Translate.vc / испанский → турецкий / Senõra
Senõra перевод на турецкий
66,144 параллельный перевод
Soy un viejo espía, Señora.
Ben eski casusum efendim.
El problema no es tanto destruir ISIS, Señora presidenta...
Sorun IŞİD'i yok etmek değil Sayın Başkan ancak...
Señora presidenta electa.
Sayın Seçilmiş Başkan.
Los tiene, señora.
- Var, hanımefendi.
Empeora. "Las mismas fuentes informan que, tras informes clasificados sobre la materia, la señora Keane parece decidida a acercarse servicialmente a países sospechosos de financiar el terrorismo".
Daha da kötüleşiyor. " Aynı kaynaklar Bayan Keane'in konu hakkındaki gizli bilgilendirmelerden sonra bile şüpheli terörizm destekçilerine karşı.. ... daha ılımlı yaklaşmaya kararlı olduğunu söylüyor.
Señora presidenta electa...
Sayın Seçilmiş Başkan...
Señora.
Hanımefendi.
Señora, ¿ puedo traerle algo?
Efendim, Size bir şey getirebilir miyim?
¿ Quería verme, señora?
Beni mi görmek istemiştiniz efendim?
Señora, estuve en la Casa Blanca el 11 de septiembre.
Efendim, 11 Eylül'de Beyaz Saray'daydım.
Señora presidenta electa, siento interrumpir.
Sayın Seçilmiş Başkan, böldüğüm için üzgünüm.
Me temo que no, señora.
Maalesef hayır, efendim.
¿ Puedo ayudarla, señora?
Size yardım edebilir miyim efendim?
Buenas tardes, señora.
İyi günler hanımefendi.
- Señora, ¿ está bien?
- Güvende misiniz efendim?
Por el capítulo 18 del código 3056 de los EE. UU., es ilegal por su parte rechazar protección, señora.
Anayasanın 18. bölümünün 3056. fıkrasına göre korumayı reddetmeniz yasadışı efendim.
Señora, entiendo su impaciencia, pero es posible que fuera el objetivo
Efendim, sabırsızlığınızı anlıyorum ama.. ... hala bir suikast girişiminin...
- Sí, señora.
- Peki efendim.
- Señora presidenta electa.
- Sayın Seçilmiş Başkan.
Señora presidenta, ¿ puede hablar un poco más alto?
Yüksek sesle konuşabilir misiniz?
Señora presidenta electa, espero que me esté oyendo y, si lo está, escúcheme.
Sayın seçilmiş başkan, umarım dinliyorsunuzdur. Dinliyorsanız, sözlerime kulak kabartın.
Sabremos más tras la investigación de la policía de Nueva York. - Señora.
NYPD'nın araştırmasından sonra daha fazla bilgi sahibi olacağız.
Su transporte está llegando, señora. - Está solo a unos minutos.
Aracınız bir kaç dakika uzaklıkta efendim.
Por aquí, señora.
Buradan efendim.
- Diga que no es cierto. - Señora.
- Doğru olmadığını söyleyin.
Es para salvaguardar su localización física, señora.
Konumunuzu koruma amaçlı efendim.
Señora, ¿ puedo traerle algo?
Size bir şey getirebilir miyim efendim?
Señora, el hecho es que la explosión tuvo lugar a menos de 20 manzanas de su hotel.
Efendim, patlama otelinizin... 20 sokak ötesinde oldu.
Señora, necesito que se mueva.
Efendim, giremezsiniz.
Señora, tiene que venir conmigo.
Hanımefendi, benimle gelmeniz gerek.
Señora presidenta electa.
Sayın Halef Başkan.
Señora, este es el general Majid Javadi.
Efendim, bu Tümgeneral Majid Javadi.
Señora, si me lo permite, siento que le debo una disculpa.
Efendim izin verirseniz, size özür borçlu olduğumu hissediyorum.
¿ Señora?
Hanımefendi.
Señora, hay algo más que deberíamos de revelar, para que todos lo supiéramos todo.
Efendim, açığa çıkarmamız gereken başka bir şey var. Kafamızda soru işaretleri kalmaması için.
Señora presidenta electa.
- Sayın Halef Başkan.
Para mí es un honor, señora.
Efendim, bu benim için bir onur.
Sí, señora.
- Tabii efendim.
- Señora presidenta electa.
- Sayın Halef Başkan.
Me temo que se toma esto de modo personal, señora.
Korkarım ki bunu kişisel alıyorsunuz efendim.
Con el debido respeto, señora, yo no lo haría directamente.
Saygısızlık etmek istemem efendim ama ben olsam değinmezdim.
Sí, señora.
- Peki efendim.
Bajan por la escalera este, señora, y salen por la puerta trasera.
Onlar doğu tarafındaki merdivenden iniyor efendim. - Arka girişten çıkacaklar.
Señora, mis órdenes son introducirla en este vehículo.
Efendim, aldığım emir sizi bu arabaya bindirmek.
Rápido, señora, por aquí.
Çabuk olun efendim, bu taraftan.
- Señora presidenta.
- Sayın Başkan.
Tranquilícese, señora. - ¿ Dónde va?
- Yavaşlayın efendim, nereye gidiyorsunuz?
- Es urgente. Señora, me han mandado acompañarla fuera del edificio.
Efendim, sizi binadan çıkarma emri aldık.
¿ Señora presidenta?
Sayın Başkan.
¡ Señora presidenta, por favor!
Sayın Başkan, lütfen!
¡ Señora presidenta!
Sayın Başkan!