Translate.vc / испанский → турецкий / Samaritan
Samaritan перевод на турецкий
497 параллельный перевод
Hermano, tú sí que eres un verdadero samaritano.
Kardeşim, sen gerçek bir Samaritan'sın.
El barco era el S. S. Samaritan... Lo llamaban así... porque visto desde fuera parecía una indefensa y obesa dama,
S.S. Samaritan adıyla bilinen - bu gemi, dışarıdan zararsız, yaşlı, şişman bir bayan, -
El dueño del S. S. Samaritan... cuyas manos-estas mismas manos - los manos de Firmin... arrojaron a siete oficiales alemanes en un horno ardiente.
S.S. Samaritan'ın kumandanı, elleriyle, işte, işte bu elleriyle yedi alman subayını fırına fırlatan adamla!
- ¿ Niños, a qué quieren jugar?
Evet çocuklar ne oynamak istersiniz? İyi Samaritan!
¿ Dónde está el samaritano negro?
Abanoz Samaritan şimdi orada mı?
Ahora McClane y el samaritano irán al metro ubicado en la 72 con Broadway.
Simon der ki... McClane ve Samaritan 72. caddede, Broadway'deki Metro istasyonuna gidecekler.
McClane y el samaritano.
McClane ve Samaritan.
Tras el tratamiento por inhalación de humo, el agente Mulder fue dado de alta del Hospital Samaritan en buen estado.
Dumana maruz kaldığı için tedavi gören Ajan Mulder, Samaritan Hastanesi'nden sağlıklı şekilde taburcu edildi.
Supongo que fue cuando... cuando Jesús salva al Samaritano.
Sanırım en güzeli Isa'nın Samaritan'ı kurtardığı.
No, eso es un cuento que narra Jesús sobre el Samaritano que ayuda a alguien más.
Hayır, o Samaritan'ın bir başkasına yardım edişine dair İsa'nın anlattığı bir hikaye.
Supongo que conoce la parábola del buen samaritano.
İyi Samaritan'ın hikayesini bilir misiniz?
Entonces estará de acuerdo con la señora Tatcher en que hoy nadie se acordaría del buen samaritano si sólo hubiera tenido buenas intenciones también llevaba dinero.
O zaman Bayan Thatcher'e katılırsınız... Yalnızca iyi niyetli olsaydı, Samaritan'ı kimse anımsamazdı, çünkü onun ayrıca parası da vardı.
- Exactamente a lo mismo que el buen samaritano.
- İyi Samaritan'ın dediğini.
Gracias, eres una óptima "samaritana".
Teşekkür ederim. Sen gerçekten iyi bir Samaritan'sın.
Una mujer samaritana vino a sacar agua del pozo.
Bir Samaritan'lı kadın biraz su doldurmaya geldi.
Eres un Judío, y yo soy Samaritana.
Sen bir Musevi'sin, ve ben bir Samaritan'lıyım.
Los Judíos no usan las mismas copas y tasas que usan los Samaritanos.
Museviler Samaritan'lıların kullandığı aynı bardağı kullanmazlardı.
Mis ancestros Samaritanos adoraron a Dios en esta montaña... pero los Judíos dicen que Jerusalén es donde debemos adorar a Dios.
Benim Samaritan'lı atalarım bu dağlarda Tanrı'yla tanıştı ama siz Museviler Tanrı'yla buluşacağımız yerin Kudüs olduğunu söylüyorsunuz.
Ustedes Samaritanos no saben realmente a quien adoran.
Siz Samaritan'lılar gerçekten kiminle buluştuğunuzu bilmiyorsunuz.
Muchos de los Samaritanos in ese pueblo creyeron en Jesús... porque la Mujer había dicho, "El me ha dicho todo lo que he hecho"
Bu kasabadaki çoğu Samaritan'lılar İsa'yı kınadılar çünkü kadın dedi ki, "Bana yaptığım her şeyi söyledi."
Así que cuando los Samaritanos fueron hacia Él... le rogaron que se quedara con ellos... y Jesús se quedo ahí dos días.
