Translate.vc / испанский → турецкий / Sinaí
Sinaí перевод на турецкий
92 параллельный перевод
" LLEGARON AL DESIERTO DEL SINAÍ,
" SİNA ÇÖLÜ'NE VARDILAR.
Eso dice el sexto Mandamiento según le fue entregado a Moisés en el Sinaí por el mismo Señor, Dios de Israel.
Altıncı Emir böyle buyuruyor. Hz. Musa'ya Sina Dağı'nda Yüce Tanrı tarafından indirilen vahiyde böyle diyor.
Majestad, anoche los astrólogos vieron una estrella maléfica Proviene de las fronteras del Sinaí y Libia hasta las cataratas del Nilo
Yüce efendim, dün gece astrologlarımız Mısır sarayına kötülük yıldızının girdiğini gördü.
Pero para un esclavo condenado como Josué... podría ser la diferencia entre la muerte y la vida en las minas de cobre de Sinaí.
Fakat Yeşu gibi suçlu bir köle için... dikenler üzerinde ölmek ile Sina'daki bakır madenlerinde yaşamak arasındaki farkı belirleyebilir.
Sinaí es su lugar santo.
Sina onun tapınağı.
Ningún hombre ha puesto el pie sobre las laderas prohibidas del Sinaí.
Sina'nın yasak yamaçlarına ayak basan olmadı.
- Fuerza, sacerdotes de Sinaí.
- Güç sizin olsun, Sina şeyhleri. - Tanrı kalbine yol göstersin.
Y Moisés llevó a Israel desde el Mar Rojo hasta el desierto del Sinaí.
Ve Musa İsrail oğullarını Kızıl Denizden çıkartıp Sina çölüne götürdü.
Compañeros ciudadanos y amigos de la audiencia invisible... En las montañas santas del Sinaí en los días de la antigüedad dictó Dios la ley. Y aquí, en esta sala...
Yurttaşlarım ve görünmez dinleyici dostlar, antik zamanlarda kutsal Sina'nın kutsal tepelerinden bizi koruyup ve burada, bu mahkeme salonunda bu mahkeme salonunda...
En las montañas santas del Sinaí en la antigüedad, dictó Dios la ley que ha sido nuestro bastión y escudo, y aquí, en esta sala hemos reivindicado la fe de nuestros padres.
Antik zamanlarda kutsal Sina'nın kutsal tepelerinden bizi koruyup, siper olan kanun geldi. Ve burada, bu mahkeme salonunda atalarımızın inancının haklı çıktığını gördük.
Sí, cruzando el Sinaí.
Sina'yı geçeceğim.
¿ Por el Sinaí?
Sina'yı mı?
¿ A través del Sinaí?
Sina'yı mı geçeceksin?
Judea, Jordania, Armenia, Fenicia, las provincias de Sinaí y Arabia y las islas de Chipre y Creta.
Judea, Ürdün, Ermenistan, Fenike, Sina ve Arabistan'daki şehirler Kıbrıs ve Girit adaları.
Moisés que baja del Sinaí.
Sina Dağı'ndan inen Musa.
En Irán hay hombres míos, en Argelia, ídem, en Egipto, ni hablemos, en el Sinaí, durante la guerra del 56, fueron mis hombres quienes defendieron los pozos de petróleo.
İran, Cezayir ve Mısır'da adamların var. 1956'da Sina Savaşı boyunca, petrol kuyularını benim adamlarım korudular.
De aquí en adelante, esta copa no será solo un recuerdo del pacto que Dios hizo con sus padres en el monte Sinaí,
Şu andan itibaren, bu kap, Tanrı ile babalarımız arasında Sina dağında yapılan anlaşmanın işareti olmayacak.
Con lo que sale de su boca se podría volar el desierto del Sinaí.
Sina çölüne gübre olacak kadar pislik sallıyor.
Viajamos a Tel Aviv para entrenarnos en el Desierto del Sinaí.
Ertesi gün Tel Aviv'e uçuyoruz. Sina Çölü'nde gizli bir yerde eğitileceğiz.
Sabemos que perdimos al contingente belga en el Sinaí.
Belçika birliğini Sinai'de kaybettiğimizi biliyoruz.
"Y Jesús fue llevado al Monte Sinaí donde murió y tuvo una resu-erección al tercer día."
Ve sonra İsa Sina dağına götürüldü. Orada ölüp üç gün sonra resürereksiyon oldu.
Estaba cambiando de tren viniendo de Campamento Sinaí.
Sinai Kampı'ndan dönerken tren değiştiriyordum.
Los turcos tuvieron que transportar cañones, pontones flotantes, comida y agua a través del desierto del Sinaí y no perdieron un sólo hombre.
Türklerin havan topları, şamandıraları, yiyecekleri ve suları Sina çölünden geçirmeleri gerekmişti ve tek bir adam bile kaybetmediler.
llevando la Palabra de Dios, cuando bajó del Sinaí, pilló a los israelitas en flagrante delito.
Tanrı'nın sözüyle Sina dağından indi ve İsrail'lilerle karşılaştı. - Evet.
Y en tres o cuatro días, Israel ocupó el Sinaí, Ramallah y Jerusalén.
Ve İsrail iki ya da üç gün içinde, Sina, Ramallah ve Kudüs'ü işgal etti.
¿ Por qué hace tanto frío en el desierto del Sinaí?
Sinai'de hava neden bu kadar soğuk?
En el monte Sinaí.
Sinaï tepesinde.
Fue una idea de Moshé, mi marido, tras la expulsión del Sinaí.
