Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / испанский → турецкий / Lluvia

Lluvia перевод на турецкий

7,516 параллельный перевод
¿ Una lluvia de meteoritos te dice eso?
- Meteor yağmurundan bunu mu anladın?
No es una lluvia de meteoritos, es un funeral.
Meteor yağmuru değil bu ; cenaze.
Taylor me ha pedido que diseñe la invitación... para su fiesta de lluvia de meteoritos la noche del viernes.
Taylor Cuma geceki meteor yağmuru partisinin davetiyelerini tasarlamamı istedi.
La próxima vez que pase la lluvia de meteoritos seremos viejas... marchitas y llevando los pantalones de mamá.
Bir dahaki meteor yağmurunda, hepimiz yaşlanmış, kırışmış ve annelik elbiselerini giymiş olacağız.
Sabes, nunca he visto una lluvia de meteoritos antes.
Aslında daha önce hiç meteor yağmuru görmemiştim.
Una fiesta en mi casa mientras mis padres están fuera de la ciudad... para ver la lluvia de meteoritos.
Ailem şehir dışındayken, meteor yağmurunu izlemek için evde parti veriyorum.
Excepto de tomar la mejor mesa... para nosotros para ver la lluvia de meteoritos.
Meteor yağmurunu en iyi izleyebileceğimiz yer hariç.
Habíamos planeado ver la lluvia de meteoritos esta noche... pero parece que Roman se ha demorado... así que no pasará.
Bu geceki meteor yağmurunu da beraber izleyecektik ama anlaşılan Roman gecikecek yani o iş de yalan olacak.
Terrible fiesta la de lluvia de meteoritos.
Ne meteor yağmuru partisi ama.
Tal vez después de otra lluvia fuerte.
Şiddetli bir yağmur sonrasında belki.
Pero mañana debería estar tranquilo, una vez que pare la lluvia. Temperaturas más frías...
Yarın yağmurun dinmesiyle denizin sakinleşeceği, sıcaklıkların düşeceği...
No puedo ver nada por la lluvia.
Yağmur yüzünden hiçbir şey görmüyorum.
Es que al final se caerá al suelo y se romperá en una lluvia de cristales, que tendré que limpiar yo.
Yani er ya da geç devrildiğinde ve dünyada camdan bir fırtına çıkardığında bunu temizleyecek olan benim.
Veremos si podemos poner algo para juntar la lluvia.
Yağmuru yakalamak için bir şeyler ayarlayabiliriz.
Están proyectando "Cantando bajo la lluvia" en el Majestic en West Palm.
West Palm'daki Majestic'de Singin'in the Rain oynuyor.
♪ Escucha ahora a la lluvia
# Şimdi yağmuru dinle
Sin la luz del sol y la lluvia no tendríamos el grano dorado.
Gün ışığın ve yağmurun olmadan bu değerli mahsulü alamazdık.
Saca a la estación de órbita hacia una lluvia de meteoritos.
İticiler istasyonu yörüngeye doğru itip meteor yağmuruna dönüştürecek.
Aquí todos sabemos lo que es arriesgar la vida sin que lo agradezcan. Venimos a través de una lluvia la meteoros para ayudar aesa estación y apenas nos lo agradecieron! ¡ Sí.
Hayatımızı riske edip bunun hafife alınmasının nasıl hissettirdiğini hepimiz biliyoruz.
Encontramos el arma homicida en un drenaje de agua de lluvia en Waikiki.
Waikiki'deki fırtına vadisinde katilin silahını bulduk.
Movers y archivos dañadas por la lluvia.
Taşınma ve yağmurdan zarar görmüş dosyalar.
Y estoy cansada de ser un pez gordo en un charco de lluvia.
Ve yağmur birikintisinde büyük bir balık olmaktan bıktım.
Fui yo al que hizo bajar del coche, yo al que hizo volver a casa andando bajo la lluvia, yo al que sus neumáticos salpicaron de barro, mientras él sacaba el coche del aparcamiento, yo el que sabía que me esperaba una paliza
Arabadan indirilen bendim. Beni eve kadar yağmurda yürütmüştü park yerinden ayrılırken arabanın lastiklerinden bana çamur sıçratmıştı.
"La lluvia se está bañando en su propia belleza," "Las aguas brillan en llamas de oro."
Yağmurun altında sırılsıklamdı ve damlalar adeta yanıyordu.
