Translate.vc / испанский → турецкий / Playboy
Playboy перевод на турецкий
867 параллельный перевод
Un playboy que no haya tenido ni un día de experiencia en banca...
Hayatında hiçbir bankacılık tecrübesi olmayan bir playboy'u.
Un auténtico playboy.
Çok çapkın biri.
Es el playboy, amante y deportista más encantador que hay.
O, en büyüleyici çapkın, sevgili, sporcu.
Playboy asesina a su esposa con un corcho de champaña.
Playboy, eşini şampanya tapasıyla öldürdü.
Quería sacarme una foto para algo que se llama, ¿ "Playboy"?
Çok kabaydı. Hem de "Playboy" diye bir şey için fotoğraflarımı çekmek istedi.
- ¿ Qué hay de ese playboy amigo tuyo? - Rodney Kent.
Peki, ya şu playboy arkadaşın?
Orville, ¿ estuviste leyendo "Playboy" otra vez?
Orville, yine "Playboy" mu okuyorsun sen?
Apúrate, Casanova.
Acele et, playboy.
Por aquí, Casanova.
Bu taraftan, playboy.
Sí, he leído algo de él : juerguista internacional, castillo en Normandía, chalet en la Riviera, yate particular en Montecarlo.
Evet, ünlü bir playboy olduğunu duymuştum. Normandiya'da bir şato, Riviera'da bir villa Monte Carlo'da özel yatı olan, buraların en seçkin bekarı.
El soltero más apetitoso de la sociedad. Es un gran trabajador, señorita Kelly. No es un juerguista.
Çok çalışkandır, Bayan Kelly, playboy da değildir.
Dónde usted puso el anuncio, ¿ En Hombre de Mundo?
- İlanı Playboy'a mı verdin?
- Tu pijama de Playboy con los conejitos.
-... tavşan desenli Playboy pijaman.
Playboy sólo cuesta 75 centavos.
Playboy sadece 75 sent.
Desde mañana, estará en la tapa de Time y Newsweek... y Ud. Dra. Strauss, estará en la hoja central de Playboy.
Yarından sonra Time ve Newsweek dergilerinin kapağında olacaksınız. Ve siz, Doktor Straus, Playboy dergisinin orta sayfasında olacaksınız.
Conocí a un playboy millonario.
Ahmed, milyoner bir playboy.
¿ "Playboy"?
Ebony mi? Playboy mu?
Se identificarán más con "Playboy".
- Ebony. - Bence Playboy'u daha rahat anlarlar.
Solo confundí a alguien con un conejo en una fiesta de Playboy.
Bir adamı tavşanla karıştırdığım son yer Playboy Kulübüydü.
Es un Don Juan divino. Va de fiesta en fiesta seduciéndolas a todas en todas direcciones.
Tanrısal bir Playboy'dur, Parti parti dolaşır herkesi her yöne tahrik eder.
... se enfrenta al joven playboy Bruce Caufield en la habitación del hospital y oye a Bruce revelar que Millicent, casada en secreto con él, es...
... hastane odasında genç çapkın Bruce Caufield ile karşılaştı ve ve bir zamanlar gizli bir şekilde Millicent ile evli olan Bruce'un...
Yo y los otros leemos "Esquire" y "Playboy" y cosas así... Por eso vestimos bien...
Bilirsin, ben ve diğer elemanlar biz "Esquire" ya da "Playboy" okuruz ya da onlara benzer şeyler...
Vuelve a ser un playboy barato y perdedor.
Ucuz playboy hayatına geri dön, hakkını kaybettin.
¿ No eres un playboy?
Çok çapkınsınız efendim!
Y esto... se lo puedo decir ya, es el póster central de una revista que se llamaba Playboy, que...
Bunun ne olduğunu hemen söyleyeyim. Bu, "Playboy" adındaki bir derginin orta sayfası.
Después de haber sido mimada por ti durante 6 meses. Me dijo que había sido secuestrada por un playboy y llevada en helicóptero al Peloponeso.
Altı ay boyunca üzerime titremenden sonra bana senin çapkının teki tarafından kaçırıldığını ve helikopterle Mora'ya götürüldüğünü söylemişti.
Como los buenos viejos tiempos cuando Playboy utilizaba la pistola.
Playboy'un "havalı boya tabancası" kullandığı o eski güzel günler.
Las mujeres, son como las del "Playboy", y además, mueven los brazos y las piernas.
Hele kadınlar! Playboy dergisinden fırlamışlar sanki. Tek farkları ellerin, ayaklarını oynatabilmeleri.
Puede decirle al resto de sus pilotos playboy... que ésta no es la última inspección sorpresa que haré.
Diğer eğlence düşkünü pilotlarınıza da söyleyin, bu, benim son sürpriz denetlemem olmayacak.
Quizá más tarde... Entoces cojamos una revista de Playboy... y le damos por culo.
Playboy dergilerinden birini alıp kıçına sokarız!
Cómo no dejes de andar con este vago... ese disco tuyo acabará roto.
Eğer bu playboy ile takılmaya devam edersen sonun hapis olacak. - Ama babalık- -
- ¿ Conejitas de Playboy?
- Playboy tavşanları?
Ese gato, hombre- - Realmente se clavó a la de Playboy, hombre.
Bu kedi... Adamda harika bir playboy dergisi vardı.
Le dio a ese pequeño inexistente un largo estallido a través de la revista Playboy
Sonra herife dergini içinden yaylım ateşi açtı.
¡ El conde es conocido por ser un mujeriego!
Kont gerçek bir playboy olarak tanınıyor.
y quizá en "Playboy", y usted piensa en los archivos.
.. ve muhtemelen de bu üçüncü sayfa olacak, ben ise dosyalarımı inceleyeyim.
- Playboy no es un libro.
- The Best of Playboy kitap değil.
- Póster central de Playboy.
- Playboy'un orta sayfa güzeli.
Vas a salir en Playboy.
Bunu "Playboy" a koyacağım.
Yo no diría que era un playboy, pero algunas personas sí.
Çapkın biri olduğunu söyleyemem ama bazılarına göre öyleydi.
- ¿ Viste la nueva Playboy?
- Playboy'un yeni sayısını gördün mü?
Si crees que no hace para un Playboy, iré a cambiarlo.
Küçükse değiştirecem.
Hay una inferencia que se un poco de Playboy durante su carrera profesional.
Gerçi burada bir şey daha var. Kariyerin sırasında biraz çapkınmışsın.
Playboy?
Çapkın mı?
Tengo Playboy...
Playboy var,
Poner páginas del " "Playboy" " en los misales del Reverendo.
Peder Moore'un ilahi kitaplarına Playboy resmi yapıştırmak isterdim.
- Vuelve a dormir o le diré a Mamá de tus Playboys.
Uyumaya devam et yoksa anneme Playboy dergilerini söylerim.
Hemos recibido una llamada de "playboy".
Hey, Playboydan telefon aldık.
¿ Que sea de ciudad, o del campo?
Playboy mu yoksa Field ve Stream mi?
los hippies jóvenes... el Don Juan de aquí y tenemos un ama de casa aquí arriba.
Şu aşağıda bir playboy var. - Üst katta bir ev hanımı var.
Nuestra historia empieza con estos pícaros tan afortunados... ya que les atropelló Alex Diamond... luchador contra el crimen y playboy, hombre de éxito y poderoso.
Onları ezen, Alex Diamond uluslararası suç savaşçısı ve çapkın.