Translate.vc / испанский → турецкий / Portico
Portico перевод на турецкий
43 параллельный перевод
Esta fuera en el portico.
Verandada duruyor.
Mi padre era Lord Pórtico.
Lord Portico babamdı.
¿ La hija mayor de Pórtico?
Portico'nun büyük kızı mısın?
Envié a Portico a conocer a Islington la primera vez que vino a mí.
İhtiyar Portico bana ilk geldiğinde, onu Islington'a göndermiştim.
Sólo para la familia del bueno de Pórtico.
Bunu da sadece Portico'nun ailesi başarabilir.
Su Excelencia, soy la hija mayor de Pórtico.
Sayın Dük, Portico'nun büyük kızıyım ben.
Lo que sea por la hija de Pórtico.
Portico'nun kızı için dünyalar feda...
O debo comer sin un plato en el portico?
Yada veranda da bir kase mısır gevreği mi yemeliyim?
Agua cayendo sobre agua, rugiendo alocada y fuera de control, debajo del portico de la violencia sin cualquier freno y arrastrando practicamente todo lo que encontraba en su camino, arboles, piedras, animales, casas.
Suya çarpan suyun, bir davul dinletisini andıran kışkırtıcı gürültüsü altında ıslak dev bir ordu, taşarak, çağlayarak gürleyerek, tıslayarak kontrol edilemez bir öfke nöbeti içinde önüne çıkan her şeyi ağaçları, kayaları, hayvanları, evleri önüne katıp götürdü.
- Y hablando de buen comer aquí está Andy Portico con la crítica al restaurante de la semana. ¿ Andy?
Güzel yemeklerden söz açılmışken... Bu haftanın restoran değerlendirmesini Andy Portico'dan alalım.
Andy Portico critica a un nuevo restaurante.
Andy? Andy Portico yeni bir restoran değerlendirmesini yapıyor.
- Soy Andy Portico, gracias por verme.
- Ben Andy Portico, izlediğiniz için teşekkürler.
- Andy Portico.
- Andy Portico.
- ¿ Ese es Portico?
- Portico'mu?
- Picó, Portico.
- Yere çarptı, Portico!
¿ Qué hacías jugando al quemado con Andy Portico?
Andy Portico ile yakartop oynayarak ne halt ediyordun?
Saben, todo esto no tiene sentido porque después de lo que le hizo a Portico él nos va a destrozar, ¿ de acuerdo?
Tüm bunların hiçbir anlamı yok artık. Porticohe'ya yaptığı bu şeyden sonra bizi mahvedecektir, tamam mı?
Discúlpate con Portico.
Portico'dan özür dile.
Discúlpate con Portico, es todo.
Portico'dan özür dile, hepsi bu.
Portico.
Portico'ydu.
- Portico.
- Portico'ydu.
- Maldito Portico.
- Kahrolasıca Portico!
No podrian haber quemado una cruz en su portico.
Ben öte tarafa geçemezdim bile.
A la mañana siguiente, Matthew estaba en nuestro portico.
Ertesi sabah, Matthew verandamızdaydı.
Encontraron al guardia de Kyle del FBI inconciente en el portico.
Kale'in FBI korumasını garajda baygın bulmuşlar.
Tengo que irme de aquí e ir a Portico,
Bu lanet yerden çıkıp Portoriko'ya gitmeliyim.
Estoy a dos semanas de tener una máquina de limpieza en el portico.
Çamaşır makinemi evin önünde satılığa... çıkarmama iki hafta kalmış.
Lo siento, señor y señora Pórtico, pero su dirección estaba en el sobre que contenía estas fotos.
Üzgünüm, Bay ve Bayan Portico. Adresiniz bu resimlerin bulunduğu zarfta vardı.
Por algún motivo, querían que los Pórtico supieran que su hija estaba muerta.
Bir sebepten dolayı Portico ailesinin kızlarının öldüğünü bilmelerini istemişler.
No estoy sugiriendo nada, Sr. Pórtico, pero tristemente, lo que se manejaba como una persona desaparecida por una fuga, ahora está siendo investigado como homicidio de una persona desaparecida.
Hiçbir şey söylemiyorum, Bay Portico. Ama üzülerek söylüyorum bu kaçak kayıp kişi davası artık kayıp cinayet davası olarak araştırılıyor.
Mary Pórtico estaba vivita y coleando.
Mary Portico hala hayatta idi.
Lo que significa que probablemente no sabía nada de Mary Pórtico.
Yani Mary Portico hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
¿ Has cotejado el nombre de Epps con el de los padres de Mary Pórtico?
Mary Portico'nun ailesine ismi soruşturdun mu?
Pensábamos que estábamos investigando su fallecimiento, pero resulta que podría haber una escasa posibilidad de que esté viva y en grave peligro.
- İki haftadır kayıp olan Mary Portico'yu bulmak için FBI'ın desteğine ihtiyacım var. Onun ölümünü incelediğimizi sanıyorduk ama az da olsa yaşıyor olma şansı olduğu ve tehlikede olmasının an meselesi olduğu ortaya çıktı.
Todos los puntos desde los que se vería el Flatiron desde el único ángulo en que podría verse, pero nada coincide con las fotos de la escena de Mary Pórtico.
O açıdan Flatiron'u gören her bir noktanınkini... Ama hiçbiri Mary Portico'nun olay yeri fotoğraflarıyla uyuşmuyor.
La condensación en el reloj de Mary Pórtico podría muy bien ser de su último aliento.
Mary Portico'un kol saatindeki buğu son nefesi olabilir.
Mary Pórtico está en algún lugar en San Francisco.
Mary Portico San Francisco'da bir yerlerde.
¿ Y si Oliver le envió las drogas a Ethan a cambio de que le entregara las fotos a los padres de Mary Pórtico?
Peki ya Oliver malları Mary Portico'nun ailesine fotoğrafları teslim etmesi karşılığında vermişse?
¿ Dónde está Mary Pórtico?
Mary Portico nerede?
La mirada del Sr. Pórtico cuando entró en la habitación de Mary en el hospital, no se me olvidará en mucho tiempo.
Bay Portico'nun, Mary'nin hastane odasına girerkenki yüz ifadesi uzun zaman aklımdan çıkmayacak.
Habia un portico afuera de la sala, tu sabes, ese tipo de porticos que se usa para descansar.
Odanın kenarında bir sedir vardı. Hani şu üzerine yatılan sedirlerden.
Si me siguen, nos dirigiremos hacia el Pórtico Norte.
Beni takip ederseniz, Beyaz Sarayın "North Portico" olarak adlandırılan bölümünü görebilirsiniz.