Translate.vc / испанский → турецкий / Odéon
Odéon перевод на турецкий
40 параллельный перевод
- En el barrio, cerca del Odeón, pero no sé bien dónde.
- Buralarda, Odéon yakınlarında.
Pensar siempre en esta cuestión. En mayo 68, los obreros no casados cegetistas por la mañana impedían... que los estudiantes entraran en las fábricas y por la noche... iban a tirarse a las estudiantes a la Sorbona y al Odeón.
Mayis 1968'de, bekar C.G.T. isçileri isçilerin fabrika girislerini engellediler gece ve gunduz Sorbonne'da ve Odéon'da oğrencilerle kaldilar.
Para la mayoría fue una locura completa... Ibamos de la Sorbona al Odeón pasando por Suresnes...
Arkadaşlarımın çoğu kendilerini Odéon'dan Sorbonne'a yürüyenlerin arasına kaptırmıştı.
En vivo desde el teatro Odéon, France Musique les trae "Carmen Oui" del joven compositor Henri Polmier, libretto de Florence Erenberg, en el papel de Carmen, Léa Landowsky y como Don José, Frédéric Van Heyden.
Odéon Tiyatrosu'ndan canlı yayınla France Musique ekranlarınıza, bestesi genç besteci Henri Polmier'e librettosu ( opera güftesi ) Florence Erenberg'e ait Carmen rolünü Léa Landowsky ve Don José'yi Frédéric Van Heyden'in canlandırdığı Carmen Oui "'yi getiriyor.
Pónganme con Odeón 4380.
Bana Odéon 4380'i bağlayın.
He invitado a un hombrecito precioso que levanté en el Odeon.
Odeon'da bulduğum harika bir adam getirdim.
- ¿ Qué número es? - Odeón 84, 00. - Odeón 84..
Odeon 84-00
Dan una película en el Odeón.
Odeon sinemasındaki filmi gördün mü?
Sino, podemos ir al Odeón para ver la del espacio.
Onu da seviyorsun ya... veya Odeon sinemasındaki şu bahsettiğin Uzay 1 filmine gidebiliriz.
Este cine está orgulloso de presentar una producción de la 20th Fox...
KATMANDU ODEON'DA GELECEK HAFTA Bu sinema gururla sunar. Bir 20th Century Foş yapımı :
En el Odeon de la Plaza Leicester, a las 4 : 00.
Leicester Square Odeon'un karşı tarafında olacağım, 4 : 00'te. Tamam mı?
Estabas en un restaurante de Place de I'Odéon con Josiane, la maquetadora.
Sanırım şans eseri.
En el Odeon los colocan en los palcos laterales, y si no van,
Tahmin edersin provadan geliyoruz. Sen kendi adına konuş, Jean-Loup.
- Haremos como en el Odeon. - Los meteremos en los palcos.
İyi ama Marion, Arlette'i bekleyelim.
- Sí, porque aparte del dinero, me han quitado mi cartilla de razonamiento, mi documentación,... el carnet del comité y el pase para circular de noche.
Odeon'da kenar locaları verirlerdi. Boş kalınca kötü durmazdı. Biz de öyle yapalım.
¿ Odeón 1-8-1-2...?
Odéon 18 aralık, iyi mi?
Hacia la entrada del cine Odeón Para la gala de esta noche.
Odeon Sinema'sı kapısına yaklaşırken sizinle birlikteyiz
Y aquí tenemos al coche real, que se acerca lentamente hacia la entrada del cine Odeón para la gala de esta noche.
Evet sevgili izleyenler, Kraliyet arabası bu geceki gala gösterisi için Odeon Sineması'nın girişine yavaşça geliyor.
Iremos al Odeon por una hamburguesa y vodka.
- Hadi kızım. Bir an önce gitmemiz lazım.
Se llama Pantera del Sexo, es de Odeón.
Odeon'un Seks Panteri.
Apostaría que los dos van al cine cada viernes.
Gençlerin aşk rüyaları. Eminim her Cuma, Odeon sinemasına gidiyorsunuz.
Pero debo mantener la calma, aún cuando lo entrevisto en el escenario de la famosa sede de Londres, el Hammersmith Odeon.
Londra'nın ünlü sahnesi Hammersmith'te buluşuyor olsak da ben sakin olmalıyım.
Es difícil escoger, pero yo diría, probablemente, dada mi larga historia como fan de la música, entrevistar a Bruce Dickinson de Iron Maiden, en el escenario del Hammersmith Odeon, con el balcón como fondo.
Seçim yapmak zor ama herhalde çok eski hayranları olduğum için Bruce Dickinson'la Hammersmith sahnesindeki röportajdı herhalde.
Sí, pero adora el cine Odeon.
Ama Hint sinemasına bayılıyor.
El cine Odeon muy oscuro.
Hakiki karanlık Hint sinemasına.
Oye, Odeon. ¡ Abran paso al rey Argotron!
Hey, hey, Odeon. Kral Argotron'a yol açın.
En el cine Odeon, Hospital Naruhama. "
"Kiriko'nun bulunduğu yer Odeon Sineması, Naruhama Hastanesi"
Esto es del Hammersmith Odeon.
Bu da Hammersmith Odeon'dan.
Cuando hemos hecho nuestros millones y estamos jugando el Hammersmith Odeón...
Milyonlar kazanıp, Hammersmith Odeon'u çalarken...
¿ Por qué no van ustedes tres a ver una obra al Odeon?
Siz üçünüz gidip Odeon'da bayağı bir şeyler izlesenize.
Estábamos comenzando a grabar y a tener éxito en Inglaterra, viajar hasta allí, tener una canción en la lista de éxitos y tocar en el Hammersmith Odeon fue muy gratificante porque todos nuestros ídolos eran roqueros ingleses.
İngiltere'de kayda başladık, orada başarılı olmaya başladık ve oraya gidip listelere bir şarkı sokmayı başarmak ve Hammersmith Odeon'da çalmak gerçekten sevindiriciydi, çünkü bizim bütün kahramanlarımız ingiliz müzisyenlerdi.
Almorzamos en el Odeon.
Biz Odeon lunched.
El padre de Jean-Michel estaba allí.
Jean-Michel babası oldu. Biz Odeon lunched. Jean-Michel babası oldu.
¿ Quieres ir al Odeón y pedir todo lo que haya en el menú?
Odeon'a gidip menüdeki her şeyi ısmarlayalım, ne dersin?
Hay un pequeño festival de sus películas en el Odeón.
Odeon'da toplu gösterimi var.
Sí, recuerdo mi primer concierto. INXS, Hammersmith Odeon.
İlk konsere gittiğim zamanı hatırlıyorum da, INXS, Hammersmith Odeon.
Vi a los Beatles tocar en el Hammersmith Odeon cuando yo era el último mono en los Yardbirds.
Beatles'ı, Hammersmith Odeon'da... çalarken görmüştüm. Yardbirds'te tırmanmaya çalıştığım dönemdi.
Así que, ¿ quién quiere ver el nuevo talkie que acaban de abrir en el Odeon?
Odeon'da yeni gösterime giren filme kimler gitmek istiyor?
Y aquella vez en el Odeon donde Janice Dickinson se puso una silla de montar, y John Belushi la montó por el restaurante como si fuese un caballo.
Ve sonra Odeon'da bir gece Janice Dickinson sırtına bir eyer takmıştı ve John Belushi üstüne binmiş onu restorantda at gibi sürmüştü.
Vamos a ir al Odeon.
Odeon'a gidiyoruz.