Translate.vc / испанский → турецкий / Llave
Llave перевод на турецкий
18,169 параллельный перевод
La llave estaba en el ascensor.
- Anahtar asansördeydi.
NOS VA A MATAR BUSCA LA LLAVE
Bizi öldürecek. Anahtarı al.
¡ Dame la llave!
- Anahtarı ver!
Déjame sacar la llave. ¿ Dónde está?
Anahtarı almama izin ver. - Nerede?
Busque la llave.
Anahtarı bul.
♪ Con una llave, lo abriré... ♪ No me vas a dejar así. ♪ Con una llave, lo abriré... ♪
# Bir İngiliz anahtarıyla seni parçalarım #
La llave hacia tu libertad está dentro de tu amigo.
Özgürlüğünün anahtarı arkadaşın arasında yatıyor.
¿ Dónde está la puta llave, tío?
Anahtarın nerde dostum?
¿ Dónde está la puta llave?
Anahtar nerede?
¿ Dónde está la llave, tío?
Anahtar nerede, dostum?
¿ La llave está dentro?
Oh. Anahtar içeride, ha?
Tu llave.
Anahtarları koydum.
Seguía esperando escuchar botas en el pasillo, una llave en la puerta, pero no vino nadie.
Dışarıdan birilerinin gelmesini umup durdum. Kapıya bir anahtar girmesini. Ama kimse gelmedi.
Dejé la llave en el buzón.
Posta kutusuna anahtarı bıraktım.
Tengo una llave, Ralf.
Anahtarım var, Ralf.
Le doy su llave...
Size anahtarı getireceğim.
No encuentro la llave por ningun sitio
Anahtarı hiçbir yerde bulamıyorum.
¿ Todavia tienes esa llave que te di?
Verdiğim anahtar hala sende mi?
La llave, encuentra la llave.
- Anahtar. Anahtarı bul.
No estoy segura de que sea una llave de buzón.
Galiba bu, başka bir şeyin anahtarı.
Y ahora, fijen su atención en la cancha... donde Jill Martin hablará con el hombre que esta semana... recibirá una llave de la ciudad.
Şimdi de dikkatinizi saha kenarına yöneltin. Jill Martin, bu hafta şehrin fahri anahtarını alacak kişiyle bir arada.
- Linda llave de la ciudad.
- Şehir anahtarı güzel. - Sağ ol.
Y trae tu llave de la ciudad.
Şu şehir anahtarını da yanında getir.
- Linda llave.
- Güzel anahtar.
La llave de la ciudad.
Şehrin anahtarı.
Mi llave es más grande.
Benim anahtarım çok daha büyük.
Yo sabía dónde escondía la llave, así que un día, la abrí.
Anahtarı sakladığı yeri biliyordum ve o yüzden bir gün açtım.
Podrían ser la llave para evitar una guerra abierta.
Topyekün savaşı durdurmakta kilit nokta olabilirsiniz.
Y ese hombre... Él tiene la llave.
Cevap ise işte bu adam.
¿ Dónde consiguió esa llave?
- O anahtarı nereden aldın?
¿ Dónde puse la llave?
Acaba anahtarları nereye koydum?
Tengo una llave.
Anahtarı aldım.
Raymond, cuando tengas tiempo enséñame la llave de estrangulamiento que usaste con Ortega.
Var ya Raymond, bir gün vaktin olursa şu Ortegalı çocuğu nasıl boğduğunu bana da öğretmeni isterim.
¡ Lleva colgada la llave!
Anahtar boynunuzda.
Imagina una llave que desbloquea eso que es lo más oculto.
Bir anahtar düşün ki en derinlerde gizleneni açığa çıkarıyor.
Es como una llave mágica al alma para el que quiera...
Herkesin ruhu için sihirli bir anahtar gibidir.
Él perdió su llave de la casa, así que lo alojé esta noche.
Evinin anahtarını kaybetti. Bu yüzden onu gece alıkoydum.
.Llave Maestra
Anahtarlar.
Es una llave, La llave de la victoria para ti y los Irlandeses.
İşte bu anahtar... Sen ve İrlandalı için zaferin anahtarı.
Y uno de los cajones tiene una cerradura con llave, así que, para mí tenía sentido guardar toda mi pornografía ahí adentro.
Ve çekmecelerden birinin kilidi ve anahtarı vardı. Bu yüzden, pornolarımı orada saklamak mantıklı gelmişti.
Prueba la llave azul.
Mavi anahtarı dene.
Tengo que hallar la llave.
Anahtarı bulmalıyım.
Esa llave no...
Sonraki.
Tiene llave.
Kilitli.
¿ Y la llave del baño? Yo...
Tuvaletin anahtarı nerede?
- Debía estar con llave.
- Kilitli olması gerekiyordu.
Imagine que su piel funciona como un Velcro, bajo una especie de llave.
Derinin bir çeşit cırt cırt gibi olduğunu düşün bir tür kilit ve anahtar.
Para penetrarla, tiene que utilizar la llave de manera de poder extraer el fragmento.
Delmek için anahtar ve kilidi zayıflatması lazım ki, şarapnelleri çıkartabilelim.
Mientras estás arriba, consígueme mi llave.
Yukarı çıktığında anahtarımı getir.
La llave que pidió, jefe.
İstediğin anahtar burada patron.
- ¡ La llave!
- Anahtar.