Translate.vc / испанский → турецкий / Kendi
Kendi перевод на турецкий
135,790 параллельный перевод
Siempre creíste que tu mamá hacía esos waffles desde cero.
Anneniz waffleları kendi hazırlıyor mı sanıyordunuz.
Ofertaste sobre tu propio auto
- Kendi arabanı için teklif veriyordun.
Así que pensé en fabricar mi propio auto post-apocalíptico
Bu yüzden kendi hata ayıklama arabamı yapmaya gideceğim sanıyordum.
¡ Esa es mi propia orina!
Bu kendi idrarım!
Son enérgicos en afirmar que este es trabajo exclusivo de Alfa Romeo
Bunların hepsinin Alfa Romeo'nun kendi eseri olduğu konusunda kararlılar.
Ustedes decidieron ir ir a Escocia solos
Kendi başınıza İskoçya'ya gitmeye karar verdiniz.
Incluso había traído su propio equipamiento
Kendi ekipmanını bile getirmişti.
¿ Cuándo comenzamos a beber nuestra propia orina?
Kendi idrarımızı ne zaman içeceğiz?
Y el nuestro, aunque no fuera nuestra culpa... aunque si de James...
Ve bizimkiler, kendi hatamız olmadan, James'in dışında,
¿ Es ese un deportivo por derecho propio...
Bu kendi başına bir spor araba mu?
Cuando quieren prender un fuego debajo de uno de sus autos
Istediklerinde Bir yangın yakmak Kendi arabalarından birinde.
Lo que digo es que este auto tiene valores propios
Burada söylemek istediğim, bu araba kendi işini görüyor.
Tiene su propia personalidad...
Kendi kişiliğine sahiptir.
Pusimos de nuestro propio dinero...
Biz aslında kendi paramızı doğrultusunda koyduk,
Donde Jeremy, por razones que solo él sabe...
Jeremy'nin, yalnızca kendi bildiği nedenlerden dolayı,
Necesito encontrar mi propia ruta
Kendi rotamı bulmalıyım.
Con mis propios planes de viaje
Kendi seyahat planlarımla.
Si quieres algo con una mente propia...
Kendi zihninizle bir şey istiyorsanız...
Que este es solo un Freelander con una insignia de Jaguar Pero no lo es
Kendi Land Rover, Bu sadece bir Freelander Üzerinde bir Jaguar rozetiyle, ama bu değil.
Para explicación detallada, Charles Humes tomó materiales de edificio y también los usó para su casa.
Konuyu açarsak, Charles Humes binadaki malzemeleri alıp, kendi evinde de kullanmış.
Él me confesó que eso fue lo que lo condujo a matar a su familia.
Kendi ailesini öldürmeye sürüklendiğinde bunu bana o itiraf etmişti.
Hacemos nuestro propio infierno, y nuestro propio cielo.
Bizler kendi cennetimizi ve cehennemimizi kendimiz yaratırız.
Y mira lo que le haces a tu propia hija.
Kendi öz kızına ne yaptığa baksana.
Este demonio no es rival para ti, porque ya ha perdido y vivido su propia mentira.
Bu şeytan senin dengin olamaz, o zaten kaybetti, kendi yalanlarında yaşıyor.
No, no puedes simplemente inventar tus propias palabras.
Hayır, öylece kendi kelimelerini oluşturamazsın.
Traicionada por mi propio cuerpo y... Ahora ese cuerpo ya no está y yo...
Kendi vücuduma ihanet ettim ve şimdi vücudum yok ve ben...
No, nosotros no robamos a Anya. Ella se unió a nosotros por su propia voluntad.
Hayır, biz Anya'yı çalmadık o, kendi hür iradesiyle bize katıldı.
La humanidad había dado a los androides inteligencia y conciencia de sí mismos, incluso emociones, pero no la capacidad de decidir su propio destino.
İnsan türü, androidlere zeka vermişti kendi bilinci hatta hisleri vardı ama kendi kaderine karar verme yeteneği yoktu.
