Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / испанский → турецкий / Paye

Paye перевод на турецкий

34 параллельный перевод
Tenga su dólar. ¿ Cómo califica a Shanghái?
İşte bir dolarınız. Şanghay'a ne paye verirsiniz?
La verdad es que eran peones de rancho bastante decentes hasta que Kimbrough les puso su marca.
Gerçek şu ki, Kimbrough onlara bir paye yapıştırana kadar onlar iyi birer tarım işçisiydi.
Este honor no significa nada para ellos.
Burada onlara verdiğimiz paye, onlar için bir anlam ifade etmiyor.
Ese matrimonio me comprometería a elevarte al más alto rango.
Böyle bir evlilik, sana paye vermem için beni zorlayacaktır.
Senadores, ¿ hay golpe más duro que el de la confianza traicionada?
"... çok yüksek paye ve rütbelerle onurlandırılmıştır. " " Senatörler, güvene ihanet edilmesinden daha ağır, katlanması zor bir darbe var mıdır? "
- Esa pregunta no es digna de respuesta.
- Sorunu yanıtlayıp sana paye vermem.
- No le estoy pidiendo una respuesta.
- Paye falan istediğim yok.
Después de tantas historias de hombres que habían perdido su memoria, he aquí la de uno que ha perdido el olvido, y que, por una particularidad de su forma de ser, en vez de vanagloriarse de los hechos y despreciar a la Humanidad del pasado y sus sombras,
Hafizasini kaybetmis insanlar üzerine onca hikayeden sonra iste birde unutmayi kaybetmis birinin hikayesi... Ve, sahsina münhasir dogasi onu insanligin geçmisine ve gölgelerine, asagilamaksizin ya da bundan kendine paye çikartmaksizin önce merakla sonra da tutkuyla döndürecektir.
Supermán, todos sabemos que a Ud. no le interesan los premios.
Süpermen, hepimiz biliyoruz ki... ... paye ve ödül beklemiyorsun.
No te hagas ilusiones.
Kendine paye verme.
Cuando esté hecho os querré y os compensaré.
Bu işi hallettiğini söyle hele, gözüme girersin, sana paye veririm.
Puede que no siempre sea algo digno de las noticias. Pero siempre está.
Pek paye verilmez, haber değeri de yoktur ama her yerde sevgi var.
¿ Eso es un puesto de trabajo o desempeña una función para gozar de tal distinción?
Bu bir iş unvanı mı yoksa bu paye için özel bir şey mi yapıyorsun?
Y como estaba allí y lo cuidaba como mi trabajo en el monasterio, era apropiado que fuera ordenado porque era el procedimiento.
Orada olduğumdan beri... manastırdaki görevim... onu gözetmek. Paye almam uygundu. çünkü usul böyle.
Algo importante de acotar. Esto se llama "Transmission".
Bu da çok önemli bir paye.
Hoy, por primera vez distinguimos a un civil y lo nombramos... "Honrado Colega".
İşte bu nedenle bünyemizdeki en yüksek paye olan Onursal Meslektaşımız unvanı ilk kez bir sivile veriliyor.
Hoy, por primera vez, distinguimos a un civil y lo nombramos "Honrado Colega".
işte bu nedenle bünyemizdeki en yüksek paye olan Onursal Meslektaşımız unvanı ilk kez bir sivile veriliyor.
Es sólo un honor.
Bu sadece bir paye.
Yo estaba llevando a cabo investigaciones en mecanismos de onda, y tuve que sentarme allí y escucharlo tomar el crédito... por un trabajo que yo había hecho pero que no había publicado aún.
Dalga mekaniği konusunda araştırma yapıyordum ve orada oturup henüz yayımlanmamış eserimden kendisine paye çıkarmasını dinlemek zorunda kaldım.
Se debe visitar a los buenos senadores, de los que recibí no sólo saludos, sino también cambios de honores.
Sayın senatörleri ziyaret etmeliyim. Çünkü kendilerinden sadece kutlama değil paye de aldım.
¿ Por qué no se llevó el mérito por lo de High Star?
Neden High Star davasında kendinize paye çıkarmadınız?
El más alto honor concedido para el Dr. Nefario por sus años de servicio,
Yıllar boyu süren hizmetleri için Dr. Nefario'ya verebileceğimiz en yüksek paye,
¿ Quién le dio la autoridad para dignificar las mentiras de este pagano?
Bu putperestin yalanlarına paye verme yetkisini size kim verdi? - Ama...
Seguir hablando de esto lo dignificaría...
Bunu daha fazla dile getirmek ona paye vermek olur.
No deberíamos dignificar estas acusaciones con ningún debate.
Daha fazla tartışarak bu ithamlara paye vermemeliyiz.
He descubierto algo en común entre el soju y los chicos malos.
Kötü erkekler ile soju arasında ortak bir paye keşfettim.
Te estás dando demasiado crédito.
Kendine çok fazla paye çıkartıyorsun.
Debo preguntarle por las acusaciones de confabulación sobre un dispositivo de control de esmog el juicio reciente contra los Tres Grandes.
Bir de son günlerdeki Üç Büyükler aleyhinde açılan katalitik konvertör konusundaki hileli ihtilaf davasına istinaden soru sormak zorundayım. Bununla ilgili paye verecek değilim...
El hecho de lo que hicieras, no le da derecho... a que le tenga en consideración.
Aslında ona herhangi bir paye verme hakkı tanımana falan gerek yoktu.
Sí, yo no... no me dignaré a responder esa acusación.
Evet, ben... Bu suçlamaya tepki göstererek paye verecek değilim.
Me está dando más méritos de los que merezco.
Hak ettiğimden fazla paye veriyorsun bana.
* No me importa su rango *
# Umurumda değil vereceğiniz hiçbir paye #
Guardia de honor.
21 paye şeref atışı.
Nunca pretendí ser alguien importante.
Ben asla kendime böyle bir paye vermedim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]