Translate.vc / испанский → турецкий / Nc
Nc перевод на турецкий
14,097 параллельный перевод
Diferencia de presión.
Fark basıncı.
Sus pulmones se están llenando.
Kan basıncı düşüyor.
Alguien consígame una tijera.
- Kan basıncı hâlâ düşüyor.
Presión de 115 sobre 73.
Kan basıncı 115'e 73. - Lily nasıl?
Presión de 117 sobre 75.
Kan basıncı 117 / 75. Oksijen satürasyonu normal.
Te lo dije, tengo un editor.
Sana söylüyorum, bir yayıncım var.
Mira, la única razón por la que estoy aquí... es porque mi editor está comenzando a pensar que robé la historia de ese mentiroso...
Bak, burada olmamın tek sebebi, çünkü yayıncım yalancının hikayesini çaldığımı düşünmeye başlamasıdır.
Tu libro llegó a las manos del editor hace 3 meses, cierto? Si.
- Kitabını 3 ay önce yayıncına gönderdin, doğru mu?
Los fármacos van tener a tu presión sanguínea bajo control así podemos descubrir si hay algo mal contigo.
Verdiğim ilaçlar kan basıncını kontrol etmek için. BU sayede anlayacağız derdini.
Hubo más daño en el ventrículo izquierdo de lo que pensábamos, y están trabajando añadiendo otro injerto de bypass.
Sol karıncığında düşündüğümüzden daha fazla hasar varmış. Ayrıca bypass da yapmaları gerekmiş.
Cianosis leve, presión de 120 sobre 70.
Ellerde morarma var, Kan basıncı 120'ye 70.
Estoy bajo mucha presión... de productores, editores, mis fanáticos.
Çok baskı altındayım. Prosedürler, yayıncılar, sadık hayranlarım.
- Seis años de una condena de 12 años.
- 12 yıllık cezanın altıncı yılı.
¿ Hablaste con tu amiga de la editorial?
- Yayıncı arkadaşınla konuştun mu?
¿ No recuerda en qué nivel lo dejó?
Kaçıncı katta bıraktığınızı hatırlıyor musunuz?
Si quieres culpar a alguien, ¿ por qué no a Baxter?
İllâki hıncını birinden çıkartacaksan o kişi neden Baxter değil?
Tu difunto padre, el sexto conde de Grantham.
- Büyükbaban. Altıncı Grantham Kontu.
Presión arterial a más de 60. El pulso es débil.
Kan basıncı 60 palpın üstünde, filiform nabız.
La presión arterial es de 90 sobre 60, pulso 140.
Kan basıncı 60'ın üstünde 90, nabız 140.
La presión arterial es de 70.
Kan basıncı 70.
" "Sí," el panadero pensaba,
"Fırıncı Çocuk,'Vay be'diye düşündü..."
" " No te atrevas a mirar hacia otro lado, usted travieso panadero
"Gözlerini kaçırayım deme seni hınzır fırıncı çocuk."
Para un panadero, sabe bastante bien.
Bir fırıncı için adam baya yetenekli.
Ya que la presión del ojo sube en lugares altos con baja presión.
Göz tansiyonu, basıncın düşük olduğu yüksek yerlerde yükseldiğinden.
- ¿ En qué piso estás?
- Kaçıncı kattasınız?
- ¿ A qué piso va?
- Kaçıncı kattasın?
¿ Mañana? Es el cumpleaños 40 de Simon.
Simon'ın kırkıncı yaş günü.
- ¿ Es cierto? - Están todos muertos. Vaya, vaya...
Doğru mu'Hepsi öldü evel. evet. } 1 Nc kahraman ama
- Denles un apretón.
- Mıncıklasanıza.
¿ Te importaría preparar el cajón seis para el traslado?
- Altıncı dolabı transfer için hazırlasana.
No va a soportar esta presión arterial.
Bu kadar düşük basıncı kaldıramaz.
No importó mucho hasta... No sé, ¿ quinto? ¿ Sexto?
Bu tür şeyler beşinci, altıncı sınıfa kadar hiç önemli değildi.
Aquí, en Davenport, nos enorgullecemos de la privacidad... pero puede que tengas un "sexto sentido" en cuanto a esto.
Davenport'ta gizliliğe çok büyük önem veririz ama bu konudaki Altıncı His'siniz de fena değilmiş diyeyim. Vay anasını.
¿ A qué piso van? Al 27.
- Kaçıncı kata gidiyorsunuz?
La presión de funcionamiento es de más de 7.000 pascales.
Bu şeyin çalışma basıncı 1000 PSI üzerinde.
¿ Regeneración?
Kaçıncı rejenerasyondasın?
Oh sí, él está pellizcándole el culo a las enfermeras... bromeando como si fuera su cumpleaños.
Hemşirelerin popolarını mıncıklıyor, doğum günü gibi şakalaşıyor.
Aprobé ciencias de sexto.
Altıncı sınıf fen dersini geçmiştim.
¿ Quieres ser nuestra sexta?
Altıncımız olmak ister misin?
Vale, Brick, pues lo que vamos a hacer, es, determinar en qué nivel estás ahora y partir de ahí, así que, ¿ en qué nivel dirías que estáis ahora?
Tamam Brick, önce hangi seviyede olduğunu bulacağız ve oradan yukarıya gideceğiz, kaçıncı seviyedesin?
- Entonces será una abogada que necesita un abogado. ¿ Creen que su Patriot Act anula la Sexta enmienda?
Vatansever yasanızın, altıncı maddeyi ezdiğini mi sanıyorsunuz?
Solo es nuestro piloto intentando equilibrar la presión de la cabina... antes de que os congeléis hasta la muerte.
Çünkü siz soğuktan ölmeden önce pilotunuzun kabin basıncını dengelemesi gerekecek.
Raiders como nunca hemos visto antes de saquear nuestras tierras.
Daha önce hiç görmediğimiz akıncılar topraklarımızı talan ediyor.
Esta es una pistola de proyectil retenido.
Bu bir basınç silahı.
Eso, me interesa.
Kan basıncı 70'e 30 ve düşüyor.
La compresión podría estar causándole el dolor.
Basınç ağrıya sebep oluyor olmalı.
El cielo no tiene ira como el amor al odio a su vez sería... No hay furia en el infierno... como la de la mujer engañada.
Ne cennette, nefrete dönmüş aşk misali bir hınç var ne de cehennemde aldatılmış bir kadının öfkesi.
El cielo no tiene apuro... como el amor en odio se convirtió... no hay furia en el infierno... como la de una mujer despreciada.
Ne cennette, nefrete dönmüş aşk misali bir hınç var ne de cehennemde aldatılmış bir kadının öfkesi.
Bien, chicos, agarran sus máscaras y un monitor de cuatro gas.
Dörtlü basınç algılayıcısı da alın. Arkaya gidip değerleri kontrol edin.
Baterías duales, interruptor de mercurio también dual que actúa como sensor de presión.
Müdahaleyi önlemek için dahili yedeklemeye sahip entegre zamanlayıcısı ve basınç sensörleri olarak hareket eden çift pil ve çift cıvalı anahtarı var.
El cerebro puede deformarse durante un trauma... y la hemorragia que se produce aumenta la presión intracraneal... desplazando estructuras cerebrales.
Beyin, travma sırasında hasar görebilir. Biriken kanın yaratttığı beyin içi basınç artışı beynin orta hattının kaymasına sebep olur.