için güzel duygular besliyor musun?
Busca a Dai Griffiths y a Idris John.
Ivor!
Ivor estaba con él.
Yanında Ivor vardı.
- Hola, soy Ivor.
- Merhaba, ben Ivor.
Ivor...
- Ivor, canım. - Artık yalan yok, Freddie.
¡ Hola, Ivor! Ven aquí.
Gel buraya.