Translate.vc / испанский → турецкий / Zolá
Zolá перевод на турецкий
373 параллельный перевод
No, Zola.
Hayır, Zola.
- Pase, Madame Zola.
- Buyurun, Madam Zola.
- Monsieur Zola quiere verte.
- Mösyö Zola buradalar.
- Zola.
- Zola.
Monsieur Zola quiere pedirme algo.
Mösyö Zola yardım isteyecekmiş.
¿ Qué favor es ése, Monsieur Zola?
Peki nedir bu iyilik, Mösyö Zola?
Monsieur Zola desea un adelanto porque cree que Nana se venderá.
Mösyö Zola birkaç frank borç istiyor çünkü Nana'nın satacağından emin.
ÉMILE ZOLA EL DESASTRE " Durante toda la guerra de 1870 la ejecución de la campaña fue mala, incompetente y nula, debido a los celos entre los generales que sólo pensaban en asegurarse el bastón de mariscal de campo.
" 1870 deki savaş süresince yürütülen mücadele zayıf, aciz ve etkisizdi.
De un tal Émile Zola.
Emile Zola.
Aunque hace mucho que acabó la guerra, opino igual que Zola en que a veces la labor de nuestro estado mayor, no fue brillante.
Savaş yıllardır devam ediyor, ve Zola'nın söylediklerinden çıkardıklarım yürütülen mücadele esnasında kadromuzun çok da parlak işler yapmadığı zamanların var olduğu.
- Sr. Zola lo mandé a buscar porque cada libro que escribe nos causa problemas.
- Mösyö Zola sizi buraya çağırttım çünkü yazdığınız her kitap problem çıkartıyor.
- No, no. Quiero decir usted es un hombre razonable, Monsieur Zola.
Demek istediğim siz akıllı bir insansınız Mösyö Zola.
" Mi querido Zola confío en que le alegrará saber que al fin logré convencer a mis colegas de considerar su solicitud para ser miembro de la Academia.
" Sevgili Zola Şimdi duyunca sevineceğine eminim. Fransız Akademisi üyeliğin için meslektaşlarımı seni değerlendirmeleri için harekete geçirdim.
- Sí, Monsieur Zola.
- Evet, Mösyö Zola.
Monsieur Zola usted es el único en Francia que lo puede ayudar.
Oh, Mösyö Zola Fransa'da sesini duyurabileceği tek insan sizsiniz.
Tengo todos los hechos, Monsieur Zola. Aquí.
Tüm gerçekler burada, Mösyö Zola.
Monsieur Zola, va a ayudarme, ¿ verdad?
Oh, Mösyö Zola, yardım edeceksiniz, değil mi?
Lo siento, Monsieur Zola.
Özür dilerim, Mösyö Zola.
- ¿ Por qué Zola nos llamó aquí?
- Zola neden bizi çağırmış?
- Le pedí ayuda, pero quizá- - - ¿ Por qué meter a Zola en este lío?
- Yardım etmesi için gitmiştim, belki... - Zola bu umutsuz vakaya neden bulaşsın ki?
La reputación del ejército peligra, si ignoramos el ataque de Zola.
Eğer Zola'nın bu hamlesine göz yumarsak ordunun itibarı tehlikede demektir.
Buen estado tenemos cuando un tipo como Zola se atreve a criticar a nuestro ejército.
Zola gibi bir insan, böle bir ülkenin ordusunun bozulmuş olduğunu söylemeye cüret ediyor demek.
¡ Quemen a los traidores Dreyfus y Zola!
Yakın hain Dreyfus'u, Zola'yı!
- Ahí está Zola.
- İşte Zola'nın kendisi, orada.
Monsieur Zola.
Mösyö Zola.
¡ Abajo Zola!
Kahrolsun Zola!
La defensa se limitará a tratar sólo un hecho que Zola acusó al tribunal de exonerar a Esterhazy por orden del alto comando.
Davalının sığınacağı tek gerçek Zola'nın askeri mahkemeyi Esterhazy'nin beraatından dolayı suçlaması olacaktır.
