Translate.vc / испанский → турецкий / Pádres
Pádres перевод на турецкий
47,640 параллельный перевод
Se lo conté a nuestros padres para evitarles más dolor y para explicar la ausencia de un cadáver identificable.
Bu, daha fazla acı çekmemeleri ve kimliği belirlenebilen bir cesedin olmayışını açıklamak için ebeveynlerimize anlattığım bir hikaye.
Pero al irme quedando dormido... algo que dijeron mis padres me hizo pensar.
Ama tam uykuya dalarken... annemlerin söylediği bir şey beni düşünceye daldırdı.
Ya estoy progresando con los padres.
Anne baba üzerinde şimdiden büyük ilerleme kaydettim.
No le pedirías a tus padres un juguete viejo.
Hiç ailenden eski oyuncak ister misin?
Solías tener todo el amor de tus padres.
Ailenin tüm sevgisine sahiptin.
Tal vez tus padres necesiten que les abran los ojos.
Belki annenlerin biraz aydınlanmaya ihtiyacı vardır.
Bien, todos sus padres trabajan en PerriCorp.
Aileleriniz Puppy Co'da çalışıyor.
- ¡ Padres!
- Ebeveynler!
Mis padres la escribieron solo para mí.
Ailem bunu benim için yazdı.
¿ Tus padres son Lennon y McCartney?
Ailen Lennon ve McCartney mi?
No puedo creer que mis padres no me contaran esto.
Annemlerin burayı anlatmadığına inanamıyorum.
Tus padres no nos llevarán a ninguna parte.
Annenler bizi hiçbir yere götürmez.
¿ Ni tus padres?
Peki, ya annen baban?
No tuviste padres, ¿ verdad?
Senin hiç ailen olmadı, değil mi?
¿ A tus padres?
Annenlere mi?
Vamos a salvar a tus padres.
Aileni kurtaracağız.
No volverás a secuestrar a los padres del Tuerto Tim.
Tek Gözlü Tim'in ailesini kaçırmanın cezası.
¡ Suelta a nuestros padres!
Anne babamızı bırak!
¡ Sus padres!
Onunkileri.
¡ Los padres!
Anne babayı.
¡ Pudiste tener el amor de tus padres solo para ti!
Ailenin sevgisini tekrar kazanabilirdin!
Saca a tus padres... de aquí.
Annenleri... kurtar.
Tienes a tus padres para ti solo.
Annenler yine sana kaldı.
De niño, solía ver a los otros niños jugando a la pelota con sus padres.
Çocukken diğer çocukları babalarıyla top oynarken görürdüm.
No quiero oír cómo mis padres...
Ebeveynlerimin yaptıklarını duymam gerekmiyor.
Como mis propios padres que me vendieron... a su propio bebito, como esclavo.
Tıpkı beni, kendi bebeklerini satarak köle yapan ebeveynlerim gibi.
Tulsa, sólo porque tus padres se han ido, eso no significa que no puedas tener una familia.
Tulsa, ailen gitti diye bir ailen olmayacak demek değil.
Sí, esta es la casa que nuestros padres nos dejaron.
Evet, bu evi bize ailemiz bıraktı.
Vamos a visitar a tus padres.
Hadi gidip annenle babanı ziyaret edelim.
Si alguien habla mal de sus padres, lo mato.
Arkadaşımın ailesine laf edeni affetmem.
Sé que tus padres murieron en un accidente.
Ebeveynlerinin bir kaza sonucu öldüğünü biliyorum.
Andy tomó el caso. Habló con los padres.
Dosyayla Andy ilgilendi, çocuğun ailesiyle konuştu.
Y con estas buenas personas, mis padres, a quien tanto quiero.
Ve elbette bu güzel insanlar çok sevdiğim ailem ile.
También volví para dejar a mis padres saber, porque esto ha sido motivo de gran preocupación para ellos, que he decidido dejar que hagan lo que quieran con mi habitación de la niñez. Ellos quieren...
Gelmemin bir diğer sebebi de, kendileri bir süredir bu konuda ciddi bir endişe taşıdığı için aileme çocukluk odama dilediklerini yapma konusunda müsaade etme kararı aldığımı söylemekti.
Perdió a sus padres cuando era muy pequeño.
Çok genç yaşta ailesini kaybetmiş.
Hace un mes no tenía padres...
Bir ay önce hiç babam yoktu.
Robin, voy a enseñarte esas cosas que enseñan los padres a los hijos.
Robin, hazır ol. Sana birkaç baba-oğul şeyi öğretmek üzereyim.
Mis dos padres son el mismo padre.
İki babam da aynı baba.
Nuestros padres ya están muertos.
Artık ailelerimiz yok.
Sin embargo, Danny y sus padres murieron hace como 15 años.
Yine de Danny ve ailesi öleli 15 yıl oldu.
Quiero saber qué pasó. Conmigo, con mis padres,
Neler olduğunu öğrenmek istiyorum.
Si él sigue vivo, ¿ significa que sus padres siguen vivos?
O hâlâ hayattaysa bu, ailesi de hayatta mı demektir?
El grandote, Dink, mató a sus padres a martillazos.
Cüsseli olan, adı Dink, çekiçle anne babasını öldürdü.
No quería hacer el anuncio, y sus padres lo sobornaron.
Reklamda oynamak istemeyince ailesi ona söz vermişti.
Perdió a sus padres.
Aileni kaybettin.
Nuestros padres crearon algo importante y mi tarea es mantenerlo saludable y con vitalidad.
Babalarımız önemli bir şey yarattı. Onu canlı ve sağlıklı tutmak da benim görevim.
Me marché a los diez años de edad en un jet con mis padres.
Buradan ailemle birlikte uçakla ayrıldığımda on yaşındaydım.
Mis padres mamá, papá.
Ailemi annemi, babamı.
Nuestros padres eran grandes amigos.
Ailelerimiz yakın dosttu.
Secuestran niños para controlar a los padres.
Aileleri kontrol etmek için çocuklarını kaçırır.
Sollozando por tus padres y su pérdida.
Aileni kaybetmenin acısıyla ağlıyorsun.