Translate.vc / испанский → турецкий / Límite
Límite перевод на турецкий
6,038 параллельный перевод
¿ Hay un límite?
- Bir limit mi var?
Llegué al límite de machismo que puedo tolerar.
Ancak bu kadar maçoluğu kaldırabilirim.
Para todo hay un límite!
Benim de bir tahammül sınırım var!
Pero hay un límite!
Ne var ki aşmamamız gereken bir sınır var.
¿ Pondrás a un pueblo al límite en manos de personas asustadas y desesperadas?
Kasabayı korkmuş ve umutsuz insanların eline mi bırakacaksın?
Pasaba de mucho del límite.
Sınırın çok üstündeydi.
Los chicos a veces juegan al límite.
Çocuklar bazen sert oynayabiliyor.
Es que si te pasas del límite, voy a tener que decir...
- Limiti aşarsan bunu açık...
Estoy llegando a mi límite.
Her şey üstüme geliyor şu anda.
El miedo te dice dónde está el límite.
Korku senin sınırını belirler.
¿ Acaso no hay límite para tu vil imaginación, hermano?
İğrenç hayal gücünün sınırları yok mu senin kardeşim?
Plazo Límite x Para x Vivir ".
MÜHLETxVExYAŞAMAK
Y hay un límite para cuánto se les puede ayudar.
Ayrıca ne kadar yardım alabileceklerinin de bir sınırı vardır.
Límite de presión.
Tansiyon sınırda.
Plazo Límite x Para x Vivir
{ \ 1cFFFFFF } { \ 3c0000FF } HUNTERxHUNTER "YAŞAMAxMÜHLETİ" { \ 1c008080 } { \ 3cFFFFFF } Çeviren : thiefpliskin unnamedfeeling MBV { \ 1c000000 } { \ 3c0000FF } Blood Bath Squad
Este es el límite... entre el mundo de los guardias y el de las prisioneras.
Burası sınır noktası gardiyanlar ve mahkumların arası.
Cambio... Estamos en el límite de profundidad de la ruptura.
Tepenin Doruğu, dayanma derinliğimizin altına doğru iniyoruz.
Seguir su camino me hizo ir a mi límite y la admiración me derrotó por el nivel de pericia
Onun liderliğini kabul etme noktasına yaklaştım ve uzmanlık düzeyine hayranlık duydum.
Están al límite pero son basicamente un montón de inadaptados
Sadece ileri götürmeye uğraşıyorlar fakat esasen bir grup uyumsuz insanlar.
Pero para los escaladores, este límite semanal es una amenaza a su existencia. - 7 días, apenas puedes empezar en 7días.
Yaklaştıkça alanları işaret edeceğim. Ancak tırmanışçılar için, bu kamp sınırlandırmaları varoluşsal bir tehdit oluşturuyor. Yedi gün.
Con un paracaídas, escalar sin cuerda ya no es un juego con cero margen para errores y se puede forzar al límite de la caída.
Paraşüt ile ipsiz tırmanış, hata payı sıfır olan bir oyun olmayacak ve düşüş için sınırlar zorlanabilir.
Ahora puedo hacer solo integral al límite
Artık, serbest-solo sınırlarını zorluyorum.
Tu alcance está siempre excediendo tu límite.
Senin jetonun düşmesi biraz zaman alıyor.
Bueno, debe ser el límite de tiempo antes de que lo mate a uno.
Öldürmeden önce süre verilir.
La pérdida de otro hijo puso a mi madre al límite.
Bir çocuğunu daha kaybetmek annemin iyice damarına bastı.
Esa no es la forma con la que quiero llegar a la fecha límite
Görmek isteyeceğim şey böyle bir şey değil.
Si hay un cortafuegos, eso significa que hay... de algún modo, un límite. Hay un extremo.
Eğer orada bir ateş çemberi varsa bir şekilde sınırı da, bir kenarı da olmalı.
El telescopio virtual de tamaño-planeta de Shep tendría resolución suficiente para determinar la física gravitatoria en el límite de un agujero negro.
Shep'in gezegen büyüklüğündeki teleskopu karadeliklerde yerçekiminin çalıştığına dair bilgi elde edebilir.
No la hemos sometido a pruebas donde predomina la gravedad, en el límite de un agujero negro.
Onu, yerçekiminin baskın olduğu karadelik sınırında test edemeyiz.
Él es una persona muy peligrosa, y hay un límite en lo que puedo hacer para protegerte.
O çok tehlikeli biri. Seni bir yere kadar koruyabilirim.
Ben, simula niveles de acceso límite para entrada desde terminal remoto.
Ben, rotaya uzaktan kontrolü sağlayan erişim seviye limitlerinin simülasyonunu yap.
No hay un límite de lo que puedes conseguir si dedicas un año o dos a dominar esos libros.
Bu kitaplara bir ya da iki yıl verirsen başarabileceklerinin limiti olmaz.
Sí, pero la gente está ya en el límite, asustados de sus vecinos, sin saber en quién confiar.
İnsanlar zaten sınırdalar, komşularından korkup kime güveneceklerini bilmiyorlar.
Tengo una fecha límite.
Yetiştirmem gereken işlerim var.
¿ Cuál es el límite?
Sınırlarınız ne?
No hay límite.
Sınır yok.
- Te hablé de la fecha límite.
Sana bir süre vermiştim.
La ciudad está al límite, detective.
Şehrin son haddine geldik, dedektif.
Hay un límite.
Bir sınırı var.
Y al límite de la idiotez.
Aynı zamanda da son derece aptalca.
Entonces estás al límite de la idiotez.
- O zaman son derece aptalsın.
Está al puto límite.
Kendini kaybetmiş.
No puedo encontrarle límite a la cantidad de energía que Arsenal puede contener.
Arsenal'in muhafaza edebildiği bir enerji miktar sınırı bulamıyorum.
Te hacía sentir que estabas viviendo en el límite, que todo se podía desvanecer en cualquier segundo.
Seni sınırda yaşıyormuş gibi hissettirirdi. Her şey bir anda dağılabilir gibi.
Bueno, supongo que no era el único al que hacía sentir al límite.
Öyleyse onunla sınırda yaşayan tek ben değilmişim demektir.
Oh, Dios, odio cuando estamos suficientemente borrachos sin límite.
Tanrım. No Limit'te bu kadar sarhoş olmaya bayılıyorum.
Señora Secretaria, estoy seguro de que... ¿ su jefe es consciente de que tiene que vérselas contra una fecha límite muy difícil para sacar a las tropas de Afganistán?
Sayın bakan, eminim patronunuz Afganistan'da birlikleri çekme konusunda zamanın sonuna geldiğinin farkındadır?
más y más, la evidencia indirecta y la teórica argumentos sugeridos que el universo debe ser exactamente en el límite entre un universo eso sería colapsar y uno que se expandiría para siempre, que estábamos balanceando en el borde peluda de expansión.
Daha fazla dolaylı kanıtlar ve teorik değişkenler gösterdi ki evren tam olması gerektiği sınırda. Çökebilecek bir evren ile sonsuza dek genişleyecek bir evren arasında. Genişlemenin yapışkan kenarında, sallantıdayız.
planetas, nebulosas, galaxias - todos están destrozados como el límite de la burbuja les alcanza.
Gezegenler, toz bulutları, galaksiler - Tümü parçalarına ayrılır. Kabarcıkların sınırı onlara ulaştığında.
Intruders S01E06 "Límite"
Çeviri : quduz _ qunduz İyi Seyirler...
Es solo que, pareces estar al límite.
Sinirlerin bozuk gibi.