Translate.vc / испанский → турецкий / Menos
Menos перевод на турецкий
146,433 параллельный перевод
Realmente te echaba de menos.
- Seni çok özledim.
No te va a gustar esto, pero lo mejor que se me ocurre es que de todos los miembros del gabinete... tú eras el menos cualificado para ser presidente.
Hoşunuza gitmeyecek ama bence tüm Bakanlar Kurulu üyeleri arasında başkanlık için en donanımsız olan sizdiniz.
Sea cual sea su ideología... seguramente pensaron que era menos probable que tú fueras un obstáculo.
Felsefeleri ne olursa olsun muhtemelen en az sizin engel teşkil edeceğinizi düşündüler.
Un día... puede que menos.
Bir gün. Belki daha az.
Menos de una hora, señor.
- Bir saatten az sürede.
Primera pregunta : "¿ Echa de menos ejercer la abogacía?".
İlk soru. Duruşma salonlarını özlüyor musunuz?
Tráemelo en menos de una hora, por favor. Sí, señora.
Bir saat içinde masamda olsun.
Al menos que estés dispuesto a hablar sobre Medicaid.
- Sağlık reformundan tavize yoksan öyle.
¡ Debería por lo menos conseguir un descuento!
İnsan bari indirim yapar!
¿ Conseguimos las municiones, por lo menos?
Mühimmatı ele geçirdik mi?
Que estaba a menos de tres pies de distancia, antes de arrojarla.
Bomba patladığında en fazla bir metre uzaklıktaymış.
Oye, podrías por lo menos darle la misma plataforma que le diste a Bowman.
Etik Komitesi'ne anlatabilir. En azından Bowman'a sağladığın imkânı ona da verebilirsin.
También hemos encontrado un sensor de movimiento con un transmisor de alcance limitado unido al mismo, así que quienquiera que vigile este lugar está a menos de 30 kilómetros.
Aynı zamanda bir hareket sensörü ve ona bağlı kısa menzilli bir verici bulduk. Yani burayı her kim izliyorsa en fazla 30 kilometre uzaktalar.
¿ No me has echado de menos?
Beni özlemedin mi?
Buen, echo de menos esos Stratoforts.
- Evet. Stratofortress'ları özlüyorum ya.
En el pasado, he seguido adelante con menos.
Geçmişte çok daha azıyla haber yaptım.
Mira, antes de decir que no, dime que al menos te lo pensarás.
Hayır demeden önce en azından bir düşün.
Sí, bueno, al menos sé lo que la prensa me va a preguntar en la sesión informativa de hoy.
En azından bugün muhabirlerin ne soracağını biliyorum.
Menos nacionalismo y más multinacionalismo. Bueno, ese es el quid de la cuestión.
- Milliyetçilik yerine çok ulusluluk.
- con al menos un colegio en el programa. - Bien.
- Kongre bölgelerinin listesini istedim.
Sabe que no puedo hablar de una investigación sobre ética en curso, y menos con la persona investigada.
Sürmekte olan bir soruşturmayı konuşamam, biliyorsunuz. Özellikle de soruşturulan kişiyle.
Si esto llega al Congreso, podría ocupar los próximos seis meses, por lo menos, con audiencias, mociones y citaciones.
Bu iş Meclis'e taşınırsa önümüzdeki en az altı ay oturumlarla, önergelerle, celplerle herkesi oyalayabilirim.
Pero tengo una buena noticia, por lo menos.
Ama en azından ufak da olsa iyi bir haberim var.
Una cosa menos para mí de qué preocuparme.
Bir dert azalmış oldu.
Ahora vamos a pasar a algunos de los menos controvertidos temas en nuestro orden del día.
Şimdi programımızdaki daha az tartışmalı meselelere geçelim.
Es el borrador que preparamos para la sesión de la tarde... Menos la iniciativa de los Estados Unidos.
Öğleden sonra için hazırladığımız taslak, ABD teklifini çıkarttım.
Menos de una hora. Entrada 216.
- En fazla bir saate. 216. kızak.
Bueno, al menos estoy mejorando en eso.
En azından buna alışmaya başladım.
Dios, os he echado mucho de menos.
Tanrım, seni o kadar özledim ki.
Stepulov es básicamente su líder, no se arriesgaría a cruzar la frontera a menos que fuera importante.
Stepulov onların lideri olduğuna göre çok önemli bir şey olmadıkça sınırı geçmeyi riske etmezdi.
Yo no hago daño a la gente a menos que sea necesario.
Zorunda olmadıkça insanlara zarar vermem.
Al menos que seas militar, y la única manera de conseguir HMX es robarlo.
Askeriyeden değilsen tek bulma yöntemi çalmak.
Por lo menos, necesitamos poner rastreadores en las cajas.
En azından kutulara takipçi koyalım.
No haré un trato con un montón de locos al menos que sepa que tengo lo que le prometí.
Ona söz verdiğim şeyi bulduğumdan emin olmadan o deliyle anlaşma yapmam.
Al menos tus puertas se abren cuando quieres hacerlo.
En azından istediğin zaman kapın açık.
Al menos tu ex no intentó matarte y luego te entregó a una loca para que te torturara y explotara tu dolor sobre que tu único y verdadero amor porque no te fuiste a vivir con él.
En azından eski sevgilin seni öldürmeye çalışıp daha sonra işkence görmen için manyak bir kadına teslim etmedi. Onunla eve çıkmadığın için ölen gerçek aşkının üzüntüsünden faydalanmadı.
Weller dijo que Emma Shaw murió en un accidente de coche hace menos de un año.
Weller, Emma Shaw'ın bir yıl önce trafik kazasında öldüğünü söyledi.
Sabes, Boston, en realidad podría echarte de menos cuando te vayas a California.
Biliyor musun Boston... Kaliforniya'ya gittiğinde seni gerçekten özleyebilirim.
Bueno, no a menos que se lo haya contado.
Sen bir şey demediysen.
Estas cosas tienen menos alcance que un cohete.
Bu şeyler maytaptan daha az gürültülüdür.
Tienen dos hombres cuidando la puerta principal. Es acero reforzado y al menos cuatro más adentro pueden ser más. - ¿ Armados?
İki adam ön kapıyı koruyor, kapı güçlendirilmiş çelikten, ve en az dört kişi içeride var belki daha fazla.
Por lo menos aquí puedo pretender que todo es normal.
En azından burada her şey normal gibi davranabilirim.
Podremos tomar un auto o al menos un poco de combustible.
Bir araba bulabiliriz ya da en azından biraz gaz alabiliriz.
Papá, el abuelo es gay, o al menos bi.
Baba, büyükbabam gay, ya da en azından biseksüel.
- Toby. - Por lo menos hazme eso de las cosquillas en mi...
Bari en azından şeyimi gıdık...
Al menos llegan al mismo tiempo.
Birlikte de geliyorlar.
Puedo hacer mucho en seis meses, ¿ sabes? , al menos las escaleras y los baños para que podamos usarlos.
6 ayda ben neler yaparım, en azından alt katı ve banyoları bitiririm.
Una ronda al golf dura al menos cuatro horas.
Golfün bir parkuru en az dört saat sürer...
También la echamos de menos.
Biz de onu özledik.
- No desde donde estoy. Lo echo de menos.
- Tekrar sahnede olmayı, şarkı söylemeyi... özlemişim.
Echo de menos nuestras comidas.
Öğle yemeklerimizi özledim.