Translate.vc / испанский → турецкий / Mágnífico
Mágnífico перевод на турецкий
3,997 параллельный перевод
Un día magnífico.
Harika bir gün.
Arriesgo mi vida y mis miembros aquí esta noche, para que todos ustedes en todo nuestro magnífico país puedan ser testigos de la mentira vampírica antes de noche de brujas en Shreveport, Louisiana
Bu gece hayatımı sizler için riske atıyorum. Hepsi de Shreveport, Louisiana'nın erken Cadılar Bayramı vampir gösterisine tanıklık edebilin diye.
Oh, Mildred, es magnífico.
Mildred, muhteşem görünüyor.
Todo parece magnífico, pero ¿ sabes algo sobre bistecs o pescado?
Bunların hepsi kulağa muhteşem geliyor, peki ama balık ya da biftekten anlıyor musun?
- Uh, magnífico. - Whoa, a quien
- Mükemmel
Nuestro guión es magnífico.
- Senaryomuz harika.
Es magnífico, ¿ no?
Bu harika değil mi?
Auda, eres un chico magnífico.
Sen iyi bir çocuksun.
Un chico magnífico.
ıyi bir çocuk.
Magnífico.
Ne güzel.
El traspatio es magnífico.
- Arka bahçe güzelmiş.
Jack, estuviste magnífico.
Jack, harikaydın.
Bueno, os enviaré un mensaje. Magnífico.
Şimdi plan ne, bebeğim?
Es realmente magnífico.
Bu gerçekten olağanüstü.
Es un magnífico amigo... pero un novio desastroso.
Bu adam harika bir arkadaş ama duygusal açıdan bir felaket.
Nos puedes matar de miles de formas imaginativas, pero antes de hacerlo permítenos a mí, Amy y Rory felicitarte por ser tan magnífico adversario.
Bizi çok çeşitli şekillerde öldürebilirsin, ama öldürmeden önce arkadaşlarım Amy ve Rory'ye seni çok değerli bir rakip olduğun için tebrik etmelerine izin ver.
El neumático delantero Bridgestone es magnífico.
Bridgestone'un ön lastiği muhteşem.
El magnífico spermatozzoa está haciendo estragos en medio de Central Park
Muazzam sperm Central Park'a doğru yıkarak ilerliyor.
Tremenda indemnización y sacarle el kilo a estos malditos policías. - Magnífico, viejo.
Sorun istemiyorum al ve git
Estoy seguro de que le gustará. Es un cerdo magnífico.
Hoşuna gideceğine eminim çünkü çok güzel bir domuz.
Estuviste magnífico hoy.
Bugün bir harikaydın.
Después de todo, él es el hijo de Lorenzo el Magnífico.
Sonuçta Muhteşem Lorenzo'nun oğlu.
Porque tu trasero es magnífico.
Çünkü kıçın acayip harika, tamam mı?
Tienes un magnífico gusto por la vida pero un gusto terrible de hombres.
Hayattaki beğenilerin harika beğendiğin erkekler korkunç.
¿ Cuál es éste magnífico regalo que tienes para Kate?
Kate için aldığın o inanılmaz hediye neymiş bakalım.
Eso sería magnífico, ¿ verdad?
Beyaz bayrak sallarız, olmaz mı?
¡ Eras magnífico!
İnanılmazdın.
Magnífico.
Korkunç.
Tiene un magnífico backswing.
Güzel gerildi.
A menudo, me gusta estar aquí solo con mis pensamientos, o tan sólo como uno puede estar en presencia de tan magnífico trabajo.
Öyleler. Buraya genellikle düşüncelerimle baş başa kalmak ya da bu muhteşem eserlerin gözleri önünde yalnız kalıncaya dek durmak için gelirim.
Este es un lugar magnífico, señor Hubley.
Burası bulunduğum en müthiş yer, Bay Hubley.
No necesitas convertirte en monja... para dedicarte a nuestro magnífico salvador,
- Kendini ihtişamlı kurtarıcımıza adamak için rahibe olmana gerek yok.
Pasaremos aquí la noche y disfrutaremos de un día magnífico.
Gece burada kalacağız ve yarın güzel bir gün geçireceğiz.
Es magnífico.
Harika bir şey.
No tengo duda de que la Dra. Powell será un magnífico aporte a tu equipo.
Dr. Powell'ın ekibiniz için mükemmel bir üye olacağından şüphem yok.
No. Te contraté por que tú y tu compañero hacen un magnífico añadido a mi empresa.
Hayır, ortağınla birlikte şirkete harika bir yenilik getirdiğiniz için işe aldım.
- Magnífico.
- Güzel.
Magnífico, excave más profundo.
Güzel, şimdi daha derin kaz.
¡ Esto es magnífico!
Bu muhteşem!
El Arcadio es un hotel hermoso y magnífico.
Arcadian çok güzel, muhteşem bir otel. Peki.
Íbamos a estar en un hotel de cuatro estrellas con vista al mar pero ¿ cómo puede competir eso con un hotel tan hermoso y magnífico?
Okyanus manzaralı, dört yıldızlı bir otelde oda ayırtmıştım fakat böylesine güzel ve muhteşem bir otelin yanında lafı mı olur?
No digas que "es magnífico".
"Muhteşemliğinden" falan da deme.
¡ Magnífico! ¡ Maravilloso!
Mükemmel bir duygu bu, mükemmel!
¿ "Te amo, pero está bien que tengas una aventura con Charlie porque es un tipo magnífico y yo soy un gay que lo esconde"?
Şey... "seni seviyorum,... ama Charlie ile kaçamak yapmanda bir sorun yok,... çünkü o çok hoş biri ve ben gizli bir eşcinselim"?
Es magnífico.
Muhteşem.
La Constitución es un documento magnífico.
Anayasa bir nimet.
Oh, magnífico, él es críptico.
Harika, gizemli biri.
Y lo han hecho magnífico.
Ve de harika bir şekilde yaptılar.
Es magnífico.
Olağanüstü güzel.
El piloto es magnífico.
İlk bölüm olağanüstüydü.
En lo profundo de la jungla, un magnífico ejemplar macho de ave del paraíso se pavonea delante de una hembra, pero no es la única que le observa.
Ormanın derinliklerinde erkek bir Cennet kuşu, dişinin dikkatini çekmek için dans ediyor ama dişi, onu izleyen tek kişi değil.