Translate.vc / испанский → турецкий / Londres
Londres перевод на турецкий
13,319 параллельный перевод
- ¿ Disfrutaste la juerga en Londres?
- Londra eğlencemizden zevk aldın mı? - Evet aldım.
Quizás él tenga que hacer algo más en Londres.
Belki Londra'da yapacak başka işleri de vardır.
Iré a revisarlo todo cuando estén en Londres.
Onlar Londra'dayken gidip her şeyi kontrol edeceğim.
- ¿ Cuándo? La familia está en Londres la semana que viene para la carrera, así que quiere marcharse mientras están fuera.
- Gelecek hafta aile yarış için Londra'dayken onlar yokken gitmek istiyor.
Pasaré esta noche en Londres, luego embarcaré en el SS Paris desde Southampton mañana.
Bugün? Geceyi Londra'da geçireceğim yarın da Southhamton'dan SS Paris ile açılacağım.
La familia estará en Londres, y Daisy podría hacer el desayuno a los sirvientes.
Aile hala Londra'da olacak ve Daisy hizmetkarlar salonunun kahvaltısını kolayca halledebilir.
Casi todos los que conocemos están vendiendo sus casas en Londres.
Tanıdığımız neredeyse herkes Londra'daki evlerini satıyor.
También, el Sr. Spratt telefoneó para preguntar cuando llegaba de Londres. - ¿ El Sr. Spratt?
Ayrıca Bay Spratt da Londra'dan ne zaman döneceğinizi soruyordu.
Es alentador que venga de camino a Londres.
Londra'ya giderken buraya uğraması çok cesaret verici görünüyor.
- A Londres.
- Londra'ya.
Anna dice que Edith fue a Londres, y supongo que todos sabemos por qué.
Anna, Edith'in Londra'ya gittiğini söyledi. Nedenini hepimiz biliyoruz galiba.
- Se fue a Londres.
- Londra'ya gitti.
Edith fue a Londres.
Edith Londra'ya gitti.
Creció en Londres.
Londra'da büyümüş.
Bienvenidos a Londres Euston.
Euston'a hoş geldiniz.
Debo regresar a Londres.
Londra'ya dönmem lazım.
Sabrán que he vivido la mayor parte de mi vida aquí, además de los 5 años en Londres,
Biliyorsunuz Londra'da geçirdiğim beş yıl dışında hayatımın çoğunu burada geçirdim.
Pero aun así, estoy contento de haber estado en Londres porque... ahí encontré a Gemma.
Ama yine de Londra'ya gittiğime memnunum çünkü orada Gemma'yı buldum.
Entonces cuando volvió de Londres contigo, todos pensamos que había madurado.
Londra'dan seninle gelince hepimiz artık olgunlaştığını düşündük.
Me dijo que tendríamos una casa juntos, que la llevaría a Londres con su hijo.
Beraber uygun bir eve çıkalım dedi. Karısını oğluyla Londra'ya gönderecek.
Me quedé con Mary un año, pero ella... estaba cansada de que la gente sintiera lástima por mi, así que me fui a Londres.
Bir yıl Mary'nin yanında kaldım, ama insanların benim için üzülüp durmasından sıkıldım, Londra'ya gittim.
No. Nos encontramos con él y Kate, en Londres.
Hayır, Kate ile ona Londra'da rastladık.
Nos mudamos a Londres.
Londra'ya taşınıyoruz.
Londres, 1890.
Londra, 1890.
Nos estamos alejando lo más posible de Drácula y Londres.
Drakula ve Londra'dan olabildiğince uzak duracağız.
Cuando Drácula se apodere de Londres con su tren, el mundo seguirá.
Drakula bu trenle Londra'yı ele geçirdiğinde sıra tüm dünyaya gelecek.
Hay informes de todo Londres sobre actividad extraña en los ascensores.
Londra'nın her tarafında asansörlerde tuhaf etkinlikler olduğuna dair raporlar aldık.
