Translate.vc / испанский → турецкий / Ozel
Ozel перевод на турецкий
71,247 параллельный перевод
Laurel ha contratado a un investigador privado.
Laurel özel dedektif tutmuş.
Me gustaría presentar una citación de toda la correspondencia personal de la ayudante del fiscal Atwood del día en el que el cuerpo de la víctima fue perdido.
Bölge Savcı Yardımcısı Atwood'un cesedin kaybolduğu gün yaptığı tüm özel yazışmaların incelenmesi için mahkeme emri çıkartılmasını talep ediyorum.
Papá, no tenemos suficiente carne para el desayuno de mañana.
Yarının özel menüsü için birkaç konuğu öğüteyim o zaman.
¿ Harás algo especial?
Özel bir şey mi yapacaksın?
Oye, no sabía que Sexy Lexie escucha tus llamadas personales.
Şu Seksi Lexie'nin özel telefonları dinlediğini bilmiyordum.
De acuerdo. ¿ Sabes qué? Si das información privada, le pediré que cuelgue.
Pekala, özel bir şey söylemeye başlarsan ona kapamasını söylerim.
Pues, todo es privado, ¿ no crees?
Ama tamamı özel, değil mi?
Lo haré extraespecial.
Ekstra özel yaparım.
En primer lugar, a todos los subterráneos se les prohíbe entrar en el Instituto sin mi aprobación previa.
Öncelikle, aşağı dünyalıların benim özel iznim olmadan enstitüye girmesi yasaklanmıştır.
Está ocupado con el equipo especial de Valentine en Idris.
Özel Valentine görevi nedeniyle Idris'teki ekiple çalışıyor.
¿ Dónde dice algo acerca de una juerga?
Ayrıca niye Gölge Avcıları'na özel olsun?
Conocí a cierto brujo... Uno que se preocupó lo suficiente por un vampiro para ayudarle a recuperar su fe.
Özel bir büyücüyle tanıştım, inancımı yeniden kazanmamı sağlayacak kadar beni önemsedi.
Que ellos podían comunicarse a distancia mediante visiones.
Asıl Gölge Avcıları ile Melek Raziel arasında özel bir bağ varmış.
No puedo dejar que mis problemas interfieran con mi deber.
Özel hayatımdaki sorunlar görevimi etkileyemez.
Clary tiene la habilidad de dibujar nuevas runas, así que debes ser capaz de hacer algo especial.
Clary yeni mühürler yaratabiliyor, senin de mutlaka özel bir gücün olmalı.
Sé que eres parte del equipo de seguridad de Herondale.
Herondale'ın özel koruması olduğunu ve Valentine'ı yakaladığınızı biliyorum.
¿ Hay alguna aplicación especial para eso?
Eğitimde söylemediler ama gayet mantıklı. Buna özel bir uygulama var mı?
Luke es muy discreto con su vida privada pero me alegro de que tenga una.
Luke özel hayatı hakkında konuşmuyor ama sevgilisi olmasına sevindim.
En Chicago. ¿ Recuerda algo concreto?
Özel olarak hatırladığın bir şey var mı?
Tal vez deberíamos llevar nuestro proyecto de investigación a un lugar un poco más privado...
Belki de projemizi daha özel bir yere götürsek daha iyi olur.
- Me gusta que mi vida privada sea privada.
- Özel hayatımı özel tutuyorum.
Privado es una cosa, pero mentir...
Özel ile yalan arasında bir fark var.
- No.
Kıçını tekmeletme konusunda özel bir meyilin var ama. - Hayır, yürüyeceğim.
Hago excepciones con los traidores y los terroristas.
Hainler ve teröristler için özel muamele yapıyorum.
Esto es una propiedad privada.
Burası özel mülk.
Operaciones Especiales del Ejército, pero luego decidió abrir una clínica en el centro de la ciudad para ofrecer atención médica gratuita a los indigentes.
Ordu özel kuvvetlerdenmiş ama sonrasında şehir merkezinde evsizlere bedava sağlık hizmeti vermek için bir klinik açmaya karar veriyor.
