Translate.vc / испанский → турецкий / Pareciá
Pareciá перевод на турецкий
451 параллельный перевод
No parecia haber un sitio mas seguro que mi casa.
Evimden daha güvenli bir yer daha düşünemiyorum.
Parecia la de un perro atropellado por un camión y abandonado en la calle.
Onun sesi sanki üzerinden kamyon geçen bir köpeğin acı acı uluması gibiydi.
Hoy parecia estar helada.
Bugün biraz buz gibi görünüyor.
Ha dicho que no parecia sorprendida cuando vio a Harry.
Hem seni Harry'i taşırken görünce pek şaşırmadığını söyledin.
No, parecia seguro cuando me empujó detrás de unos arbustos.
Oh, hayır. Beni çalılıkların içine çekti. - Evet.
- Eso me parecia.
- Tahmin etmiştim.
Pero esto no me gusta, parecia preocupado.
Bakışlarını hiç beğenmedim. Onu rahatsız eden bir şey var.
Conoci una Sra., hace tiempo. Se parecia al retrato.
Bir zamanlar buradakine benzeyen genç bir kız tanırdım.
No se le parecia.
- Öyleyse tıpa tıp benzemiyordu.
La vi asi... cara a cara... o era una que se le parecia.
Tanrım, sizi bir yerde gördüğümden eminim. Sakın başka bir ikiziniz olmasın?
Parecia que no teníamos ninguna posibilidad de escapar pero pronto, muy pronto tendríamos que encontrar la forma de burlar a la abuela, para ir en busca y ayuda de nuestra madre si podíamos.
Kaçmanın bir yolu yok gibiydi. Ama yakında, çok yakında büyükanneyi aşıp annemize yardım etmenin bir yolunu bulmamız gerekecek gibiydi.
Este silencio parecia esconder algún tipo de amenaza para los humanos.
İnsanlara tehdit oluşturan bazı şeyler sessizlikte yatar.
Me parecia una tonteria tener que vigilar a un vigilante.
Bir nöbetçinin başında nöbet tutmak biraz aptalca gelmişti.
Porque, dado que su padre, que, cuando parecia estarse recuperando, sintiö la gélida mano de la muerte... ;
Zira babası... tam iyileşmek üzereyken... birdenbire ölümün soğuk eli ona dokundu. Öldü!
Cuando la horrible Bestia Negra se precipitá adelante, la huida para Arturo y sus caballeros parecia imposible.
Korkunç Kara Canavar ileri atıldığında... Arthur ve şövalyelerinin kurtulma şansı kalmamıştı.
Nolan sin embargo parecia estar seguro de lo que iba a ocurrir a continuacion y seguia obstinadamente hacia su destino.
Nolan sanki olacaklardan emindi. Bu da beni korkutuyordu.
Nolan solo digo que habiamos mordido el anzuelo de la orca y no habia escapatoria se nos agotaba el combustible, y nolan no parecia tener intencion..
Nolan, sadece orca'nın bizi kendine doğru çektiğini söylüyordu. Fakat yakıtımız azalmıştı, ve Nolan dövüşme ya da kaçma konusuna değinmiyordu.
No parecia muy convencido Quiza fue solo a buscarles
Ama o pek ikna olmadı sanırım onları tek başına avlamaya gitti!
Tan fuerte era el olor de muerte, que esta comunidad parecia en un deposito de cadaveres.
Ölülerin kokusu, bu mahalleyi bir açık hava morguna çevirmiş.
Vencer a Frankie, parecia imposible.
Stitch nerede?
Parecia una escabadora.
Kürek gibiydi.
No, me parecia Este es muy viejo
Yok, benziyor ama bu daha yaşlı. Hanımefendi, buraya bıraktım tamam mı?
Parecia estar muerto.
Kesin öldü. - Ne?
- No le pregunté pero se parecia a él.
- Sormadım. Ama ona benziyordu.
No parecia que iba a haber mas bombas
Daha fazla bomba düşeceğe benzemiyordu.
Nada parecia florecer
Üzerinde bir şey yetişmezdi
Parecia ser su automévil.
Onun arabasına benziyordu.
Parecia I "te quiero" a mi.
Bana "seni seviyorum" gibi geldi.
Hacia el final, la casa parecia Rotterdam en Pascua.
Sonlara doğru evimiz, Rotterdam'daki Paskalya bayramlarına benziyordu.
Parecia una rana de ciénaga.
Tıpkı bir bataklık kurbağası gibi görünüyordum.
Parecia que urgaban en el.
Tavanını deliyor gibiydiler.
De hecho, todo el mundo parecia indiferente a lo que había hecho.
Aslında tüm dünya yaptığım şeye karşı kayıtsız görünüyordu.
Nose, ese tipo me parecia bien muerto.
Bilemiyorum, filmdeki herif bayağı ölü gibi geldi bana.
? Y esa cosa enorme que parecia una cabeza de mono?
Evet bu büyük şey maymun kafası gibi görünüyordu
- Pero parecia tan real.
- Gerçekten mi?
Como sea, me di cuenta que parecia.. alguien que necesitaba un baño.
Her neyse, kendime bakmam gerektiğini farkına vardım sorun iyi bir duşa ihtiyacım olmasıydı.
De hecho, se parecia mucho a esa anciana. Y tú intentaste robarle.
Aslında o zavallı yaşlı kadına çok benziyordu ve sen onu dolandırmaya kalktın.
Esta mujer que parecia fertil como el valle del Tennessee no podia concebir.
Tennessee ovası kadar bereketli görünen bu kadın doğuramayacaktı ha.
Mi trabajo me parecia seco y amargo como el viento caluroso de la pradera.
Benim işim de samyeli gibi kuru ve keskin görünmeye başlamıştı.
Pero en su momento, el plan de Ed parecia la solución a todos nuestros problemas y la respuesta a nuestras plegarias.
Ama o zaman, Ed'in bu basit planı tüm sorunlarımızın çözümü ve tüm dualarımızın karşılığıydı.
Ella parecia muy enojada con él.
Ona çok kızmış görünüyordu.
- No se, pero creo que se parecia mucho a Flint.
Flint'in ne yaptığını düşünmek enerjimi bitirdi.
Parecia todo perfecto Pense que todo estaba en orden de una vez...
Başlangıçta her şey yolundaydı ben de, her şey yolunda olduğu için çok mutluydum.
Parecia una picha, pero en pequeño.
Herif sik gibi biriydi, sadece daha kısaydı.
- Parecia... - Se parecia a mi.
- Aslında, o birine benziyordu...
lba a decir que parecia subnormal, pero... es cierto, se parecia a ti.
Evet. Aslında "Bir boka benzemiyordu" diyecektim de, haklısın. Sana benziyordu.
Parecia que hubiera jugado al waterpolo en un pozo ciego.
Foseptikte su topu oynamak gibiydi...
Parecia simple.
Basit görünüyordu.
- parecia bastante agradable
- Yeterince memnun gözüküyor.
¿ Qué parecia Dios, Papá?
Tanrı neye benziyordu, baba?
Ella parecia que le gustabas en verdad...
O seni gerçekten çok...