Translate.vc / испанский → турецкий / Sús
Sús перевод на турецкий
304,762 параллельный перевод
Richard, cállate.
Richard, tamam sus.
Contratamos a alguien para buscar sus reemplazos.
Biz de sizin yerinize birilerini bulması için birisini tuttuk.
A Ed Chen por sus dos buenas decisiones :
Ed Chen'in bu zekice hamlesine tabii ki.
Mi hombre, el asesino de Gavin, jamás comprometería sus principios por dinero.
Erkeğim, yani Gavin'in katili asla para için prensiplerinden ödün vermez.
¿ Sabes lo que eso le hace a sus niveles de cortisona?
Böyle bir stresin kortizol seviyesine etkisinden haberin var mı acaba?
Conoces a la gente por cómo trata a sus inferiores.
Bu küçük insanlara karşı olan tutumunu gayet iyi anlatıyor Richard.
Sé que crees que soy una especie de héroe que construyó una bomba de tiempo y se la puso a Gavin Belson, para acabar con él como represalia por sus malas acciones.
Benim mücadeleci bir herif olduğumu ve saatli bir bomba yapıp yaptığı yanlışlarından dolayı onu alaşağı etmek için Gavin Belson'a itelediğimi zannediyorsun, biliyorum.
Hackeé los ascensores de la Freedom Tower.
- Sus, sus. Özgürlük Kulesi'nin asansörlerini hackledim.
Y así y todo, acepté sus consejos comerciales.
Bir de üstüne heriften tavsiye aldım.
Jack y sus cajas...
Mesela, Jack ve kutusu vardı.
Así que, como puedes ver sus datos estarán más seguros porque se guardará en varios dispositivos.
Sizin de gördüğünüz gibi verileriniz çok daha güvenli olacak. çünkü birden fazla cihazda depolanacaklar.
En realidad, Melcher lo aprobó, pero su prometida quería certificar que nuestro producto se acoge a sus protocolos de seguridad.
Melcher imzaladı aslında ama nişanlısı yaptığımız şeyin, onların veri işleme ve güvenlik protokollerine uygunluğundan emin olmak istedi.
En serio. Saquen sus teléfonos.
Diyorum size, çıkarın telefonlarınızı.
Obviamente no quiero hacer un gran alboroto. Así que creo que será suficiente con que digan unas palabras sobre el impacto profundo que tuve en sus vidas.
Tabii ki bu olayı büyütmek istemiyorum, bu yüzden sanırım herkes hayatınıza derinlemesine etki ettiğim birkaç anınızı anlatabilirsiniz.
Les estoy avisando a todos que deberían cambiar sus contraseñas porque nos hackearon.
- Selam. Herkese söylüyorum, bazı kritik şifrelerini değiştirmek isteyebilirsin. Biz hacklendik de.
Ahora devuélveles sus pases y sus equipos y llévalos a la convención.
Şimdi bu beylere kartlarını ve eşyalarını geri verin ve yerlerini teslim edin.
Al principio de la presentación, les pedí a todos que actualizaran el sistema operativo de sus HooliPhones.
Size sunumun başında, HooliPhone işletim sistemini güncellemenizi söylemiştim, değil mi?
Vean debajo de sus asientos.
Şimdi, sandalyenizin altına bakın.
Cuando enciendan sus anteojos HooliRV, se acoplarán mágicamente con sus teléfonos.
HooliVR gözlüklerini açtığınız zaman, harikamatik bir şekilde telefonunuzla eşleşecek.
Y los trabajadores me aseguraron que me retendrán como huésped de honor hasta que Hooli cumpla con sus razonables demandas de salarios justos y condiciones humanitarias.
Buradaki işçiler, Hooli'nin adil maaşlar ve insanı yaşam koşulları konusunda kendi makul talepleri karşılana kadar onların misafiri olacağımın garantisini verdiler.
Imagina habitar en los cielos a los que sus antepasados miraron fijamente durante milenios.
Binlerce yıldır atalarımızın bakmakta olduğu göklerde yaşayacağınızı hayal edin.
