Translate.vc / испанский → турецкий / Lento
Lento перевод на турецкий
5,445 параллельный перевод
Demasiado lento.
Çok yavaş. Bir daha yap.
El gran jurado trabaja lento.
Büyük Jüriler ağır hareket eder.
Es bueno cuando vas rápido y luego lento.
Önce hızlı yapıp sonra yavaşlamak en iyisi.
- ¿ Tienes algo? El progreso es más lento de lo que me gustaría.
İlerleme, istediğimden daha yavaş.
Es lento porque cada uno usó un cifrado diferente.
Yavaş oluyor çünkü her biri farklı bir şifreyle gizlenmiş.
Disculpa, muy lento.
Üzgünüm, çok yavaş.
El pulso es un poco lento.
Nabzı biraz yavaş atıyor.
Creo que no he... no me he odiado a mí mismo por no anticipar una amenaza o ver tras la próxima esquina o ser un segundo demasiado lento...
Tehlikeyi öngöremediğim için, bir sonraki adımda ne olacağını bilemediğim için, sadece bir-iki saniye geç kaldığım için kendimden nefret etmediğimi mi sanıyorsunuz?
Ni demasiado rápido ni tampoco demasiado lento.
Ne çok hızlı ne de çok yavaş.
Pero se mueve demasiado lento.
Lakin fazla yavaş hareket ediyor.
El gobierno federal avanza bien lento así que tiene un poco de tiempo.
Hükümet bürokrasisi çok yavaş işlediği için biraz zamanın var.
Este es un compuesto muy especial, pero será lento y doloroso.
Bu çok ama, çok özel bir karışımdır, çok yavaş tesir eder ve inanılmaz acı verir.
Suave y lento.
İyi ve yavaş.
Pero son tan rápidos como su barco más lento, así que eso nos da ventaja.
Ama en yavaş gemileri kadar hızlılar bu yüzden avantaj bizde.
Ser un asesino serial es una forma de suicidio lento profundamente auto-destructiva.
Seri katillik intihar etmenin, kendini derinden yok etmenin daha yavaş bir halidir.
Yo digo que simplemente lento todo abajo...
Her şeyi yavaştan alalım.
El secreto está en asarlo a fuego lento y bajar la temperatura poco a poco hasta que la carne se suelta del hueso.
İşin sırrı ; çok düşük ısıda et kemikten ayrılana kadar ağır ağır pişireceksin.
¿ Qué tal va? Demasiado lento.
Nasıl gidiyor?
¿ Has empezado a conducir mucho más lento?
- Birden fazla yavaş sürmeye mi başladın?
"Lento para la ira y abundante en benignidad"
"Çabuk sinirlenme ve eşsiz bir aşkla dolu ol."
- Tú eres lento. ¿ Quieres jugar a la liebre y la tortuga?
Tavşan kaplumbağa oyunu mu oynamak istiyorsun?
Háganlo lento que vamos apurados.
Acele işe şeytan karışır.
Siempre has sido un poco lento... así que te lo repetiré otra vez.
Daima biraz yavaş kavrardın. Bu yüzden bir daha tekrar edeceğim.
"MallRat37" pensó que mi servicio fue lento, y ahora está en todo el internet.
MallRat37 demiş ki servis çok yavaştı. Ve şimdi bu internette.
No había nadie más lento esta semana.
- Bu hafta kimse yavaşlamadı.
Si ella quiere matarnos rápido o lento?
Bizi yavaş mı hızlı mı öldüreceğini mi?
- Muy lento.
- Dengesiz.
Travis, estamos trabajando para conseguirte los códigos pero es lento.
Travis, şifreleri almak için uğraşıyoruz. Ama yavaş ilerliyor.
Casi... imperceptiblemente lento.
Neredeyse hissedilmeyecek kadar yavaş.
Un baile lento.
Yavaş bir dans.
Solo vino para un baile lento.
Sadece dans için gelmişti.
La recogí en mi camioneta bailamos lento con una canción de Merle Haggard y me fui temprano para llegar a mi turno en la cantera.
Onu pikabımla aldım, bir Merle Haggard şarkısında dans ettik sonra ben taş ocağındaki vardiyama gitmek için erken ayrıldım.
Más te vale ir más lento con los burritos.
Dürüm konusunda yavaşlamak isteyebilirsin.
Dios mío, comen lento.
Tanrım, çok yavaş yiyorlar.
Ronnie es tan torpe y lento.
- Ronnie çok sakar ve çok yavaş.
El trabajo ha estado lento.
Biliyorum. İşler yavaş gidiyor.
- Bien, ahora más lento.
- Tamam, yavaşla.
Lo soy, pero para borrar tu pasado manchado de la memoria de Victoria hay que hacerlo a fuego lento.
Öyleyim, ama lekelenmiş geçmişini Victoria'nın hafızasından silmek zaman alacak.
- No, todos están bien. Su ritmo cardíaco es lento y sus pupilas puntiformes, signos de envenenamiento.
Zehirlenme belirtisi olarak kalp atışları yavaş ve göz bebekleri küçülmüştü.
¿ Y quién es este asado... a fuego lento...
Ve bu da kim? Yavaş, kızarmış domuz omuzlu.
Siempre y cuando sea un baile lento.
- Yavaş bir dans olduğu sürece varım.
La parte del trabajo que normalmente haría Frost y mucho más lento de lo que lo haría él.
İşin normalde Frost'un yapması gereken kısmını normalden çok daha yavaş şekilde yapıyorum.
Es que no sé por qué el negocio está tan lento últimamente.
Son zamanlarda neden işler kesat bilmiyorum.
Puedes ser un poco lento.
Bazen anlamıyorsun da.
De acuerdo, Mapleton, ¿ qué tal uno lento?
Mapleton, yavaş bir taneye ne dersin?
Batman está conduciendo demasiado lento para tener semejante auto.
Batman bu kadar hızlı bir arabayı oldukça yavaş sürüyor.
Sí. Bro, usted iba tan lento, Me compré un perro caliente desde el asiento trasero.
Dostum, o kadar yavaş gidiyordun ki arka koltuktan bir sosisli kaptım.
¿ Qué más da si los otros niños te llaman "Joe el lento".
Neyse, sana "Ağır Joe" deseler ne olacak yani?
- Algo lento.
Kesat.
¡ Es demasiado lento!
- Bu çok yavaş.
Tu eres quien es demasiado lento.
Çok yavaş olan sensin.