Translate.vc / испанский → турецкий / Ping
Ping перевод на турецкий
1,341 параллельный перевод
Hay un callejón en Taipei, entre Ho Ping y An Rui.
Taipei'de Ho Ping ve An Rui arasında bir sokak var.
En Tailandia, las mujeres usan una pelota de ping-pong...
- Tayland'da kadınlar bunu pin pon topuyla yapıyorlar.
mesa de Ping Pong... y el salón de Ping Pong.
masa tenisini, Ve masa tenisi... odasını.
Morris, está haciendo "ping".
Morris mıhlanacaksın.
Tu te refieres a una cuarta.
You're talking about a quarter-bouncing ping.
Ya no tenemos entre nosotros al Sr. Wu de Nueva York... ni al Sr. Ping de Los Angeles.
New York'taki bay Po ve Los Angeles'tan bay Pee aramızda değil.
Es una pelota de ping pong.
Bu pinpon topu. Dünya sporu.
Aunque sea un boxeador su verdadera faceta es... que en China jugaba al ping pong.
Festivale orijinal bir format bulmamız şart.
Referente a las muertes del oficial Chen Wing Yan, PC27149 y del oficial Lin Guo Ping, DPC34689.
Memur Yan ve Billy'nin ölümlerine ilişkin,
El comité independiente de investigación y el Supervisor Jefe confirman la declaración del inspector Lau y justifican que éste disparase al agente del CIB, Lin Guo Ping.
Bağımsız tahkikat komisyonu oybirliğiyle, ifadeye inancını gösterdi. Ming'in Billy ve Yan'ı öldürmesi yasal kabul edildi.
Además, confirman que Lin Guo Ping era el topo de Sam en la policía.
Billy'nin, Sam tarafından gönderilen bir köstebek olduğu teyit edildi.
Lin Guo Ping rompió la cámara del ascensor.
Billy'nin güvenlik kameralarını yıkıp dökmesi çok kötü oldu.
- Es el Muo-Ping, el receptáculo que alojará su alma.
Onun ruhunu içine koyacağımız kap.
Eso no lo puedo distinguir... pero todavía está a salvo dentro del muoping.
Nerede olduğunu göremiyorum. Ama hala Muo-ping'in içinde kullanılabilir durumda.
Velas perfumadas, un par de pedazos rotos del MuoPing, y algunas toileteries que huelen... demasiado bien para ser malas.
Birkaç tane mum, Muo-ping'in kırık parçaları ve bazı kötülüğün kokusunu giderici tuvalet eşyaları.
¿ Qué del Muo-Ping?
- Peki ya Muo-ping?
El Muo-Ping es un sagrado objeto. Es santo.
Muo-ping dinsel bir obje, kutsal.
OK, ahora todo lo que tengo que hacer... es contactar el mundo del espíritu... enjaezar la declinación Delothriana,... y enfocarlo a través... de mi pequeño mármol del destino aquí. Y restauraremos el equilibrio entrópico del Muo-Ping.
Pekala, şimdi tek yapmamız gereken ruhani dünyayla bağlantı kurup Delothrian Medcezirinin doğal güçlerini Hüküm Bilyemi kullanarak odaklamak ve Muo-ping'in enerjisini dengeye getirmek.
Tu forma de derrotar a Mike en el ping-pong me excitó. ¿ Quieres...?
Mike'ı masa tenisinde yenişin, beni çok azdırdı. Şey yapalım mı...
Creo que tienen un ping-pong y eso.
Masa Tenisi falan var.
¿ Ping-pong?
Masa Tenisi mi?
Cielo, tienen ping-pong.
Tatlım, Masa Tenisi varmış.
Tienen TV por cable y ping-pong.
Kablolu TV ve masa tenisi.
Mi editor se pasó de la raya.
Editörüm Ping, sınırı biraz aştı.
Ping y yo comíamos allí después del trabajo.
Ping'le ben işten sonra oralarda yerdik.
Ping me pidió que no fuera.
Ping bana göstermememi söyledi- -
Ping y yo comenzamos a trabajar en Singapur en 1963.
Ping ve ben 1963'te Singapur'da çalışmaya başladık.
Creíste que, sobre Tailandia, sólo sabía de mujeres y de pelotas de ping-pong.
Tayland hakkında tek bildiğimin kadınlar ve pinpon topları olduğunu sandın.
Por la calidad de la línea, la vida silvestre que se oye de fondo y el tiempo transcurrido desde la captura del Sr. Ubell y este mensaje, es muy probable que esté en una de las islas Ping.
Seslerden anladığıma göre, vahşi doğanın ortasında bir yerde. Bay Ubell'in mesajı çabuk ulaştığına göre. Ping adasında olma ihtimali oldukça yüksek.
Nos dirigiremos a la isla Ping, a toda marcha.
Son hız Ping adasına gideceğiz.
El arrecife que rodea las islas Ping las protege de los intrusos.
Ping adalarını çevreleyen resifler, insanların yaklaşmasını engelliyor.
Hallamos a una de sus víctimas en las cercanías de la isla Ping 3.
Bugün 3 numaralı adanın kıyısında bir kurban bulduk.
Sólo quiero esos lindos pechitos de ping-pong
Ben şu şirin göğüslerden istiyorum.
Ping Cuo, también deberías volver.
Ping Cuo, sen de git.
No quiero morir después de ti cuando lanzamos una bola de golf y otra de ping-pong a la misma velocidad.
Senden sonra ölmek istemiyorum. Golf topu ile masa tenisi topu aynı hızda düştüğü zaman eski hayatımıza geri döneriz.
Qiu Ping.
Qiu Ping.
No, le gustará, tiene espíritu deportivo aunque sólo sea para el ping pong
Sorun etmez, uyumlu adamdı. Ama en güzel masa tenisine uyum sağlar.
Dalton, impacta los nodos en el protocolo.
Dalton, I.T'deki düğümlere ping atmaya başla.
El tribunal entra en sesión. Preside el honorable Lionel Ping.
Oturum başlamıştır, duruşma hakimi saygıdeğer Lionel Ping.
Algunos jugaban ping pong, yo hacía esto.
Kimileri pinpon oynardı, ben bunu yapardım.
T.J. me lo propuso, le dije que sí, hicimos unas llamadas, y aquí estamos, vive la vida como ping-pong como dice T.J.
Kabul ettim. Birkaç telefon açtık. Ve T.J.'in deyişiyle hayatı pinpon toplarından yakaladık.
¡ Tenemos una mesa de ping pong!
Oh, artık bir ping-pong masamız. Oh, Hayır...
- Claro, y tienen cerebros del tamaño de una bola de ping-pong.
Elbette, ve nerdeyse ping-pong topu kadar beyinleri vardır.
Puedo hacer ping a ver algo a través de Internet del hotel... pero es, obviamente, algún tipo de error.
Hotel interneti içinde bir şeyin gezindiğini görüyorum ama bir çeşit hata olduğu çok açık.
Chow-Ping.
Chow Ping.
¿ Qué hiciste de malo para estar aquí?
Seni buralara hangi kötü şans getirdi, Chow Ping?
Ping.
Vurdum.
Estamos recibiendo ping una y otra vez.
Durmadan ping gönderiyor.
- ¿ Qué es eso?
- O nedir? - Bu Muo-ping.
¡ Ping!
Ping!
- Nos tocó Ping.
- Ping'i kapmışız.