Translate.vc / испанский → турецкий / Obsidian
Obsidian перевод на турецкий
87 параллельный перевод
Comandante, le presento a Korinas, la observadora de la Orden obsidiana.
Komutan, müsaadenizle sizi Obsidian Order'dan gözlemcimiz Korinas'la tanıştırayım.
- La Orden obsidiana sabía que los romulanos les han dado el dispositivo.
- Romulanlar'ın Federasyon'a bir tane... gizlenme cihazı ödünç verdiğini, Obsidian Order bir süredir biliyordu.
La Orden controla ese sector y nadie va a entrar en él.
O bölge doğrudan Obsidian Order'ın denetimi altında ve o bölgeye girmeyeceksiniz.
Lo que digo es que la Orden obsidiana hará Io que sea necesario para proteger el sistema Orias.
Orias sistemini korumak için Obsidian Order'ın gereken tüm adımları atacağını söylüyorum.
La Orden obsidiana tampoco les da una repuesta.
Obsidian Order onlara da hiçbir cevap vermemiş.
Cuando le presente su informe a la Orden obsidiana, dígale que podría haber impedido que la Defiant Ilegase a Orias si usted no hubiera interferido.
Eğer sen karışmasaydın Defiant'ın Orias'a ulaşmasını engellemiş olacağımı Obsidian Order'a rapor yazarken belirtmeyi unutma.
Eso indica que son de la Orden obsidiana.
Demek ki Obsidian Order'ın.
La Orden obsidiana.
Obsidian Order.
Enabran Tain, el jefe de la Orden obsidiana, me hizo el implante.
İmplant bana bizzat, Obsidian Order'ın başı olan Enabran tarafından verildi.
El gobierno central, los obsidianos o quienquiera que te exiliara aqui.
Merkezi Komutanlık, Obsidian Order, seni buraya sürgün eden her kimse.
Tengo cuatro casos pendientes en mis archivos de homicidios probablemente cometidos por la Orden obsidiana.
Dört tane faili meçhul dosyam var. Bunların Obsidian Order tarafından işlendiğini sanıyorum.
Tain era la Orden obsidiana, ni tan siquiera el comando central se atrevia a enfrentarse a él.
Tain Obsidian Order'ın kendisiydi. Merkez Komutanlığı bile ona meydan okumaya cesaret edemezdi.
Nos convertimos en personas muy poderosas en la Orden obsidiana.
Uzun zaman önce, Obsidian Order'da çok üst mevkilere geldik.
Ese cardassiano con el que hablaba, Boheeka, tenia sus razones para temerle a la Orden obsidiana.
Şu Quark'ın konuştuğu Kardasyalı, Boheeka,... sanırım Obsidian Order'dan korkmak için gerçekten bir sebebi vardı.
Garak mencionó a un viejo amigo suyo, un miembro de la Orden obsidiana.
Geçen gün Garak, Obsidian Order üyesi olan eski bir arkadaşından bahsetti.
Creia que yo era miembro de la Orden obsidiana.
Eskiden Obsidian Order üyesi olduğumu düşünüyor.
Dejar pertenece a la Orden obsidiana, la asignaron por razones de seguridad.
Dejar, Obsidian Order çalışanı. Güvenlik nedenleriyle ekibimize atandı.
Un pobre sastre que solía ser agente de la Orden obsidiana.
Basit bir terzi mi? Eskiden Obsidian Order'ın ajanı olan basit bir tezi.
Condestable, no tome muy en serio la imaginación del buen doctor.
Obsidian Order mı? Güvenlik Şefi, hünerli doktorumuzun fantezilerini ciddiye almasan iyi olur.
Nunca sale de la estación evita el contacto con los cardassianos y es posible que fuera agente de la Orden obsidiana.
İstasyondan hiç ayrılmıyor. Diğer Kardasyalılar'la temastan kaçınıyor. Bir zamanlar Obsidian Order ajanı olma olasılığı var.
Lo mismo sucede con la Orden obsidiana a la hora de responder a preguntas sobre él.
Konu geçmişiyle ilgili sorulara gelince Obsidian Order da pek yardımcı olmaz.
- En el Orden obsidiano.
- Obsidian Order'dan.
El antiguo jefe de la Orden obsidiana.
Obsidian Order'ın eski yöneticisi.
¿ Por mi relación con Garak o nuestro trabajo en la Orden?
Garak'la ilişkimizi veya Obsidian Order'daki çalışmalarımızı?
