Translate.vc / испанский → турецкий / Podíamos
Podíamos перевод на турецкий
5,304 параллельный перевод
También mi madre, y todos nuestros conocidos en el Arca, y no podíamos hacer nada para detenerlo.
Annem de öyle, ve Ark'ta yaşayan tanıdıklarımız da. Durdurmak için yapabileceğimiz bir şey yoktu.
Pensé que podíamos empezar con las cifras de las encuestas.
Anket rakamlarıyla başlarız diye düşünmüştüm.
Creí que podía reparar lo que hicimos, creí que podíamos ganar limpiamente, pero...
Yaptıklarımı telafi edebileceğimi düşündüm. Temiz bir seçim olacağını düşündüm, fakat kaybedeceğiz.
Pero creía que habías dicho que no podíamos hacer otra hasta primavera.
Bahara kadar başka iş yapmayacağımızı söylemiştin.
Cuando me enteré de que podíamos tenerlas, le pedí a Rosita que me empezara a enseñar.
Artık silah taşıyabileceğimizi öğrendikten sonra Rosita'dan kullanmayı öğretmesini istedim.
No podíamos encontrar tu...
Senin şeyini bulamadık...
Y quizás no fuéramos valientes solos, pero podíamos serlo juntos.
Ama belki de biz yalnızken değil, birlikteyken cesuruzdur. Hadi ama, Liam.
Hemos huido durante siglos porque no podíamos esconder las víctimas de nuestro apetito.
Damak tadımızın kurbanlarını saklayamadığımız için asırlardır kaçıyoruz.
Bueno, ha ido tan bien como podíamos esperar, ¿ eh?
- Beklediğimiz gibi oldu değil mi?
Había realidades políticas que no podíamos ignorar.
Görmezden gelemeyeceğimiz politik gerçeklikler vardı.
Podíamos escuchar todo lo que pasaba en el baile.
Baloda dönen her şeyi duymuştuk.
¡ Papá dijo que solo podíamos disparar a las latas!
Babam sadece konservelere ateş edebileceğimizi söyledi.
Pensé que podíamos pasar por... alguna tienda de empeño de Blue Island.
- Hiç. Sanırım Mavi Ada'daki bir kaç rehin dükkanını basmalıyız.
Dijiste que juntos podíamos salvar esta ciudad.
Beraberce bu şehri kurtarabileceğimizi söyledin.
En el invierno se congelaba, y podíamos pasar horas, incluso días, en aquel lago.
Kışın üzeri buz tutardı saatlerce üzerinde vakit geçirirdik. Bazen günlerce.
Sabía que no podíamos confiar en él.
- Sana güven olmayacağını biliyordum.
¿ Por qué nunca me dijiste que podíamos hacerlo?
Bunu yapabildiğini neden hiç söylemedin?
Pero después me di cuenta de cuánto podíamos ganar al invitarte a venir.
Ama sonra, seni davet ederek elde edilecek şeyleri fark ettim.
Vi tu dirección en los papeles legales de mi padre y le pregunté a Marisol si podíamos pasarnos de camino al instituto.
Babamın belgelerinde adresini gördüm. Marisol'a beni okula bırakırken buraya getirip getiremeyeceğini sordum.
¿ Crees que no podíamos atraparte?
Seni yakalayamacağımızı mı sandın? Kaçmıyoruz.
Dijo que podíamos ayudarnos, pero que nunca podríamos hablar de nuevo en público.
Birbirimize yardım edebileceğimizi söyledi. Ama, benimle bir daha, insanların göreceği yerde konuşamazdı.
¿ Seguro que no nos pidieron que nos fuéramos porque no podíamos jugar limpio con los otros lobos?
Diğer kurtlarla iyi geçinemediğimiz için ayrılmak istemiş olamaz mıyız?
Creía que no podíamos permitírnoslo.
Yeni bir tansiyon aleti manşeti almaya paramız yok sanıyordum.
Si él me violó, ¿ cómo podíamos estar tan unidos?
Bana tecavüz etseydi, o zaman nasıl bu kadar yakın olabilirdik ki?
Había pensado que podíamos pasar un rato diferente.
Biraz özel zaman geçirebiliriz diye düşündüm.
No podíamos irnos sin tí.
Seni geride bırakamazdık.
Sr. Schue, dijo que podíamos repetir alguno de nuestros números favoritos, ¿ verdad?