- Rook tiene a la A.G. en su bolsillo. Si queremos salvar nuestros territorios de caza, vamos a tener que hacerlo nosotros mismos.
G.P. Rook'un elinde, avlanma alanlarımızı korumak istiyorsak kendi işimizi kendimiz yapmalıyız.
Porque destruir la estación provocará un conflicto mayor, uno que indirectamente debilitará a los enemigos de Zairon reorientando a sus patrocinadores corporativos.
Çünki istasyonu patlatmak, Zairon'un düşmanlarını kendi destekçilerine yönlendirerek dolaylı yoldan zayıflatacak.
Sabemos que está intentando replicar la tecnología para su flota. De todos modos, es la única pista que tenemos.
Teknolojisini kendi donanması için kopyalamak isteyeceğini biliyoruz sahip olduğumuz tek ipucu da bu.
Ahora parece que se está encogiendo. Se colapsa sobre sí misma.
Görünen o ki kabarcık kendi içine doğru küçülüyor.
Incluso si quisiera ayudaros, no puedo poner fin al bloqueo. El emperador usó su código personal de mando.
Size yardım etmek istesem bile kilidi kaldıramam İmparator kendi özel şifresini kullandı.
Lo vi con mis propios ojos.
Kendi gözlerimle gördüm.
Emily, mira, comprendo que no veas un futuro para ti aquí...
Emily, bak anlıyorum burada kendi için bir gelecek görmüyorsun.
También es posible que en un futuro más lejano incluso que el nuestro, más Impulsores Instantáneos hayan sido creados y utilizados para viajar en el tiempo.
Aynı zamanda bizim kendi zaman dilimimizden çıkıp diskler zamanda seyahati engelleyebilir.
Emma muriendo en su noche de bodas y Liam resultando ser el acosador secreto. Fue un episodio final muy impactante.
Emma kendi düğününde öldü, ve Liam meğersem gizli bir sapıkmış... çok şok edici bir finaldi.
Eso por sí solo podría cambiar la línea temporal hasta hacerla irreconocible.
Bu kendi başına bile zaman çizgisini hayal edilemeyecek şekilde değiştirebilir.
El tuyo.
Kendi başına.
Hemos regresado a nuestra época.
Kendi zamanımıza döndük.
Básicamente, está prisionero dentro de su propia cabeza.
Kısaca kendi kafasında bir mahküm.
Yo ya he dicho lo mío. Ahora depende de ti.
Kendi rolümü oynadım, sıra sende.
Cuando le pregunté sobre eso, se enfadó conmigo y me dijo que me ocupara de mis propios asuntos.
Sorduğumda sinirlendi ve kendi işime bakmamı söyledi.
- Voy a dedicarme a los negocios.
- Kendi adıma iş yapıyorum.
Así que el año que viene por estas fechas, me habré retirado a mi luna privada.
Bir yıl içinde kendi özel ay'ımda emekli olacağım.
¿ Los trabajadores te dieron el poder de hacer un trato por ellos?
İşçiler sana kendi adlarına anlaşma yapma yetkisi mi verdiler?
Créeme, aquí tampoco es seguro. Es solo por un corto tiempo... hasta que podamos volver a ser independientes.
Fazla uzun sürmeyecek kendi ayaklarımız üzerinde durana kadar.
Es un subconsciente sensible encerrado en el centro de datos de nuestra nave, pero ha creado su propia realidad virtual ahí dentro.
Benliği geminin veritabanına sıkışmış ama orada kendi gerçekliğini yaratmış.
Me costó más evaluarlo que lo que valía.
Değerini öğrenmek bana kendi değerinden daha fazlasına mal oldu.
Y con sus recursos combinados, podréis seguir siendo auto suficientes e independientes.
Ve onların kaynaklarıyla birleşince... kendi kendinize yetecek ve bağımsız kalacaksınız.
- ¿ Me estás amenazando?
Kendi iyiliğin için işine bak sen. Beni tehdit mi ediyorsun?