Translate.vc / испанский → турецкий / Ns
Ns перевод на турецкий
8,425 параллельный перевод
- Enojado.
- Kızgınsın da.
Padre nuestro, que estás en el cielo... santificado sea Tu nombre.
Göklerdeki babamız adın kutsal kılınsın.
Estás realmente enfadada por eso.
Bu konuda gerçekten kızgınsın.
Un poco bocona, un poco perra.
Tatlısın. Biraz çılgınsın, biraz orospusun.
¿ Para qué hiciste esto?
Neden böyle yaptıns şimdi?
¿ Tienes un plan para cuando estemos allí?
Oraya vardığımızda ne yapacağımızı planladıns mı?
Así que, estás triste-loca.
Yani, aslında üzgün-kızgınsın.
Entiendo que estés molesto porque me fui.
Anladım. Ayrıldığım için kızgınsın.
Oh, eres un puto lunático. Pero lo amo.
- Lanet olası bir çılgınsın ama bu hâlini seviyorum.
Eres una mujer extraña.
Tuhaf bir kadınsın.
Eres un un completo mujer joven la emoción de las decepciones de la vida.
Sen, hayatın hayal kırıklıklarıyla dolu, duygusal bir genç kadınsın.
Eres muy valiente, querida.
Cesur bir kadınsın canım.
Es una mujer hermosa, señorita Mahler.
Güzel bir kadınsınız, Bayan Mahler.
Eres una mujer inteligente, Helen.
Sen zeki bir kadınsın Helen.
Eres Super Mujer en lo que a mí respecta.
Bana kalırsa sen süper bir kadınsın.
Siempre eres la mujer más hermosa en cualquier habitación.
Her zaman, herhangi odadaki en güzel kadınsın.
Pero ahora me doy cuenta de que mi letra es demasiado femenina.
El yazımın çok kadınsı olduğunu fark ettim.
Aunque usted está más cerca de la menopausia que de la tumba.
Gerçi siz, saygıdeğer bayan, morgdan çok menopoza daha yakınsınız.
¡ Pero que me parta un rayo si permito que un mocoso llegue a hacer estupideces!
Bu yüzden, senin gibi bir geri zekâlının aptallıklarını buraya bulaştırmana izin verirsem evime ateşler salınsın.
Eres una mujer joven inteligente - y te convertirás siendo un excelente psicólogo.
Katie, çok zeki bir genç kadınsın. Günün birinde olağanüstü bir psikolog olacaksın.
¿ Estás enojado con él cuando murió?
Öldüğü için ona çok mu kızgınsın?
Eres una mujer y yo soy un hombre.
Sen bir kadınsın ve ben de bir erkeğim.
Pero la verdad, solo son mujeres.
Ama gerçek şu ki kadınsınız sonuçta.
Sé que estás enojada.
Kızgınsın, biliyorum.
¡ Bello!
Kadınsı bir dokunuş.
Es una mujer muy inteligente Señora Ellyn.
Hakkınızı yemeyeyim, çok zeki kadınsınız, Bayan Ellyn.
Cuando pienso en femineidad, en sexualidad y en música, en todas las cosas que hacen que un chico se libere y se sienta libre, pienso en los ochenta.
Küçük bir çocuğa kendini kıpır kıpır ve yaşam dolu hissettiren kadınsılık, cinsellik, müzik ve diğer şeyler bence 80'lerde. O zamanları ziyaret ederdim.
Sra. Greeley, estoy preocupada de que haya tomado demasiado.
Bayan Greeley,... belki siz fazla içmeye alışkınsınız.
Me encanta un Johnny Depp maquillado, de pelo largo, casi femenino.
Makyaj yapılmış halini beğeniyorum. Gerçekten mi? Uzun saçla nerdeyse kadınsı görünen bir Johnny Depp.
Eres accesible.
Cana yakınsın.
- ¿ Estás enojada?
- Kızgınsın.
Estás aún demasiado cerca.
Olay yerine hâlâ çok yakınsın.
Eres una mujer muy buena.
Sen muhteşem bir kadınsın.
Eres una mujer independiente.
Sen özgür bir kadınsın.
A puerta cerrada. Sin la prensa. Así es más fácil.
Basınsız, kapalı oturumla daha kolay oluyor tabii.
- Estás molesto porque no te advertí.
- Sana söylemediğim için kızgınsın.
Sabes que eres un buen partido.
- Kimsenin kaçırmak istemeyeceği bir kadınsın.
Eres una mujer que inspira.
Sen ilhan veren bir kadınsın.
Eres una mujer hermosa y poderosa.
Sen güzel ve güçlü bir kadınsın.
Seguramente solías ser el jefe en prisión, pero aquí no lo eres.
Hapishanede patron olmaya alışkınsın, buna eminim ama burada lanet olası patron sen değilsin!
Entonces, sí estás terminando conmigo... durante una clase de tango porque... tu tía Hildi está enferma, una tía muy cercana que nunca antes mencionaste.
Yani tango sınıfının önünde benden ayrılıyorsun ve bunun sebebi hasta Hildy halan ki onunla çok yakınsın ve bana hiç ondan bahsetmedin.
¿ Por qué tan enojado?
Neden bu kadar kızgınsın?
- Sí, sí. Ambas son chicas femeninas.
İkiniz de kadınsısınız.
Eres una partera, una mujer fuerte de la nueva era.
Yeni çağda ebelik yapan güçlü bir kadınsın da ondan.
Eres la más valiente mujer que conozco.
Tanıdığım en cesur kadınsın.
Eres fuerte.
Sen güçlü bir kadınsın.
¿ Eres la mujer del mercado?
- Sen marketteki kadınsın.
¡ Dios en el cielo, santificado sea tu nombre!
Göklerdeki Babamız, adın kutsal kılınsın!
Estamos mejor ahora de lo que estábamos hace dos minutos... sigues enojado porque no sucedio a tu manera.
Elimize koz geçtiği halde kızgınsın çünkü dediğim dediksin.
¿ Por qué estás enfadado?
Neden kızgınsın?
¡ Eres la mujer en la televisión!
- Sen o televizyondaki kadınsın.