Sürdüreceğim. Bay Shue, favori şarkılarımızı tekrar, Söyleyebileceğimizi, dile getirdiniz değil mi?
Mamá dijo que no podíamos vernos para jugar esta semana.
Annem bu hafta buluşup oyun oynayamayacağımızı söyledi.
Moriarty dijo que no te podíamos hacer daño, pero entonces, hace algunas horas, ella trató - de asesinarme.
Moriarty sana zarar verilmemesini söylemişti..., ama birkaç saat önce, kadın beni öldürtmeye...
Nuestra bella cena. La gente enferma... O lo cerca que estuvimos de ellos, el hecho de que no podíamos ayudarles.
Unutulmaz akşam yemeğimizi ve hasta insanların ne kadar yakınımızda olduklarını ama onlara yardım edemeyeceğimiz gerçeğini de öyle.
Te dije que no podíamos confiar en los terrestres.
Ben de dünyalılara güvenemeyiz demiştim.
Quiero decir, si me hubieras dicho que ya no podíamos ser amigos. No me hubiera gustado, pero, Dios, lo habría entendido.
Artık arkadaş olamayacağımızı söyleseydin hoşuma gitmezdi ama anlardım yahu.
Barney inventó el Elixir Reparador de Resaca de Stinson para que todos creyéramos que podíamos continuar.
Barney, Stinson'ın Akşamdan Kalmalar İçin Terapi İksiri'ni biz toparlanabileceğimize inanalım diye uydurmuş.
Esta pensando que podíamos tomar algunos recuerdos en lugar de eso.
Onun yerine birkaç anıyı içimize çeksek dedim ben.
Mi hermano Dash y yo nos escápabamos siempre que podíamos para ver los espectáculos que venían a Appleton.
Kardeşim Dash ve ben Appleton'a ne zaman bir gösteri gelse evden yerden kaçardık.
Cuando tu padre perdió su trabajo no podíamos permitirnos ese estilo de vida.
Baban işini kaybettiği zaman o hayatı devam ettirecek maddi güce sahip değildik.
Es buen chico, pero me dijo que no podíamos estar juntos porque soy virgen, así que intente hacerlo con alguien...
İyi biri ama bakire olduğumdan birlikte olamayacağımızı söyledi ben de başkasıyla denedim.
Llamé a Ronnie, la del banco para ver si podíamos pedir prestado, con el bar como garantía.
Bankadan Ronnie'yi aradim,'Bara karsilik kredi alabilir miyiz'diye.
Podíamos verlo en la cabina, así que huimos al vestíbulo.
Yangını makinist odasında görebiliyorduk, sonra fuayeye koştuk.
Disculpa, pensamos que si podíamos convencerte de que nada de esto era un error... pensamos que te ayudaría.
Kusura bakma, seni ortada yanlış bir şey olmadığına ikna edersek yardımı dokunabilir diye düşünmüştük.
Mira, no debimos hacerlo, pero... no podíamos seguir viendo como te hacías esto.
Belki de bunu yapmamalıydık ama kendine bunu yapmana seyirci kalamıyoruz.
Nos preguntábamos si podíamos hacerte algunas preguntas.
- Size birkaç soru sorabilir miyiz acaba?
No podíamos irnos, porque si nos íbamos, lo perdíamos todo.
Gitmemiz imkansızdı. Çünkü buradan ayrılırsak her şeyi kaybederdik.
Sabes, Superman nos dijo que podíamos regresar cuando quisiéramos.
Superman bize ne zaman istesek dönebileceğimizi söylemişti.
No podíamos permitir nada de esto.
- Olup bitenlere kayıtsız kalamazdık.
Winter nos dio su palabra de que estaba a salvo, pero no podíamos arriesgarnos a contactar.
Güvende olduğuna dair Winter'dan haber almıştık ama bağlantı kurma riskini göze alamadık.
no podíamos evitarlo.
Karşı koyamadık.
Y... había pensado que podíamos hacer la recepción aquí.
Ve ben- - Düşündüm de resepsiyonu burada yapabiliriz.
Mamá, él nos dijo que podíamos ver!
Anne, adam bakabileceğimizi söyledi!
- Odio oír eso... porque pensaba que podíamos ser la respuesta mutua a nuestras plegarias.
-... birbirimizin sorunlarını çözeceğimizi düşünüyordum.
Por eso no podíamos contártelo. Oh, Dios mío.
- Bu yüzden sana söyleyemezdik.