Translate.vc / испанский → турецкий / Mediúm
Mediúm перевод на турецкий
578 параллельный перевод
La víctima se convierte en una especie de médium... un vehículo para todas las fuerzas intangibles que operan a su alrededor.
Bazen kurban, medyumsal özellikler kazanabilir etrafında bulunan görünmez varlıklar için bir aracı haline gelir.
Su amiga no necesita un abogado, necesita un medium.
Arkadaşının avukata ihtiyacı yok, ona gereken şey bir medyum.
Un par de médium andan tras de mí ahora.
Şu an birkaç büyük medyum benim peşimde.
Y otra cosa : conozco a muchos médium.
Hem sonra, bir sürü medyumla tanıştım.
Él habló a través de un medium.
Bir medyum aracılığı ile konuştu.
¿ No sabe que despertar a un médium en trance pone en riesgo su vida?
Bir medyumu transtan uyandırmanın hayati riskini bilmiyor musunuz?
Hace un curso por correspondencia para ser médium.
Nasıl medyum olunacağı konusunda mektupla kurs alıyor.
Pero no seré una buena médium... sino entro en contacto con Ios espíritus.
Fakat nasıl tam bir medyum olabileceğim, eğer ruhlar alemiyle bağlantı kuramayacaksam?
¿ No ves que Lila es una medium?
Lillian bir medyum bunu göremiyor musun?
Hasta podría ser una medium.
Ben medyum olduğuna da inanıyorum.
Y ella era una auténtica medium.
Lillian aciz bir medyumdu.
- ¿ Tu tía es médium?
Yoksa teyzen medyum mu?
- Soy una médium.
- Ben bir kahineyim.
Una médium.
Kahine.
Pero hay una diferencia, yo soy una medium profesional y mis sueños no carecen de significado.
Ben profesyonel bir medyumum. Benim rüyalarım büyük bir önem arz eder.
Vd. es una medium profesional, ¿ verdad?
Siz profesyonel bir medyumsunuz, değil mi?
Pero se nos ocurrió tener una médium esta noche para exorcizar a una de las sirvientas que ha sido poseída por un zorro.
Fakat bu gece burada bir şaman kalıyor..... bir hizmetçinin ruhuna giren cini çıkarmak için gelmişti.
Si la presionara de forma normal, podríamos intervenir, pero Poljac es médium y el fantasma de su marido... está pidiendo a Martha Zubrovnik que deserte.
Sıradan bir baskı olsa mücadele edebiliriz fakat Poljac bir medyum ve Martha Zubrovnik'in ondan isteği kocasının hayaleti ile arasında köprü kurması.
Éste es su médium.
Bu adam sayesinde kocası ile konuşabiliyorlar.
- Soy médium.
- Ben medyumum.
Soy médium, como usted, y presiento que puedo llegar a él.
Ben de sizin gibi medyumum ve inanıyorum ki ona ulaşabilirim.
- ¿ Médium?
- Medyum musunuz?
¡ Usted tiene ojos penetrantes, Comisario! ¡ Usted sería un gran medium!
Sizin gözlerinizle, Komiser, olağanüstü şeyler başarabiliriz.
¿ A través de una médium?
Medyum yardımıyla mı?
La Srta. Marwood es la famosa médium.
Bayan Marwood ünlü bir medyumdur.
Infantil... ¡ Medium!
Çocukça çocuklar.
Tengo medianos y pequeños.
"medium" ve "small" var.
Una médium, Florence Tanner...
Florence Tanner adında bir medyum.
Es una médium mental.
Ama o mental medyum.
No soy una médium física.
Ama ben fiziksel medyum değilim.
Todo este tiempo una médium mental y ahora esto.
Şimdiye kadar mental medyumdum ama şimdi.
Pero si es una médium mental y el Sr. Fischer, un médium físico ¿ cómo sabes que ella creó los ruidos y no Fischer?
Eğer Bayan Tanner mental medyumsa ve Bay Fischer de fiziksel medyumsa o sesleri Fischer'in yaratmadığını nereden biliyorsun?
Respiración médium, 210.
Medyumun nefes alma sıklığı 210.
Los espiritistas lo llaman ectoplasma proviene casi todo de la médium. El resto es aire, restos fibrosos del traje, comida y polvo, etc. Pero la mayor parte es orgánica, materia viva.
Tinselcilerin ektoplazma dediği şey medyumun bedeni tarafından oluşturulduktan sonra kalıntıları havaya, medyumun kıyafetindeki liflere ve toz parçacıklarıyla filan karıştı.
No soy médium por gusto.
Keyfimden medyum olmadım.
Los médium son la manifestación de Dios en el hombre.
- Medyumluk Tanrı'nın en açık kanıtıdır.
Lo sabe. Usted es el médium físico.
Ne dediğimi gayet iyi biliyorsunuz.
No de una médium.
Bir medyumda asla buna güvenemezsin.
Grace Lauter, una médium de éxito durante 20 años.
Grace Lauter, yıllarını vermiş başarılı bir medyumu... Tam 20 yılını.
Soy un médium.
Medyum olmalıyım.
Como es médium, debe saber lo que voy a decir.
Medyum olduğuna göre ne diyeceğimi biliyorsundur.
El tiempo del consumo de imágenes, médium de todas las mercancías, es inseparablemente el campo donde se ejercen plenamente los instrumentos del espectáculo y el fin que estos presentan globalmente como lugar y como figura central de todos los consumos particulares.
Görüntüleri tüketmeyle harcanan zaman diger tüm metalari tanitma hizmeti veren görüntüler ) hem gösterinin mekanizmalarinin en fazla uygulandigi özel arazi hem de bu mekanizmalarin ortaya koydugu genel amaç, odak noktasi ve tüm özel tüketimlerin örnegidir.
Un taxista esta liado con una médium sedienta de sexo.
Basit. Bir taksi öförü cinsel açlık çeken Blanche Tyler adlı bir medyumu beceriyor.
Era hora de consultar con un medium, un alma voluntaria que le permitiría a Binder comunicarse con la gente que perdió y amó.
Artık bir medyum çağırmanın vakti gelmişti, istekli bir ruh, Binder'in özlediği ve sevdiği merhumlarıyla iletişime geçmesini sağlayabilirdi.
Una medium.
Bir medyum.
La Gran Medium.
Büyük medyum.
Mi médium me ha dicho que estamos destinados a hacer el amor.
Gittiğim bir medyum var, ona seni sordum. Bana birbirimizin alnına yazıldığımızı söyledi.
- Mediana, supongo.
- Sanırım, medium.
- Mediana estará bien.
- Medium olacaktır.
Este tipo pequeño es su secretario, un medium con extrañas visiones. Y cerca de esa ventana, está Von Rupert, leyenda... de la dirección orquestal, "el niño prodigio".
Sekreteri şaşırtıcı görüş gücüyle bir medyum... ve cam tarafında efsanevi orkestra şefi von rupert
No, Omar Gauss, el médium.
Hayır, Omar Gauss, psişik!