Aslında ben Nagiv'e ölüp bitmiyorum. Ama kocam Moshe, sürüldükten sonra bizim buraya taşınmamızı istedi.
Recuerdo que cuando fuimos expulsados del Sinaí, tras abandonar Yamit,
Sinay'dan ayrılışımızı hatırlıyorum. Yamit'den ayrıldıktan sonra....
Hermanos cristianos... escúchenme cuando digo... que el más importante de los Mandamientos... no fue grabado en una tablilla por Dios en el Sinaí.
Kardeşlerim, şunu iyi bilin ki... en büyük emir Sina dağında Tanrı'nın parmakları tarafından tabletlere yazılmamıştı, hayır.
En el Viejo Testamento, cuando Moisés baja al Monte Sinaí con los 10 Mandamientos, está muy molesto de ver a su gente adorando a un becerro dorado.
Eski Ahit'e göre Musa, Sina Dağı'ndan elinde 10 Emir'le birlikte geldiğinde, insanlarının altından bir buzağı heykeline taptıklarını görür ve çok üzülür.
El templo del Sinaí era un local que ocasionalmente daba un espectáculo parecido a una noche de las Vegas para recaudar fondos para Israel
Sinai tapınağı yerel bir tapınaktı ve zaman zaman Las Vegas gecesi yapılırdı. İsrail için para toplanırdı.
Podemos terminarla aquí, la historia que comenzó con Moisés en el Sinaí hace 3.500 años.
Hemen burada bitirebiliriz. Musa'nın Sina'da 3500 yıl önce başlattığı hikâyeyi sona erdirebiliriz.
Begin y Sharon nunca se dan de nuevo Sinaí.
Begin'le Sharon Sina'yı geri vermez.
No puedo creer que le están dando a el Sinaí. ¡ Increíble!
Sina'yı verdiklerine inanamıyorum. lnanılmaz bir şey!
Les dimos todo el Sinaí y lo que recibimos a cambio?
Sina'nın tamamını onlara verdik ama karşılığında aldığımıza bak.
Entonces, ¿ también crees que Moisés vagó 40 días por el desierto y escaló el Monte Sinaí en donde una fuerza sobrenatural talló una conveniente guía conductual en dos pedazos de piedras?
Ayrıca Musa'nın 40 gün çölde dolaştığına, Sina Dağına tırmandığına bu noktada, uygun davranış listelerinin iki parça taşa, doğaüstü bir güçle oyulduğuna inanıyor musun?
En el monte Sinaí donde hicimos este pacto con Dios,
Tanriyla bu bagi kurdugumuz Sina daginda bize soyle dedi : " Size toprak veriyorum ama bir sartla.
"Hidroterapeuta matriculado con experiencia en cuidado de ancianos, ambulatorio del hospital Sinaí".
"Sertifikalı hidroterapist" "Sinai Hastanesi Ayakta Tedavi Kliniği, geriatrik hastalarda deneyimli"
De las alturas del Golán, al norte, al Sinaí, en el sur.
Kuzeyde Sion Dağlarından, güneyde Sina'ya.
Cuando Moisés habló con Dios en el Sinaí los judíos abandonaron la ley y bailaban estáticamente alrededor del ternero olvidando a quien los había sacado de Egipto.
Musa, Tanrı ile Sina Dağı'nda buluşurken Yahudiler hukuktan şaştı ve onları Mısır'dan kimin çıkardığını unutarak buzağının önünde mest olmuşçasına dans ettiler.
Iba a encontrarse conmigo en el Monte Sinaí.
Mount Sınai'de benimle buluşmak için yola çıkmıştı.
Amita Ramanujan, Nació el 10 de Julio, 1975, en Hospital Monte Sinaí. A las 6 : 31 de la mañana.
Amita Ramanujan, 10 Haziran 1975 de, Cedars-Sinai hastanesine Sabah 6.31'de doğdu.
O por aquí, a través de los desiertos del Sahara y Sinaí.
Veya buradan Sahra ve Sina çöllerinden.
Sólo durante unos pocos miles de años, los desiertos del Sahara, del Sinaí y el Árabe fueron verdes y exuberantes.
Sadece birkaç bin yıllığına, Sahra, Sina ve Arap çölleri bereketli ve yemyeşil.
Pagará si alguna vez necesitas cirugía ortopédica en el Monte Sinaí como cuando me apuñalaste por la espalda.
Bu sana, Mount Sinai Hastanesi'nde bir ameliyata ihtiyaç duyarsan yardımcı olacaktır. - Beni sırtımdan bıçaklarsan falan mı yani?
Hacer mi parte. ¿ Ortopédico en el Monte Sinaí?
Rolümü oynuyorum. Mount Sinai Hastanesi mi?
Señor... No tengo nada de dinero, pero necesito ir al hospital Monte Sinaí.
Bayım, hiç param yok, ama Mount Sinai Hastanesi'ne gitmem gerekiyor.
Hospital Monte Sinaí.
Mount Sina Hastahanesindesin.
Moisés y los israelitas adquirieron una fuente de energía sobrenatural en el monte Sinaí.
Musa ve israiloğulları, Sina dağında bir tür doğaüstü enerji şekli elde ettiler.
Si Cristiano penso que su carga era grande, estaba por descubrir que las cosas podían volverse peores, ya que estaba a punto de conocer la montaña de fuego, Monte Sinaí, una peligrosa pendiente que ha sido el fin del viaje para muchos peregrinos.
Sinai dağı, bir çok Hacı'nın yolunu kesmiştir.