Translate.vc / испанский → турецкий / Torino
Torino перевод на турецкий
224 параллельный перевод
Aprendí su idioma en la escuela, en Turín.
İngilizceyi Torino'da okulda öğrendim.
Era maestro mecánico en Turín.
Ben Torino'da tamirci ustasıydım.
- Aqui "Radio Torino"
Burası Radyo Turin...
- Estoy en Turín por trabajo.
- Torino'da iş için bulunuyorum. - Ne işi?
¿ A qué hora se levantan en Turín?
Torino'da insanlar kaçta kalkar? Değişir.
Ha venido a abrir una casa de modas, no a comprar cuadros. - Por favor, pase.
Torino'ya güzellik salonu açmaya geldi, resim almaya değil.
- ¿ Es de Turín, señorita? - Sí.
- Torino'dan mı geldiniz?
Me fui de Turín de pequeña.
Daha genç bir kızken Torino'dan ayrıldım.
- Nada, me quedo sola. No conozco a la clientela de Turín y me será difícil...
Torino'daki müşteri kitlesini tanımıyorum uyum sağlayabilecek miyim bilmiyorum.
Me vuelvo a Turín en tren, con Rosetta.
Ben Rosetta'yla birlikte trenle Torino'ya döneceğim.
Por mí, les aseguro que me viene bien porque, así, llego antes, y tengo tiempo para pasar por el taller y darle una mirada.
Hem böylece Torino'ya da biraz erken dönmüş olurum. Salona uğrayıp işlerin nasıl gittiğine bakacak zamanım olur.
Me ha mandado las llaves de un piso en Turín.
Torino'da aldığı yeni bir dairenin anahtarını gönderdi.
Ésta es Clelia, que vestirá a todo Turín, hasta a mí, quizás.
Bu Clelia, artık Torino'yu o giydirecek. Hatta belki beni de.
Es probable que me quede en Turín.
Muhtemelen burada, Torino'da kalırım..
Aquí, en Turín, después de lo que ha sucedido, no estarías a gusto.
Bütün bu olanlardan sonra... Torino'da kafan rahat olmaz.
Torino y Trieste, Marsella y Mogador.
Torino'yla Trieste, Marsilya ve Fas.
- Me tiraré al río.
Torino'daki ofis bizden bilgi istiyor.
- Está igual.
Torino ya da Genova'da satın demek istedim, başka bir yerlerde.
TORINO a fines del siglo XIX
TURIN, On Dokuzuncu Yüzyılın Sonları
¡ Hablará turinés antes que napolitano, seguro!
Napoli ağzı yerine, Torino ağzıyla konuşur. Hepsi bu kadar!
¡ En unos meses será diputado del Parlamento de Turín!
Birkaç aya kadar Torino Parlamentosunda milletvekili olacak.
En Turín, he conocido algunos sicilianos que parecían todo menos perezosos.
Ben Torino'da, hiç de uyur görünmeyen Sicilyalılar tanıdım.
Dicen que los trabajadores en Milán y Turín viven bien.
Milano'daki, Torino'daki işçiler rahat yaşıyorlar.
Esta palabra tenía además una historia tan oscura como confusa :
Torino 1919. Barcelona 1937.
Un Levi de Torino, un Piperno de Roma.
Turin'den Levi, Roma'dan Piperno.
Sí, pero van a Turín, Verona, Novara,
Evet ama, onlar Torino'ya Verona'ya, Novara'ya, Bologna'ya gidiyor.
Dicen que en Turín la prostitución está en el segundo puesto.
Torino'da derler ki, fahişeler para kazanmada ikinci sıradadırlar.
Esta llama de metano desarrolla la energía que requiere una ciudad como Turín.
Bu kadar metan gazı Torino büyüklüğünde bir kentin günlük ihtiyacını karşılayacak kadar enerji üretebilir.
A Nápoles, Roma, Venecia...
Napoli, Roma, Venedik... Torino'yu unutma.
Fui a Turín.
Torino'ya gittim.
Aquí llega a la salida el número 3, el italiano Ruffino Gassolini, conocido popularmente como "El diablo de Torino", con su Bertone Carabo.
Ve işte, Bertone Carabo'suyla Cesur Torinolu olarak da bilinen İtalyan Ruffino Gassolini 3 numaralı aracıyla başlama çizgine yaklaşıyor.
El Ente Italiano de Radiodifusión, EIAR estaciones de Roma, Nápoles y Bari Milán, Turín, Génova, Trieste, Florencia y Bolzano.
İtalyan Radyofonik Kurumu EİAR sunar. Roma, Napoli, Bari, Milano, Torino, Cenova, Triyeste, Floransa, Boltzano istasyonları.
Nací en Torino, pero estudié en Nantes.
Torino'da doğdum ama Nantes'da okudum.
Pasando a las reliquias, tenemos sudarios de Turín, vino de las bodas de Canaán, astillas de la Cruz... y todos los objetos fabricados por Jesús cuando trabajaba de carpintero.
Kutsal emanetlere gelince, Torino'dan kefenlerimiz, Kana'daki nikahtan şarabımız, Haç'tan kıymıklarımız ve de İsa Peygamberin zamanında marangozhanesinde yaptığı tüm eşyalar mevcut.
Vaya media cuadra por esta calle y verá un Torino que no tiene ruedas.
Biraz gideceksin... Tekerlekleri olmayan bir Torino göreceksin.
Dentro de ese Torino está mi primo, Jackie.
O Torino'nun içinde kuzenim Jackie var.
Cuando fue el famoso apagón, se agarró a puñetazos por mí... con el empresario que no me quería pagar.
Torino'da, karatmal zamanlarından. Augusto'nun ustasıyla çıkacaktın, bana ödeme yapmak istememişti.
Torino.
"Torino."
Mañana doy una charla en Turín.
Yarın Torino'da bir konferans vereceğim.
Estaré en Turin con Norma.
Ben Norma'yla birlikte Torino'da olacağım.
De Nueva York a Londres, de Turín a Milán o Praga.
New York'tan Londra'ya, Torino'dan Milano'ya, Prag'a kadar.
- ¿ Dónde vives? ¿ En Turín?
- Nerede yaşıyorsun, Torino mu?
- ¿ Turín está cerca de Bari?
- Torino Bari'ye yakın mı?
Me robó mis toallas de playa del Manto de Turín.
Hırsız benim Torino Kefeni plaj havlularımı almış.
Este es un Gran torino mirandote aquí.
Bu sana bakan bir Gran Torino.
¡ Mi padre está en Turín!
Ama babam Torino'da.
Milán 3, Roma 2, Nápoles 1, Turín 1.
Milano 3, Roma 2. Napoli 1, Torino 1.
Se mudó a Turín.
Sonra Torino'ya taşındı.
- Vaya.
Hayır, Torino'daydım. Öyle mi?
¿ Conoces muchas turinesas?
Torino'dan tanıdığın çok mu?
Turín :
Torino : "Aslan Kral" - 12.700 kişi.