"La lluvia se está bañando en su propia belleza,"
Yağmurun altında sırılsıklamdı...
# Ahora la lluvia ha llegado # Sé que estabas esperando a Volkov, pero da la suerte de que él te entregó a la Agente Keen.
Volkov'u beklediğini biliyorum ama şansa bak ki, kendisi seni Ajan Keen'e sattı.
Podría ser por la lluvia. Podría ser por la humedad.
Yağmur veya rutubet buna neden olmuş olabilir.
"Las legiones novena y décima atacaron por la izquierda, " y descargaron una lluvia de lanzas sobre los atrebates ".
9 ve 10. lejyonlar soldaydı ve Atrebates'te bir mızrak yağmuru boşaldı. "
En la ligera lluvia que cae del cielo, oigo a mi Dios, pero en el trueno, sigo escuchando a Thor.
Cennetten yağan hafif bir yağmurda, kendi tanrımı işitiyorum lakin gök gürültülerinde hala Thor'un sesi var.
Límpiame..... con la lluvia de tu misericordia, ¡ Señor mío!
Merhametinin yağmurlarıyla.. beni temizle, Allah ’ ım.
Deja que la lluvia de tu misericordia..... me limpie, Señor!
Merhametinin yağmurlarıyla.. temizle beni, Allah ’ ım.
Las mutaciones resultantes de lluvia radiactiva se produce antes del nacimiento.
Radyoktif atıkların sebep olduğu mutasyonlar, doğumdan önce meydana gelir.
Está deshabitada, lo que significa que debería estar intacta por el virus, y que llega a más de cien pulgadas de lluvia por año.
Issız ve boş bir yer olduğu için virüsten etkilenmemiştir. Ayrıca bir yıl içinde metrekareye yüzlerce kilo yağmur düşer.
Mi amiga puede estar atrapada por lluvia.
Arkadaşım yağmura yakalanmış olabilir.
En África, las tardes de lluvia...
Afrika'da, yağmurlu akşamlarda...
- ¡ Nada de tardes de lluvia!
Yağmurlu akşamları anlatma.
Bueno, en África, las tardes de lluvia algunos insectos de vida efímera, caen en nuestros platos.
Afrika'da, yağmurlu akşamlarda mayıs sineği denen sinekler etrafta uçuşup, tabaklarımıza düşer.
Con la carta "Lluvia" y el "Go reverso" se cuadriplican los puntos a 224.
Sizinkinden iyi, dörde katlanır, 224 puan eder.
$ 1 millón es el valor de la lluvia de dinero producida en Yeouido.
Milyonlarla oynayan bir adamın cesedi bulundu.
¿ Por qué no lo guardas para los días de lluvia?
- Onu dar gününe sakla.
Ahí parada desnuda bajo la lluvia... con dinero en la mano.
Yağmurun altında elinde parayla yarı çıplak durarak mı? Adam haklı.
Como la lluvia cayendo del cielo, simplemente ocurre... es inevitable.
Gökyüzünden boşalan yağmurlar gibi, kaçınılmaz bir şekilde aniden oluveriyor.
El asesino de mi mejor amigo. Escondiéndose por ahí como un perro, en el barro, en la lluvia, con su gran secreto.
Dışarıda bir yerlerde bir it gibi büyük sırrıyla, çamurun ve yağmurun altında saklanıyor.
¿ Qué estás haciendo caminando bajo la lluvia?
Niye yağmurda yürüyorsun?
Mucha lluvia en la noche. Colapsó una de las fundaciones.
Gece yağan kuvvetli yağmur yüzünden temelin bir kenarı çökmüş.
Cae como la suave lluvia del cielo... sobre lo que tiene debajo.
Cennetten gelen nazik bir yağmur gibi yer yüzüne damlar.
Odio la lluvia.
Ben yağmurdan nefret.
♪ como a una botella vacía se la lleva la lluvia ♪
Tom Odell - Heal
Hay uno sobre el agua de lluvia.
Yağmur suyuyla olan da var.
Beber agua de lluvia del charco de una huella de hombre lobo.
Bir kurt adamın bastığı yağmur suyu birikintisini içerek.
Fui a Milford, y estoy esperando a un amigo mío, y, de repente, comienza una lluvia torrencial.
Milford'a gelmiştim, arkadaşımı bekliyordum birden bire bardaktan boşalır gibi yağmur yağmaya başlamıştı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]