Translate.vc / испанский → турецкий / Salon
Salon перевод на турецкий
1,712 параллельный перевод
- No, necesitamos la Sala de la Rosa.
Hayır. Bize Kırmızı Salon lazım.
Me temo que la Sala Dorada no servirá.
Tamam. Maalesef Sarı Salon olmaz.
Richard, tenemos que conseguir la Sala de la Rosa.
Richard Kırmızı Salon'u tutmamız lazım.
El living y la recepción puede ser un buen lugar para empezar.
Salon resepsiyon bölümünden başlamak hoş olur.
No puedes tener un salón lleno de anglosajones... esperando por la torta tanto tiempo.
Bir salon dolusu Anglo - Saxon pasta için bu kadar bekletilmez.
¿ Luke te ha traido el salon de su tía abuela?
Luke büyük teyzesinin salon takımını mı getirdi?
Es tan grande, y estas divisiones pueden acortar el cuarto para que así no se vea tan vacío.
Salon çok büyük ve bu ince duvarlar odayı istediğin yerden böler ki çok boş görünmesin.
Para los espacios.
- Salon için.
No puedes mantener una sala llena de anglosajones esperando el pastel tanto tiempo!
Bir salon dolusu Anglo-Saxon pasta için bu kadar bekletilmez.
Joy y Darnell no eran muy religiosos y no podían permitirse alquilar un salón así que se casaron en el parque.
Joy ve Darnell hem dindar değildiler, hem de salon tutacak paraları yoktu böylece parkta evlendiler.
Y tengo que atender a mis pacientes.
Salon müşteri dolu. Ve de hastalarımla ilgilenmek zorundayım.
- No, está libre durante el día.
Yok salon tüm gün boş.
Este cine es una bosta, el asiento es incómodo, la pantalla es la mitad y ese tipo se está comiendo una manzana - ¿ Quiere un pedazo?
Bu salon berbat. Koltuğum hiç rahat değil, perdenin yarısı yok ve şu adam elma yiyor.
Tú fuiste el que entró en el salon.
Kuaföre gelen sendin.
Por supuesto, esos días están eclipsados por el gigante complejo comercial de Hollywood y Highland el cual contiene una docena de teatros.
Tabi şu günlerde, içerisinde bir düzine salon bulunduran devasa HollywoddHighland Gösteri Merkezi yanında küçük kalıyor.
Sin ayuda de ningún tipo de dispositivo o tecnología, no fue un truco casero.
Bu adam kendini yaktı, her hangi bir alet veya teknoloji kullanmadan. Bu bir salon numarası değildi.
Este és el lugar para los dotados y los desajustados. holaaaaa!
Cesaretliler ve yetenekliler için bir salon.
este es el salon del sexo, donde todo se acontece.
Burası da seks odası. Her şey burada oluyor.
Tenemos una audiencia en la Sala A.
Saat 3'te Salon A'da oturumumuz vardı.
En realidad, su audiencia se cambió al salón de actos.
Tamam, aslında toplantı salonunuz Büyük Salon'a alındı.
El gimnasio estaba atestado de gente.
Salon Kübalılarla dolmuş.
Perdón... ¿ Ustedes conocen este salon...
Pardon... Bu kuaförü nerde bulabileceğimi biliyor musunuz?
- Y yo estaría encantada, Reese si me acompañaras al baile de salón los martes a la noche.
- Ve Reese, salı akşamları salon dansına benimle birlikte gelirsen büyük zevk duyarım.
Soy dueño de esa cámara...
O salon bana ait sanki bu ellerle inşa edilmiş gibi.
Tengo un salón en la ciudad, y estos cosméticos esta resultando.
Şehirde bir güzellik salonım var ve bu fondöten gerçekten uyar.
Llenaremos el teatro con esta crítica.
Bu kritikle o salon tamamen dolacak.
- ¿ Bailes de salón?
- Salon dansı mı?
Dijo "bailes de salón".
Salon dansı dedi!
Yo enseño... bailes de salón.
Ben salon dansları öğretirim.
- ¿ Bailes de salón?
- Salon dansı.
Y Uds... aprenderán bailes de salón en su detención.
Ve siz, cezalı olduğunuz dönemde, salon dansı öğreneceksiniz.
Joe, ¿ conoces a algún estudiante que quiera bailar bailes de salón?
Joe, öğrencilerimiz arasında salon dansı yapmak isteyecek bir kişi bile var mı?
El clásico baile de salón consiste de los siguientes bailes :
Klasik salon dansları, şu danslardan oluşur :
El baile de salón es... para reyes y emperatrices.
... Salon dansları krallar ve imparatoriçeler içindir.
Ahora, el baile de salón se trata de dos cuerpos que se mueven como si fueran uno.
Şimdi, salon dansı, iki vücudun tekmiş gibi hareket etmesi demektir.
- Estuvo en el "pelotero".
- İşte size salon dansı.
¿ Qué le parece eso, Sr. Baile de Salón?
Buna ne diyorsun bakalım bay salon dansı?
La vida, para estos chicos, es una pelea para seguir vivos y el esfuerzo para llegar a fin de mes, y no el baile de salón.
Bu çocuklar için yaşamak hayatta kalma savaşı, ve ay sonunu getirme mücadelesidir. Salon dansı değil.
Así se ve el baile de salón.
Salon dansı böyle bir şeydir.
¿ Cuándo harán bailes de salón estos chicos?
Bu çocuklar ne zaman salon dansı yapacaklar?
Nunca un momento aburrido en el baile de salón, como pueden ver.
Gördüğünüz gibi salon dansı hiç de sıkıcı değil.
- Sí. ¿ Es tu gimnasio?
- Bu salon senin mi?
El Bandido Enmascarado llegó al Salón de la Lámpara de Araña muy tarde.
Maskeli Haydut, Şamdanlı Salon'a çok geç kalmış.
De la sala y la consumición ustedes, de las luces y el sonido nosotros.
- Salon ve içkiler sizin. - Geri kalan ışık, ses falan bizden.
Conozco bien esa sala.
- Gerçekten çok iyiydin, bu salon hiç kolay değildir.
Es un cuarto grande, no necesitan estar cerca.
Koskoca salon sizin. Kıç kıça olmanız gerekmiyor ki.
Me gustaría asociarme a algún gimnasio.
Katılacak bir salon arıyordum ve ilanı görünce...
Necesitamos la Rosa.
Bize Kırmızı Salon lazım.
Y ésa es la sala...
- Orası da salon.
- Es por el salón.
Salon kirası olarak.
GRAN COMPETENCIA ANUAL DE BAILE DE SALON
Geleneksel Büyük Salon.