Es una operación conjunta entre la Orden obsidiana y el Tal Shiar.
Bu Obsidian Order'la Tal Shiar'ın ortak düzenlediği bir harekat.
La Orden obsidiana ha desarrollado un dispositivo que debería servir para neutralizarlo.
Obsidian Order bu yeteneği etkisiz kılmakta oldukça etkin bir cihaz geliştirdi.
Querían que el Tal Shiar y la Orden obsidiana unieran sus fuerzas para así poder eliminarlos.
Tal Shiar'la Obsidian Order'ın güçlerini birleştirip gama çeyreğine gelmesini istediniz. Böylece onları yok edecektiniz.
El Tal Shiar y la Orden obsidiana son organizaciones despiadadas,
Tal Shiar'la Obsidian Order acımasız ve etkili kuruluşlar.
Volveré antes de que lo sepas y te haré la vida imposible. Lo haré.
Odo'nun yatağının yanına bir sandalye koyun ve size söz veririm ki, Obsidian Birliği'ndeki sözde geçmişim hakkında uyduracağım yarı doğru ve yüzsüz yalanlar Komiser'in kafasını günlerce meşgul edecektir.
Kira y mi padre me dijeron que solías ser un agente de la Orden obsidiana.
Kira'da babamda senin eskiden bir Obsidian ajanı olduğunu söylediler
Se dice que la Orden obsidiana le tiene vigilado.
Söylentiye göre Obsidian Order onu birkaç ay boyunca izlemeye almış
- ¿ La Orden obsidiana?
Obsidian Order?
Algún colega en la Orden Obsidiana, amigos, informadores de confianza...
Obsidian Teşkilatı'ndan biri... Eski bir arkadaş... Güvenilir bir muhbir...
No podía reconocerlo públicamente, era el jefe de la Orden Obsidiana.
Obsidian Teşkilatı'nın başı olduğu için beni alenen tanıyamamıştı.
La Orden Obsidiana funcionaba del mismo modo.
Obsidian Teşkilatı da aynı şekilde işlerdi.
- Ahora soy Obsidian
- Adım Obsidian.
- ¿ Obsidian?
- Obsidian?
- Sí, Obsidian Blackbird McNight
- Evet, Obsidian Blackbird McNight.
Quiero decir, Obsidian Raven McBovril
- Obsidian Raven McBovril....
- Obsidian Blackbird McNight
- Obsidian Blackbird McNight.
Tenemos Miami Wharf Café, Sonjou... Obsidian Spa Diario...
Miami Wharf Kafe, Sonjou Obsidian Spa.
- El truco que usamos con las deudas del Obsidian.
Obsidian'ın ödemesi için kullandığımız numara.
Soy Obsidian y este es el Khaima.
Ben Obsidian. Ve bunlar da Khaima.
Obsidian, te doy mi palabra. Si me dejar ir, regresaré. No correré.
Obsidian, sana yemin olsun ki peşinden gitmeme izin verirsen geri geleceğim, kaçmayacağım.
Obsidiana negra, la venganza de Las Sombras de la Noche, la sangre del héroe fluyendo como un río.
Kara Obsidian, Kara gölgelerin intikamı Kahraman'ın kanı nehir olup aktı.
Como cuando vences al Rey Obsidian en Flaming Orc.
Flaming Orc'da Obsidyan Kralı yendiğimizde aldığımız gibi.
Cuando pienso en Obsidian el nivel que una vez tuvo, un bastión de la inequidad, y lo que es ahora.
Obsidian'ın önceden olduğu halini düşündüğümde bir adaletsizlik kalesi görüyorum. Ve şimdiki haline bakın.
Lo que es mejor para la gente del Este, también es lo mejor para Obsidian.
Doğunun insanları için en iyisi ne ise, Obsidian için de en iyisi odur.
Los primeros estudiantes y enfermeras de la Clínica de Obsidian
Obsidian Kliniği'nin ilk hemşire ve öğrencileri.
Cortesía de Obsidian.
Obsidian Estates'in nezaketine.
Albañilería, alcantarillado, espacios públicos abiertos, su querida Clínica Obsidian, la nueva Jerusalén que ha construido aquí, estamos de acuerdo que... no son "negocio".
Tuğlacılık, lağım pisliği, halka açık yerler el üstünde tuttuğun Obsidian Kliniği. Buraya yeni bir Kudüs inşa ettiniz, bunda hemfikiriz. Bu kirli para.