Está sucediendo algo muy extraño bajo Londres.
Londra'nın altında çok kötü şeyler oluyor.
De hecho, parece que un Londres entero lleno de personas ha sido capturado.
Hatta, insan dolu bir Londra bir araya gelmiş gibi.
¿ En Londres?
Londra'da mı?
Un video supuestamente mostrando un alienígena en el sur de Londres fue publicado en la Internet...
Güney Londra'daki bir uzaylıyı gösteren video, bütün internete yayılmış durumda...
- Londres está bien.
- Londra iyi bir yer.
Debajo de la Torre de Londres.
Londra Kulesi'nin altında.
Destruirá a todos en Londres.
Londra'daki herkesi yok edecek. Bonnie.
¿ No guardaste la galleta de la fortuna? NO VAYAS POR DONDE TE LLEVE EL CAMINO VE POR DONDE NO HAY CAMINO Y DEJA HUELLA Me enterrarán mañana. LA POLICÍA PERSIGUE A UN HOMBRE EN LONDRES HASTA SU MUERTE No te sientas culpable, inspector.
Şans kurabiyesini yemedin mi? Suçluluk hissetme, müfettiş.
Su familia tiene una coartada, pero solían controlar la mitad del este de Londres.
Ailesi suçlularla doluydu Doğu Londra'nın yarısında çalışıyorlardı.
Nacida y criada al este de Londres, en el distrito de Hackney.
Doğma büyüme Doğu Londra, Hackney bölgesinden.
No necesito recordar a la gente las catástrofes en Nueva York, Londres, y más recientemente, Sokovia, tragedias que parecen estar creciendo en número y escala.
Sayısının ve çapının arttığını düşündüğümüz New York, Londra ve yakın zamanlarda Sokovia'daki gibi felaketleri hatırlatmayı gerek duymuyorum.
Es imposible ser fumador en Londres estos días.
Bugünlerde Londra'da sigara alışkanlığını sürdürmek imkânsız.
Boston, Londres, Moscú. Están todos esos otros lugares.
Birçok başka mekân var.
Tenía 14 años cuando llegué a Londres.
Londra'ya geldiğimde 14 yaşındaydım.
Antes que nada... en las últimas 24 horas, has tenido un importante contacto con formas de vida alienígenas, aquí en el centro de Londres.
Öncelikle son 24 saat içinde Londra'nın tam merkezinde, uzaylı yaşam biçimleriyle büyük temas sağlamışsın.
¿ Calles de Londres que de repente desaparecieron de la visión humana? No.
Ansızın, insanların gözünün önünden kaybolan Londra sokakları mı, yok daha neler.
Y luego, si la calle falsa, la calle trampa, aparece en algún otro mapa, así sabrán que su trabajo ha sido robado. Una calle de Londres entera desaparece inexplicablemente y asumís que es una infracción de copyright. Inteligente, ¿ verdad?
Bu sahte sokak yani yem sokak, başka birisinin haritasında olursa çalışmalarının çalındığını anlarlar.
¡ Hola, Londres!
Merhaba Londra!
Pero si hay una parte de Londres tan poco interesante que ni siquiera pienses en ella... para.
Ama Londra'nın hiç aklınıza takılmayacak kadar sıradan bir kısmını görürseniz durun.
Por lo que a ti respecta, esta es la calle más peligrosa de Londres.
Senin için burası Londra'nın en tehlikeli sokağı.
¿ Pero te encuentras acusado de asesinato en una extraña calle de aliens en el medio de Londres?
Ya kendini Londra'nın ortasında tuhaf bir uzaylı sokağında cinayetten suçlanırken bulduğunda?
Un centro comercial, al sur de Londres.
Alışveriş merkezi, güney Londra.
¡ Londres!
Londra!
Así que eres de Londres, ¿ eh?
- Yani, sen Londra'dansın huh?