Las acusaciones de Zola cubren un campo extenso.. Ustedes pretenden limitarnos a sólo seis líneas del artículo.
Zola'nın suçlamaları çok geniş bir kitleyi kapsıyor ayrıca tüm makalesinden sadece altı cümleye müsaade ettiniz.
Las acusaciones de Zola tienen por objeto reabrir el caso Dreyfus sin pensar en las consecuencias que puede causar al país.
Zola'nın suçlamaları Dreyfus davasını yeniden açmaya yöneliktir. Ülke çapında kötü bir etkiye sebebiyetine aldırmadan...
¿ Cómo se puede defender a Zola sin discutir lo de Dreyfus?
Dreyfus davası tartışılmadan Zola'yı nasıl savunabiliriz?
Señores, son sus hijos los llamados a defender a Francia en tanto que Monsieur Zola estará en casa produciendo otro Desastre.
Baylar, Mösyö Zola evinde yeni Çöküş'ünü yazarken Fransa için savaşacak olanlar sizin evlatlarınızdır.
Pues que la señora dé su opinión sobre la buena fe de Zola al presentar estos cargos.
Bize Zola'nın bu suçlamaları neden yaptığı hakkındaki fikirlerini söyleyebilir mi?
Ni siquiera una palabra de gratitud a Monsieur Zola.
Mösyö Zola'ya minnettarlığım için bile.
¿ Dijo a un periodista inglés, que si absolvían a Zola las calles de París se verían llenas de cadáveres?
İngiliz muhabirine, Zola'nın suçsuz bulunması halinde Paris sokaklarının binlerce cesetle dolacağını söylemedi mi?
A diarios hostiles a Zola se les permite que hasta intimiden al jurado.
Gazetelerin Zola'ya karşı düşmanca tavrına, hatta jüriye karşı tehditlerine hep göz yumuldu.
Marcan con cruces sus puertas, para vengarse si exoneran a Zola, y yo...
Çeteler hepsinin kapısını işaretledi. Zola suçsuz bulunur da intikam alalım diye, ama ben...
¡ Bravo, Zola!
Bravo, Zola!
Y Zola sólo buscó publicidad.
Ve Zola bunları yalnızca propaganda için yaptı.
Zola debe ser castigado, y toda Francia espera su veredicto.
Zola cezalandırılmalı, ve tüm Fransa sizin kararınızı bekliyor.
Sr. Presidente, Monsieur Zola solicita que se le permita hablar.
Sayın Başkan, Mösyö Zola izninizle konuşmak istiyor.
Condenen a Zola y salven a Francia ".
Zola'yı mahkum et ve Fransa'yı kurtar. "
Émile Zola el jurado lo halló culpable.
Emile Zola jüri sizi suçlu bulmuştur.
"Zola condenado, Zola huye cobardemente".
"Zola suçlu bulundu, sonra da korkakça tüydü."
Zola en Inglaterra.
Zola İngiltere'de.
ZOLA EN INGLATERRA POLICÍA SOBRE AVISO Policía de Londres sobre Aviso.
Londra polisinin gözü üzerinde.
Cuando Zola aún escribe, aún causándonos problemas el mundo enteroreclama la verdad duelos, periódicos el mundo está desquiciado.
Lanet olası Zola hala yazıyorken, herkesi kışkırtıyorken tüm dünya da gerçekler için haykırıyorken medya, gazeteciler herkes birbirinin boğazına sarılmış durumda.
Enséñele el documento del que se habló tanto en el juicio de Zola.
Zola'nın davası sırasında önemli bir bölümünde oynama yaptığı belgeyi gösterin ona.
Buenos días, Sr. Zola.
Günaydın, Bay Zola.
"La lucha de Zola por la verdad al fin será vindicada".
"Zola'nın hakikat için mücadelesi sonunda hakkını buldu."
¿ No vino Zola?
Zola gelmedi mi?
¡ Hallaron muerto a Zola!
Zola ölü bulundu!