Miro a mi alrededor, y todo lo que veo son caras valientes que han venido tan lejos de sus hogares, familias, de sus hijos, arriesgando mucho en nombre de generaciones de seres humanos que nunca conocerán pero que les deberán... todo.
Şimdi çevreme bakıyorum da evlerinden, ailelerinden ve çocuklarından hiç tanıyamayacakları ama her şeylerini size borçlu olacak olan pek çok insan nesli için bu kadar risk alan ve uzaklara gelen cesur yüzler görüyorum.
¿ Son esas sus cosas?
Bunlar onun eşyaları mı?
El abogado del diácono acaba de informar al fiscal del distrito que va a traer una confesión firmada de su cliente detallando el nombre y la ubicación de cada una de sus víctimas.
Papaz yardımcısı Joe'nun avukatı savcılığa müşterisinin kurbanlarının her birinin ad ve yer detayını gösteren bir itirafname yollamış.
Veo a estos traficantes con sus apartamentos de altura, y... pienso, " ¿ Por qué ellos deberían tener más?
Bu satıcıları çok katlı evlerinde gördükçe neden bizden fazlasına sahipler diye düşünürdüm.
Y lo peor es que esta mujer y su hermano, ya tenían demasiada tragedia en sus vidas.
Ve işin en kötü tarafı, bu kadın ve erkek kardeşi yaşamlarında pek çok felaket yaşamışlar.
La única manera de salvarlas de sus pecados era dales una buena muerte.
Onları günahlarından kurtarmanın en iyi yolu onlara iyi bir ölüm vermekti.
Salvé sus almas.
Onların ruhlarını kurtardım.
No, dígale a Rachel que Helena no dejará que le extraiga células madre a sus bebés.
Rachel'a söyleyin Helena, bebeklerinin kök hücrelerinin alınmasına izin vermeyecek!
No sé si pueda, pero le dije que no se acercara al garaje ni a sus ocupantes.
Yapabilecek mi bilmiyorum ama ona polisleri garajdan uzak tutmasını söyledim.
¡ Cállate!
- Sadece sus, sus!
Todos sus contrincantes están muertos.
Hepsi ölümle sonuçlanmış.
Fui a uno de sus mítines, hice un escáner psíquico.
psişik tarama yaparken onun bir mitingine denk geldim.
- Mira, está siendo un poco... radical, sí, pero tiene sus motivos, ¿ vale? - Está psicótica.
- O bir psikopat
No, ha ido a esquiar con sus padres.
Hayır, ailesiyle kayak tatilinde.
Sus maridos hacían cola ahí fuera.
Kocaları kapının önünde sıraya girdi.
Basta.
Sus.
Tengo que llevar a desayunar a Abby y a sus padres.
Abby'yle ailesini kahvaltıya götürmem gerekiyor.
Sus bracitos serán muy útiles.
Küçük kolları iş görür.
Se le ha juntado lo de sus padres, lo del niño y lo vuestro.
Galiba anne babası, bebek ve siz üst üste geldiniz.
El trabajo, sus padres, Heather...
İşler, annesiyle babası. Heather.
Que metan sus cochecitos de juguete en el cráter.
Oyuncak arabalarını kratere sürsünler bakalım.
Han tenido sus primeras citas, se han declarado...
İlk buluşmalarında buraya geldiler, burada evlenme teklif ettiler.
Fuiste a la universidad, tienes un buen trabajo, no vives con tu madre, tu hermana y sus hijos.
Üniversiteye gitmişsin, harika bir işin var, annen, ablan ve çocuklarıyla yaşamıyorsun.
Beban sus cervezas.
Biraları dikin.
Somos como sus hermanos.
Kardeşleri gibiyiz.
Que no quiero participar en sus chorradas empresariales.
Onların o aptalca kurumsal oyunlarını oynamak istemiyorum.
Pregunta a Rooster por el entrenador Jensen y sus técnicas de inmovilización.
Horoz'a Koç Jensen'ın ileri tuş tekniklerini sorsana.
¿ Uno de sus camiones ha chocado contra ti?
Otoparkta kamyonları sana mı çarptı?
Con sus veinte deditos. Y su pene.
Her şeyi tam olsun, eli, ayağı, penisi.
Cállate.
Sus be.