Bu yüzden Samaritan'lılar ona geldiler onlarla kalması için Ona yalvardılar ve İsa orada iki gün kaldı.
No estábamos en lo cierto cuando dijimos que eras un Samaritano... y que tienes un demonio dentro?
Samaritan'lı olduğunuzu ve içinizde şeytan olduğunuzu söylemekte haklı mıydık?
Soy el Dr. Linzer, del hospital Buen Samaritano
Michelle, ben Good Samaritan hastanesinden Doktor Linzer.
Sí, Evan, es Michelle. ¿ Sabes si se tenemos acceso a las cámaras del hospital Santa Matita?
Evet, Evan, ben Michelle. Good Samaritan Hastanesindeki ameliyat odalarının görüntülerine giriş iznimizin olup olmadığını biliyor musun?
Te dejaron en la sala de emergencias del hospital "Good to Mary".
Seni acile bıraktılar, şeydeki- - - Good Samaritan. - Good Samaritan.
No eres ningún buen samaritano.
Bunu söyleme Samaritan. Kamyonu ödemişti.
No estás para hacer caridad, eso es todo.
Sonuçta sen "the Good Samaritan" değilsin hepsi bu.
Uno los tres desgraciados recibirán atención en el hospital.
Bir : Siz üç göt herif orada Good Samaritan'daydiniz.
¿ No tenías que contestar el teléfono en "Los Samaritanos" esta noche?
Samaritan'ın telefonlarına bakmayacak mısın?
La sala de emergencias del Good Samaritan admitió dos pacientes hace como una hora ambos, casos confirmados de envenenamiento por sarín.
Good Samaritan'da acil servise iki hasta kabul edilmiş ikisine de sarin zehirlenmesi teşhisi konmuş.
Por favor llame al hospital Good Samaritan.
Lütfen Good Samaritan Hastanesini arayın.
Camilla está en el Buen Samaritano.
Camilla Good Samaritan Hastanesi'nde.
Vale. Los cuerpos están en el Good Samaritan.
Cesetler Good Samaritan'da.
La Familia esta yendo hacia el Good Samaritan para estar con su hija.
Aile kızlarının yanında olmak için Good Samaritan'a gidiyor.
Entregate al nuevo Luxus Samaritano
"Yeni Luxus Samaritan'a teslim olun."
Finge ser un conductor para los Samaritanos de medianoche, entrega comida a los vagabundos.
Kimsesizlere yemek götürmek üzere Midnight Samaritan için çalışan bir şoför kılığına girdi.
¡ y haya un buen samaritano que de casualidad esté en el lugar y momento adecuados!
Bakarsın iyi bir Samaritan doğru yerde ve doğru zamanda olur.
- Es para ti. Acabo de volver del Good Samaritan.
Hastaneden yeni geldi.
Hablando de buen samaritano.
Good Samaritan'a söylen bakalım.
¿ Samaritano?
Samaritan mı?
Sí, ¿ en algo llamado Samaritano?
Samaritan dedikleri şey üzerinde.
Sabía que había oído del Samaritano antes.
Samaritanı daha önce duymuştum.
Ahora, Arthur, ¿ Qué era Samaritano?
Arthur, tam olarak Samaritan neydi?
Samaritano es un proyecto verdaderamente extraordinario.
- Samaritan gerçekten muazzam bir proje.
Samaritano es revolucionario.
- Samaritan devrimsel.
Samaritano es una verdadera inteligencia artificial.
Samaritan gerçek bir yapay zeka.
Samaritano... ¿ dónde está ahora?
Samaritan, nerede?
Samaritano fue destruida hace años.
Samaritan yıllar önce yok edildi.
Es el samaritano.
Samaritan.
El Senador Kennedy esta ahora en el hospitál Good Samaritan de Los Angeles, presumiblemente su corazón todavía late.
Senatör Kennedy şu an Los Angeles'taki Good Samaritan Hastanesi'ne götürüldü ve hâlâ kalbi atıyor.
El Samaritano.
Samaritan.