Translate.vc / испанский → турецкий / Tiénen
Tiénen перевод на турецкий
111,447 параллельный перевод
- Los ladrones... tienen cierto olor.
- Ne yapıyorsun? - Hırsızlar. Belirli bir kokuları vardır.
Estos tíos no tienen ninguna posibilidad ahí fuera.
Onlara karşı şansları yok.
Los denominados Legends tienen hasta el amanecer para mandar la Lanza.
Bu sözde efsanelerin mızrağı teslim etmek için şafağa kadar vakti var.
Y tienen derecho a saber que él es el peor de mi especie.
Ve onun türümün en kötüsü olduğunu bilmeye hakkınız var.
Soy yo. Todos tienen que hacerlo.
Herkes yapmak zorunda.
Marcianos Blancos que tienen el deseo y la capacidad de cambiar, que no quieren ser definidos por el odio de los de nuestra especie, sino que necesitan un empujón para hacer las cosas bien.
İsteği ve kapasitesi olan, türünün nefretiyle tanınmak istemeyen Beyaz Marslılar var... fakat doğru şeyi yapmaları için desteğe ihtiyaçları var.
Todos en National City tienen una opinión sobre mí.
National City'deki herkesin benim hakkımda bir fikri var.
Todos tienen que irse.
Hepiniz gitmek zorundasınız.
Tienen que ir a Il Palazzo.
Il Palazzo'ya gitmelisin.
Tienen que ser capaces de protegerse.
Kendilerini koruyabilmeleri gerek.
Al menos de esta manera, tienen una oportunidad.
En azından bu yolla, bir şansları var.
El resto de las bombas tienen un interruptor de hombre muerto.
Bombaların geri kalanı ölürsem patlayacak olan bombalar.
Lo entiendo, y yo odio que te haya hecho daño, pero las relaciones tienen sus altos y sus bajos, Kara.
Anladım, ben de seni incitmesinden nefret ediyorum, ama ilişkilerinde inişleri ve çıkışları vardır, Kara.
Lo tienen retenido.
Onların elinde.
Resulta que los libros tienen información más útil que YouTube.
Anlaşılan o ki kitaplarda, YouTube videolarından daha kullanışlı bilgiler var.
Escucha, me gusta la venganza tanto como al próximo friki, ¿ pero tengo que recordaros que tienen una nave de guerra impenetrable?
Dinle, intikam almayı Geek'in gelecek sayısı kadar severim fakat delinemez bir savaş gemileri olduğunu hatırlatmama gerek var mı?
Las fuerzas de seguridad no tienen pistas de la identidad del alienígena o sus motivos, pero la tensión está aumentando por miedo a otro ataque...
Güvenlik güçlerinin elinde uzaylının kimliği ya da amacı hakkında hiçbir ipucu yok fakat başka bir saldırı korkusuyla gerginlik yükselişte.
No cometáis errores, tienen la intención de destruirnos.
Hiç şüpheniz olmasın ki bizi yok etmekten kaçınmazlar.
Y una pareja, ¡ tienen su primera cita y organizan un maldito festival!
Bir çift ilk buluşmasına çıkıyor ve adamlar festival yapıyor!
No tienen ni idea de a quién se enfrentan.
Karşılarında neyin olduğundan haberleri bile yok.
Damon, te tienen que tomar medidas.
Damon kendine bir şeyler al.
Así que, las acciones tienen consecuencias.
Herşey karşılıklı.
Tienen tres niños, se mudan aquí desde Evanston, Illinois.
3 çocukları var ve Evanston, Illinois'den geliyorlar.
No tienen nada contra Axe Cap, menos aun contra mí.
Elinde ne Axe Capital'a karşı ne de bana karşı bir şey var.
Las esposas tienen toda la ventaja.
"Eşler." Tüm kozlar onlarda.
¿ Tienen fundamentos?
- Ya temelleri?
Tienen altas ventas en Europa y Asia, recién intentaban entrar aquí.
Avrupa ve Asya'da büyük bir dağıtımcı. Kısa süre öncesine kadar buraya da gelmeye çalışıyordu.
No tienen tanta deuda.
Fazla borcu yok.
Tengo otros seis casos de enfermedad, algunos ya tienen abogados y preparan una demanda.
Altı ayrı yerde daha hastalık ortaya çıktı. Bazı kurbanlar avukat çağırdı ve dava açmaya hazırlanıyor bile.
Tienen delante la entrada al infierno en la Tierra.
Cehennemin Dünya'daki girişine bakıyorsunuz.
No tienen comida, ni agua ni, lo más importante, un amigo común que les dé conversación.
Yemekleri, suları ve en önemlisi de sohbet başlatacak ortak bir dostları yok.
¿ Tienen idea de quién puede ser?
Kim olabileceği hakkında bir fikrin var mı?
Tienen que ver entrar dinero.
Gelir durumunu göstermeliyiz.
Si no tienen nada que esconder, enséñeme los libros.
- Eğer saklayacak bir şeyin yoksa, Neden kitaplara bakmıyoruz?
Mis hechizos tienen a Marcel atado y encubierto.
Büyülerim Marcel'i baglayip gizledi
Tienen amigos con los que jugar.
Oynamak için arkadaşları var.
- ¡ Las chicas tienen que ser elegidas!
- Kızlar seçilmiş olmalıydı!
Las principales líneas de gas tienen que estar aquí abajo.
Ana doğal gaz hattı buradan geçiyor olmalı.
Tienen suerte de que tengamos prisa.
Şanslısın ki acelemiz var.
Mis hechizos tienen a Marcel atado y encubierto.
Büyüm, Marcel'i bağladı ve gizledi.
Tienen un mensaje para nosotros.
Bize bir mesajları var.
Los Mikaelson tienen uno, The Hollow tiene otro.
Mikaelsonlar birini aldı, Hollow da diğerini.
Tienen rehenes.
Rehineleri var.
Los huevos tienen que estar poco hechos.
Yumurtanın en güzeli az pişmişidir.
Las latinas tienen un dormitorio.
Latinlerin koğuşu var.
No tienen intención de reintegrarse en la sociedad.
Topluma yeniden uyum sağlamaya hiç niyetleri yok.
A unas calles de aquí tienen portátiles y galerías de arte.
Buradan iki semt ötede laptopları, sanat galerileri var.
Tienen tanta cultura que no saben que nos han robado la nuestra.
Kültürleri o kadar zengin ki bizimkini çaldıklarını bilmiyorlar.
Los alumnos de Thurston son privilegiados y tienen ventaja, y a veces hay que trabajar el doble para lograr la mitad, pero eso no significa que no debas hacerlo.
Thurston öğrencileri ayrıcalıklı ve avantajlı ve bazen onlara yetişmek için iki kat çok çalışmak gerekiyor ama bu yapmaman gerektiği anlamına gelmez.
Nuestra lucha es contra aquellos que tienen nuestras peticiones en sus manos.
Kavgamız taleplerimizi ellerinde tutan insanlarla.
Para robar ese dinero, tienen que matarme.
Bu paraya çökecekseniz beni öldürmeniz şart.