Translate.vc / испанский → турецкий / Veras
Veras перевод на турецкий
37,792 параллельный перевод
¿ De veras?
Gerçekten mi?
De veras.
Cidden.
Está bien, de veras.
Sorun değil. Cidden değil.
De veras que sí pero tristemente, soy más leal que ambicioso.
Gerçekten, ama maalesef hırslı olmaktan çok sadığımdır ben.
De veras que debería enseñarle el servicio a April...
Gerçekten April'a lavabonun yerini göstermeliyim.
- ¿ De veras?
- Öyle mi?
Era él de veras, ¿ verdad?
Gerçekten oydu, değil mi?
¿ De veras?
- Gerçekten mi?
¿ De veras?
Sahi mi?
De veras creo que nos ayudará ver a Priscilla.
Priscilla'yla görüşmenin bize yardımcı olacağına inanıyorum.
De veras lo es.
Gerçekten çekici.
- ¿ De veras escribiste así tu nombre?
- İsmini gerçekten bu şekilde mi verdin?
Bueno. ¿ De veras ella...?
Sanki, o gerçekten..
- ¿ De veras?
- Gerçekten mi?
¡ Ahora espera y veras!
Şimdi bekle ve gör.
Búscame en Google y verás.
- Google'da arat beni. Göreceksin.
Verás, yo estoy preparada. Lo estaba el día que la conocí, pero siempre estoy preparada demasiado pronto.
Tanıştığımız günden beri ama her şeye çabuk hazır oluyorum.
Alicia. ¿ Cuándo lo verás de nuevo? No, no, Saint tiene ojos en todos lados.
Gerçekten harika bir cerrahsınız ama bazen size ayak uydurmakta zorlanıyorum.
Vuelve a llamarme "chica" y verás lo bien que te va.
Bana "kız" demeye devam et de başına gelecekleri gör.
Prométeme que verás el final de esto.
Senden tek istediğim söz vermen Bu işi sonuna kadar takip edeceğine dair.
Verás, no sabía que al venir tendríamos una conversación seria.
Buraya ciddi bir konuşma yapmaya geldiğimi bilmiyordum.
Si abandonas ahora Salem, nunca verás a ese bebé con vida.
Eğer şu an Salem'ı terk edersen, o bebeği asla canlı görmeyeceksin.
Verás, yo escucho hasta que se convierte en una especie de rugido.
Ben o sesi kükremeye benzeyene kadar dinlerim.
Verás, el asesinato es un bello arte.
Malum, cinayet güzel sanatlardan sayılır.
¿ Cuándo te verás con Liam?
Liam'la ne zaman buluşacaksın?
La única persona que verás será el cartero.
Bu satışta görebileceğin tek kişi bir postacı.
¡ Ya lo verás!
- Görürsün!
Verás, mi compañero ahora quiere pasar a otras cosas.
Ortağım başka işlere yönelmek istiyor.
Verás, por cada dólar que gasto aprovechando mi día...
Bak şimdi, günümü harika kılmak için harcadığım her dolar karşılığında,
Estoy levantando uno. Ya lo verás.
- Şemsiye ne için?
Verás, durante el podcast de Vernon...
Vernon'ın podcastındayken...
Come un trozo de eso con las remolachas de allí... ya verás lo que pasa cuando mezclas los sabores.
Bundan biraz al, yanındaki pancarlardan da... Çeşitleri karıştırdığın zaman ne olduğunu hissettin mi?
¿ De veras?
- Öyle mi?
- ¿ De veras?
- Sahi mi?
De veras.
Gerçekten mi? O yalnız.
Sí, espera y verás.
Evet, bekleyin biraz.
- ¿ De veras?
Evet.
Verás, no estoy muy segura de que eso vaya a pasar.
Korkarım ki böyle bir şey olmayacak.
Ven el martes y verás.
- Sonra? Salı günü gel ve gör.
Ya verás lo que haremos.
Bekle ve gör.
Verás, nuestra presentación se fue al carajo cuando hubo un tiroteo desde unas motos justo afuera del restaurante.
Restoranın önünden geçen bir arabadan ateş açılınca açılışımız boka sardı.
Verás... eso no suena como Dion.
Hiç Dion'un yapacağı bir şey gibi durmuyor.
Bien, verás, eso... eso es una mentira.
Gördün mü şimdi? Saçmalık bu işte.
Verás, Caroline, el sexo de ruptura en L. A. son seis veces.
Caroline, LA'de ayrılık seksi altı kez olur.
Verás, mi personal sabe muy bien que no deben responderme.
Benim çalışanlarım bana karşılık vermemeleri gerektiğini iyi bilir.
Verás, hace un mes, interactué con mi versión más joven en 1987 y sin darme cuenta lo motivé... Me motivé... a tener un hijo.
Bir ay önce 1987'deki halimle etkileşime girdim ve farkında olmadan onu yani kendimi, baba olmaya teşvik ettim.
Y como verás, hice un mapa de todas las calles donde lo han visto. Nunca se aleja de un radio mayor de diez cuadras.
- Bir de görüldüğü tüm caddeleri işaretledim. 10 sokak çapında bir bölgeden hiç ayrılmamış.
Verás, eso no puede ser, H. R. - No puede ser...
Ama bu olamaz HR.
Verás, el Wells malvado, que no debe ser confundido con el Wells que es un pesado pero no malvado, confesó haber asesinado a la madre de Barry.
Şu kötü Wells, puştun teki olan ama kötü olmayanla karıştırmayın Barry'nin annesini öldürdüğünü itiraf etti.
Ya verás.
- Göreceksin.
Verás mujeres interesantes, Oirás discursos muy inspiradores,
İlginç kadınlarla tanışır, ilham verici hikayeler duyarsın.