Ese es Misha Yurievich, traficante del mercado negro con una especialidad particular :
O Misha Yurievich. Özel bir yetenek alanı olan kara market kaçakçısı.
¿ Qué me hace tan especial?
Beni bu kadar özel yapan şey ne?
Es muy independiente.
Özel bir zihni var.
Y la cumpleañera será mi asistente.
Bana yardım edecek özel bir doğum günü kızı var.
¿ Su propio baño en la escuela?
Okulda ona özel tuvalet mi?
- Quería que se sintiera especial, porque sé lo que es ser invisible para los demás todo el tiempo.
- Bugün kendini özel hissetmesini istedim! Çünkü hep görünmez olmanın nasıl olduğunu biliyorum amına koyayım!
¿ Crees que tienes algo especial?
Aranızda özel bir şey mi var sanıyorsun?
Y no me importaría si mi carrera de doble no existiera si tuviera una buena vida privada.
Özel hayatım harika olsa, dublörlük kariyerimin çıkmazda olmasını dert etmezdim.
Pero tampoco tengo eso.
Ama zaten harika bir özel hayatım da yok.
No tienes tiempo para tener una buena vida porque tratas de ser un doble, y eso no está resultando.
İyi bir özel hayatın olması için vaktin yok çünkü dublör olmaya çalışıyorsun ve sonuç alamıyorsun.
Dijo que en realidad no te gusto y que solo me usabas y que lo nuestro no era especial.
Benden hoşlanmadığını söyledi ve beni kullanıyormuşsun ve ilişkimiz özel değilmiş.
Puse a los perros en su habitación.
Köpekleri özel odalarına koydum.
- En privado.
- Özel olarak.
Tenía que hablarme de algo personal y necesitaba hablar con alguien del programa y eso es mucho más importante que tu estúpido episodio de televisión y que quieras que todos te chupen las medias.
Özel bir konuyu konuşması gerekiyordu. AA'daki biriyle konuşması lazımdı ve bu senin herkesin götünü yalamasını sağlayacağını sandığın aptal dizi bölümünden çok daha önemli.
No hay problema. ¿ Podría hablar contigo en privado?
Sorun değil. Lütfen seninle özel olarak konuşabilir miyim?
No tenemos habitaciones privadas y no les permitimos a las familias que se queden por la noche, pero tenemos muchas horas de visitas.
Özel odalarımız yok ve ailelerin geceleri refakatçi kalmalarına izin vermiyoruz ama bolca ziyaret saatimiz var.
Y que no tienen intención alguna de hacerle persecución civil...
Ve onlar da özel olarak yasal takip istemezlerse...
Si alguna de estas preguntas es demasiado personal,
Bu soruların hepsi çok özel,...
TODOS DICEN QUE TU PRIMERA VEZ DEBE SER ESPECIAL, PERO EN REALIDAD ES INCÓMODO.
[ Herkes ilk sefer özel olmalıdır der ama aslında sadece gariptir.
Y se me ocurría que tal vez, sería mejor si, pues, ustedes se quedan ahí. Tendríamos más baños y más espacio también.
Belki de öyle daha iyi olur diyorum, eğer sen oraya taşınırsan, daha çok banyomuz ve daha çok özel alanımız olur.
Cree... que quizás debamos enviarlo a una escuela especial.
Onu, özel bir okula göndermemiz gerekebileceğini düşünüyor.
El Ayuntamiento me da acceso a un avión privado.
Belediye başkanlığı bana özel uçak erişimi veriyor.
Muy bien. Esto de volar en avión privado es algo a lo que podría acostumbrarme.
Bu özel uçuş olayına alışabilirim cidden.
Las actividades criminales del Sr. Yamane son responsables de mucho del tráfico de drogas de diseño en Starling City.
Bay Yamane'nin suç girişimi Starling City'deki özel yapım uyuşturucu ticaretinin çoğundan sorumlu.
Hablar en privado.
Özel konuşmak.